İngiltere’de yeni bir parti kuruldu: “Your Party”, yani “Sizin Partiniz”.
Jeremy Corbyn ve Zarah Sultana’nın öncülük ettiği hareket, ülkedeki sosyal demokrat ve sol hareketi yeniden canlandırma iddiası taşıyor. Sizin Partiniz, hem İşçi Partisi’ne hem de derinleşen ekonomik krize ve ayrımcılıklara karşı biriken öfkenin yeni adresi oldu.
Muhafazakar Parti’nin politikaları İngiltere ekonomisini adeta yağmaladı. Hastaneler çöktü, okullar döküldü. Dünyanın en zengin ülkelerinden birinde hastalar ilaç, çocuklar yemek bulamıyor.
Bu enkazı devralan İşçi Partisi ve lideri Keir Starmer, kendisine umut bağlayanların beklentilerini karşılayamadı. Aksine sendikaları dinlemedi, partinin sol kanadını tasfiye etti ve Filistin’e destek olan üyelerini susturdu.
Önceki dönemde partiyi canlandıran, solu aynı çatı altında toplayan Jeremy Corbyn anti-semitizm suçlamalarıyla tasfiye edildi. Göçmenler, siyahlar ve sendikalar tarafından sevilen pek çok milletvekili benzer biçimde dışlandı.
Londra’da, kimi Arap başkentlerinden daha kalabalık Filistin eylemleri yapılırken, İşçi Partisi bu nabzı tutamadı. Aksine üyelerini baskı altına aldı.
Corbyn ve Zarah Sultana’nın merkezinde yer aldığı ve bağımsız vekillerden oluşan yeni bir blok ortaya çıktı. Çoğu Müslüman ve Asyalı olan bu grup hem mecliste hem de Filistin dayanışma hareketinde yan yana durdu, benzer ekonomik önerileri savundu.
Sağlık sisteminin çürümesine ve yaşanan konut krizine karşı “Yeniden Kamulaştırma”yı anahtar sözcük haline getirdiler. Sosyal devlete bütçe yok diyenlere “Silahlanma harcamalarını kıs, servet vergisi al” diye cevap verdiler.
Your Party tartışmaları işte bu atmosferde başladı. Avrupa’daki sol partiler ve ABD’deki demokratik sosyalistler hareketi yakından izlemeye başladı. Parti daha resmi olarak kurulmadan binlerce kişi üyelik başvurusu yaptı, sendikaların ilgisi arttı.
Öte yandan Your Party, daha kurulmadan yıkıcı tartışmalar ve bölünmeler yaşadı. Üyelik sistemi netleşmeden istifalar başladı. Bazı gruplar kongre salonuna alınmadı, bazı delegeler dışarı atıldı. Adı eşbaşkanlık için geçen Zarah Sultana, kongrenin ilk gününü boykot etti. Partiyi daha kapsayıcı olmaya çağırdı.
Bütün çekişmelere rağmen Liverpool’daki kuruluş kongresine binlerce kişiyi katıldı. Hem salonda hem sosyal medyada canlı, sert ve yaratıcı tartışmalar yapıldı.
Parti bir liderle mi yoksa kolektif bir yapıyla mı yönetilecek? Üyeler başka partilere de üye olabilecek mi? Parti bütçesi nasıl harcanacak? Programda “sosyalizm” kelimesi açıkça yazacak mı? LGBTİ+ hakları nasıl savunulacak?
Tartışmaların ardından delegeler kolektif liderlik modelini seçti: Milletvekilleri ön plana çıkmayacak. Parti bütçesi tabandan yönetilecek. Farklı bileşen partilere alan tanınacak.
Corbyn, aşırı sağcı Reform UK’e karşı gerçek bir sınıf siyaseti yapacaklarını söyledi. “Gerçek sosyalizm, gerçek sosyal adalet” diye vurguladı.
“Gazze’de gördüğümüz şey savaş değil, soykırım ve bizim hükümetimiz bu soykırıma ortaktır” sözleri ayakta alkışlandı.
İngiltere’nin Bernie Sanders’ı olarak anılan Corbyn, yıllardır Türkiyeli göçmenlerle birlikte çalışıyor. 12 Eylül döneminde Fatsa Belediye Başkanı Fikri Sönmez’e destek vermişti. Bugün de kayyım atanan belediyeleri Avrupa gündemine taşıyor.
Teşbihte hata olmaz: Corbyn’in ABD’deki benzeri Sanders ise Sultana İngiltere’nin Alexandria Ocasio-Cortez’idir. Sultana, 1993 doğumlu, Pakistanlı bir göçmen aileden gelen bir işçi. Tarzı ve siyaseti Mamdani’yi ve Ocasio-Cortez’i hatırlatıyor.
Kürsüye çıktığında “Ya sosyalizm ya barbarlık, diyorlar biz sosyalizmi seçiyoruz” dedi: “Bu partiye işçi sınıfı hükmetmeli, tıpkı bir gün bu ülkeyi yönetmesi gerektiği gibi”.
“Ben sosyalistim ve Müslümanım ve bunlar için asla özür dilemedim” diye devam etti.
Kongreden önce yüzlerce yerel toplantı yapılmıştı. Bunlar, liderlerin uzun konuşmalar yaptığı ortamlar olmadı. Aksine, aday üyeler konuştu, tertip komitesi dinledi. Irkçılık karşıtı dayanışma grupları, yerel hastanenin kapatılmasına karşı kampanyalar, sendikaların grev komiteleri bu toplantıları takip etti.
Delegeler, seçimden seçime ortaya çıkan bir aday listesi değil, kesintisiz bir sosyal hareket ağı olmalıyız, Filistin dostu, savaş karşıtı ve ifade özgürlüğünü aşırı derecede savunan bir işçi sınıfı partisi kurmalıyız, dediler.
Anketler henüz kurulmuş partinin yüzde 10’luk bir potansiyeli olduğunu gösteriyor. İşçi Partisi zayıflıyor, Muhafazakârlar toparlanamıyor. Sağda Reform UK yükselirken, solda Yeşiller güçleniyor.
Your Party, Zack Polanski liderliğindeki Yeşillerle birlikte eriyen merkeze ve işçi sınıfının desteğine talip. Servetin adil bölüşümü, kamusal hizmetlerin güçlendirilmesini, konut krizine kalıcı çözümler üretilmesini, savaş politikalarının sona ermesini ve göçmenlere yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını savunuyor.
İngiltere’de yıllar sonra ilk kez sol bir parti bu kadar geniş bir potansiyelle sahneye çıkıyor. Sendikalarda karşılığı var. Müslüman mahallelerinde heyecan yarattı.
Bakalım “sizin parti” kendini yemeden, tartışmalara boğulmadan, kapsayıcı bir çizgide kalmayı başarabilecek mi?
Fıkrayı bilirsiniz: İngiltere’de iki sendikacı yan yana gelirse “pub”a gider. Üç sendikacı buluşursa parti kurar… Sonra parti dörde bölünür.
Your Party bir eşikte kuruldu. Bakalım, İngiltere’de sosyal demokrasi ve sol bu eşikten geçebilecek mi?




