Suriye Demokratik Meclisi (SDM) Şam Temsilcisi Abdulwehab Xêlîl, Suriye’deki son gelişmeleri ve 13 Temmuz’da başlayıp yaklaşık 7 gün süren Süveyda saldırılarını Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ceylan Şahinli’ye değerlendirdi.
HTŞ’nin Baas rejimini devirmesinin ardından yerine istikrarlı bir sistem koyamadığını belirten Xêlîl, “İdlib’de kendi kent devletlerini yönetecek haldeydiler. Suriye gibi bir yeri yönetebilecek durumları yoktu. Yıllarca sadece savaşmışlar. Suriye halkları medeni halklardır. Keza Süveydalılar da öyle. Esad varken de böyleydiler, şimdi de öyleler. Amerika burada kendi çıkarlarını yürütebilmek için istikrar yaratmak istedi” ifadelerini kullandı.
‘HTŞ, İsrail’le ilişkiler umuduyla Süveyda’ya saldırdı’
HTŞ’nin Süveyda’daki saldırılarını, İsrail ile yakınlaşma amacı taşıyan stratejik bir hamle olarak değerlendiren Xêlîl, şöyle dedi:
“Amerika da İsrail de artık Suriye’de daha rahat hareket edebileceklerini biliyorlar. Şam geçici hükümeti, İsrail ile görüşmesinden güç aldı ve istediği her yere saldırabileceğini düşündü. Süveyda’da yaşananlar sonucunda bunun böyle olmayacağını anladı. Bu esasla ABD, İsrail bu planı harekete koydular. İsrail, Dürzilerin yaşadığı bölgede hakim güç olma çabasında. Buna göre ya bir parçalanma yaratmak ya da Suriye güçlerini bu bölgede silahsız bırakmak istiyor. Bunu da ‘Ben Dürzi halklarının haklarını koruyorum’ diyerek meşrulaştırıyor. İdlib’de de 15-16 tane Dürzi köyü var. Şu soruyu sormak lazım, İsrail İdlib’de bu Dürzi köylerine saldırılsaydı ses eder miydi? Cevap yüksek ihtimal, ‘Hayır’; çünkü İsrail, bu alanla ilgilenmiyor.”
‘HTŞ yanıldı’
‘Suriye halkları Özerk Yönetim’e yakınlaşıyor’
Baas rejimi sonrasında yaşanan kaosun halkları Kuzey ve Doğu Suriye Yönetimi’ne daha fazla yakınlaştırdığını belirten Xêlîl, “Kıyı bölgelerinde yurttaşlara yapılan saldırılar, halkları birbirine daha da yakınlaştırdı. Çünkü herkes tehlikeyi gördü. Bunun üzerine Suriye’nin yönetimine ortak olma talebini dillendirdiler” diye konuştu.
Xêlîl, son olarak Kuzey ve Doğu Suriye Yönetimi ile Şam yönetimi arasındaki diyalogların önemine vurgu yaparak, şöyle dedi:
“Süveyda’ya dönük saldırının ardından Özerk Yönetim’in tutumunu izlediler. Özerk Yönetim, katliamların bir an önce durdurulmasını ve siyasi diyalogun sağlanmasını istedi. SDG ve Şam geçici hükümeti, görüşmesi o yüzden çok önemli görülüyordu. Özerk Yönetim yetkilileri de bu görüşmelerