Suriye Demokratik Güçleri Genel Komuta Üyesi Sîpan Hemo, Suriye’deki son durum, geçici yönetim ile yapılan görüşmeler ve çokça tartışılan “SDG’nin orduya entegrasyonu” konularına ilişkin Kuzey ve Doğu Suriye merkezli ANHA ajansının sorularını yanıtladı.
Sîpan Hemo, kendileri için entegrasyonun halkların iradesiyle ve özgür bir zihniyetle demokratik bir şekilde şekillenecek bir entegrasyon olduğunu ifade etti.
‘En iyi entegrasyon, demokratik entegrasyondur’
“Entegrasyon kelimesi önemli bir gündem oldu ve herkes bunun üzerine konuşuyor” diyen Siphan Hemo, şöyle devam etti:
“SDG olarak entegrasyonu farklı anlamlandırıyoruz. Bizim anlayışımıza göre en iyi entegrasyon, demokratik entegrasyondur. Bu entegrasyon halkların iradesiyle, özgür zihniyetle şekillenir. Fakat farklı yöntemlerden bahsediliyor. Kimileri, ‘Şam’da bir devlet kuruldu ve herkes ona katılmalı’ diyor. Yaşanan gelişmeleri değerlendirdiğimizde böyle bir durum görmüyoruz. Bize karşı olanların bir sistemleri yok. Zaten kendilerini de ‘geçici hükümet’ olarak adlandırmışlar. Bilimsel olarak bakıldığında uzlaşmaya yanaşır bir zihniyetleri olmadığı ortada. Bu zihniyet biat üzerine kurulu. Ya da diğer bir deyişle katı İslam iktidarı esaslarına dayanıyor. Her ne kadar renklerini değiştirmeye, başka renklerde ilişkiler kurmaya çalışsalar da bütün toplumu kucaklayacak bir durumda değiller.”
‘Entegrasyon Suriye’nin tüm bileşenleri için’
Entegrasyonun Suriye’nin tüm bileşenleri için olduğunu açıkça belirttiklerini söyleyen Siphan Hemo, “Kürt halkı için, Kuzey ve Doğu Suriye’nin tüm halkları, Suriye’nin tamamı için geçerlidir. Aleviler, Dürziler, Hristiyanlar, Sünniler için de geçerli olabilir. Mevcut hükümet Suriye’nin tüm bölgelerini ve bileşenlerini tanıyan bir düzeye geldiğinde, o zaman demokratik bir entegrasyondan bahsedebiliriz. Fakat mevcut durumda böyle bir şey yok” diye konuştu.
10 Mart mutabakatı: Şam yönetimi boşa çıkardı
10 Mart’ta SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ile Suriye geçiş hükümeti başkanı Ahmed Şara arasında imzalanan mutabakatı da hatırlatan Siphan Hemo, şunları söyledi:
“Olumlu bir şeydi. Fakat Şam’daki geçici yönetim bu ittifakı boşa çıkardı. Bu mutabakat imzalandığında Suriye’nin kıyı bölgesinde Alevilere karşı büyük soykırımlar gerçekleşiyordu. Yine Süveyda’daki saldırılara şahit olduk. Ardından Şam hükümeti tek taraflı ve dar bir anayasa taslağı çıkardı. Biz de dahil Suriyeli hiçbir taraf taslakta yer almadı. Şimdi de parlamento seçimlerinden bahsediyorlar. Kendileri, Kuzey ve Doğu Suriye ile Süveyda’nın seçimlere katılmayacağını söylediler. Bu şekilde 10 Mart mutabakatını boşa çıkardılar. 5 aydır görüyoruz ki Şam hükümeti demokratik entegrasyon zihniyetine sahip değil.
Kürt, Arap, Ermeni, Süryani ve benzeri tüm bileşenlerin kendi iradesini içinde gördüğü, kendini ifade edebildiği demokratik bir Suriye istiyoruz. Bizler 1970’lerden beri despot bir sistem içinde yaşadık. Buna karşı bir devrim gelişti. Fakat şimdi de başka bir despotlaşma girişimine, diğer bir deyişle katı bir merkezi yönetime doğru evrilmeye tanık oluyoruz. Her şeyi kendileri yapıyor, kimseye danışmıyorlar. Eskisinden daha olumsuz bir durum var.”
‘Umutsuz değiliz’
Demokratikleşme ve kadın özgürlüğünün anlaşmanın esaslarını oluşturduğuna da dikkat çeken Sipan Hemo, “Entegrasyonu nasıl geliştireceğimizi soracak olursanız, bunu iki başlıkta belirtebiliriz. Birincisi demokratikleşme, ikincisi de kadın özgürlüğü. Şam’daki geçici hükümete bu iki konudaki görüşlerini soralım, kendileri söylesinler. Demokratikleşme ve kadın özgürlüğü anlaşmanın esaslarını oluşturuyor ama bu iki önemli nokta, Şam hükümetinde mevcut değil. Ama Suriye’nin demokratikleşmesi konusunda umutsuz değiliz.” İfadelerini kullandı.
‘Entegrasyon için kanun çıkartılmalı’
SDG’nin orduya entegrasyonun ancak çıkartılacak yasalarla mümkün olabileceğini belirten Sipan Hemo, şunları da ifade etti:
“Kanunlarda bir değişiklik olmadığı müddetçe SDG’nin entegrasyonu hakkında herhangi bir tartışma yapamayız. Öncelikle kanun çıkarılmalı ve bir yönetim belirlenmeli. O zaman SDG’nin durumunu tartışmaya alabiliriz. SDG’yi Kuzey ve Doğu Suriye kazanımlarının koruyucusu olarak nitelendiriyoruz. Eğer gelecekte Suriye’nin demokratikleşmesi adına adımlar atılırsa o zaman SDG tüm Suriye’nin teminatının temeli olur.”
‘Suriye ordusu için yeni bir şema oluşturmaya hazırız’
“Entegrasyon kavramı özünde toplumsal bir kavramdır. Şu anda bize yönelik yapılanlar siyasi amaçlarla bağlantılıdır. Biz de böyle görüyoruz; değişim dönüşüm sağlayacak siyasi gelişmeler yaşanacaktır” diyen Sipan Hemo, ” SDG olarak deneyimlerimiz ışığında, Suriye ordusu için yeni bir şema oluşturmaya hazırız. Büyük tecrübelerimiz oldu. Kuzey ve Doğu Suriye’de IŞİD’e karşı büyük bir savaş yürüttük. Yine Baas rejimine karşı büyük bir savaş yürüttük. Suriye ordusunun temeli olabiliriz. İlk adım olarak Şam hükümeti ordusuyla ortak askeri meclis oluşturabiliriz. Bu adımların pratikleşmesi siyasi amaçlarla bağlantılıdır.” diye konuştu.
‘Ordu siyasetle bağlantılıdır’
Sipan Hemo değerlendirmelerine şöyle devam etti:
“Suriye bileşenlerinin sorunları siyasi ve idari sorunlardır. Demokratik sistem geliştiğinde, ademi merkeziyetçi sistem oluştuğunda, Suriye’nin tüm bölgeleri kendi iradeleriyle temsil edildiğinde ordu da bu esaslara göre olacaktır. Siyasi hususlara yüklenmek ordulaşmaya göre olmayabilir. Ordu, toplumun demokratik kazanımlarını korumak içindir ve siyasi yasalarla kurulur. Ordunun tüm bileşenlerin temsilcisi olması gerekir. Siyaset nasıl olursa ordu da öyle olur. Bizim fikriyatımıza göre ordu bir savunma gücüdür, siyasi hedeflerle doğrudan bağlantılıdır. Kendi başına farklı bir şey değildir. Sistem ne ise ordu da o sistemi korumak için vardır.”
‘Türkiye için tehdit değiliz’
Hemo, demokratik bir entegrasyonun gerçekleşmesi durumunda ise SDG’nin tüm Suriye’nin teminatı olacağını söyledi. Hemo bu konuda ise şunları dile getirdi:
“Suriye’deki sorunların çözümünde hiç şüphe yok ki bölgesel ve uluslararası güçlerin etkisi var. Fakat unutulmamalıdır ki bölgesel ve uluslararası güçler, hiçbir zaman kendi çıkarları dışında hareket etmez. Bu güçler çözüme neden oldukları gibi krizlerin derinleşmesine de neden olabiliyorlar. Başlıca sorumlu ABD’dir. Suriye’deki değişimin en etkili öğesi, hatta sorumlusu uluslararası koalisyon ve ABD’dir. Batılı güçlerden talebimiz, kendileri için neyi gerekli görüyorlarsa Suriye halkı için de gerekli görsünler. Mesela ABD bilim, teknik, kanun, hak, hukuk konularında gelişmişken diğer ülkelerde çıkarlarını yürütebilmek için krizler çıkarıyor. İsteğimiz halkların özgürlüğüdür. Bizim için esas olan toplumun değerlerini korumaktır. Umuyoruz ki Batılı ülkeler ekonomi hesapları, halkların çıkarları üzerinde tutmazlar.
Suriye’nin son 15 yılında bölge halkı birçok savaş, yıkım, ölüm ve göç yaşadı. Buna şimdi de şahit oluyoruz. Bunlar, uluslararası güçlerin politikalarından bağımsız değil. Hiç şüphe yok ki Türkiye’nin Suriye üzerinde büyük rolü var. SDG olarak Türk devletine karşı hiçbir zaman tehdit oluşturmadığımızı ve oluşturmayacağımızı belirtmek istiyoruz. Kürt halkının varlığının demokratik Suriye’nin teminatı olduğuna inanıyoruz. Kürtleri, Arapları, Alevileri, Dürzileri, Hristiyanları düşündüğümüz kadar Türkmen halkını da düşünüyoruz. Eğer Türkiye, Suriye’de barış ve istikrar istiyorsa -ki Suriye’nin barış ve istikrarı Türkiye için de güvenliğin temeli olur-, Kürtleri kendisi için tehlike olarak görmemeli, Kürtlerin Suriye’nin demokratikleşmesinde esas olduğuna inanmalı.”
‘Biat ve teslim alma zihniyeti katliamlara neden oldu’
Sipan Hemo, “Entegrasyon, Kuzey ve Doğu Suriye için neyi getirecektir?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Tüm bileşenlerin özgürlüğünü esas alan demokratik entegrasyon, Suriye’nin ve bölgenin tüm sorunları için çözüm olacaktır. Ama biat ve teslim alma zihniyetine göre olursa Suriye krizlerden kurtulamaz. Yine tekrar belirtmek istiyorum, biat ve teslim alma zihniyeti Suriye’nin kıyısında ve Süveyda’da katliamlara neden oldu. Demokratik entegrasyon olursa hem Kuzey ve Doğu Suriye’de hem de Suriye’nin tamamında kriz çıkmaz.
Çok hassas bir süreçten geçiyoruz. Demokratik ve yekpare bir Suriye inşa etme hedefimiz var. Bu mücadelemiz birçok kez bazılarının hesaplarını bozuyor ve bu nedenle bize yönelik saldırılar gerçekleşiyor. Bölgelerimizde karışıklık çıkarmak istiyorlar. Kuzey ve Doğu Suriye’deki Arap halkımız bu oyunu gördü ve bilincine vardı. Kuzey ve Doğu Suriye’deki Arap bileşenlerimiz şahsında bölgenin tüm bileşenlerinin duruşunun, Şam’ın ve tüm Suriye’nin geleceğinin teminatı olacağını düşünüyorum.
Süveyda’da Dürzi halkına karşı yapılanlar aşiretler eliyle değildi. Bu istihbarat oyunuydu. Farklı şekillerde halk üzerinde soykırım yürütmek istiyorlar. Halkımızın bunun bilincinde olduğuna ve bu oyunlara kanmayacağına inanıyorum. Ortak varlığımızla, bir bütün olarak Suriye’yi inşa edeceğiz. Ayrı yaşamak gibi bir imkanımız yok. Bu münasebetle, Suriye topraklarının gelecekte bu şekilde korunabileceğinin belirtiyorum.’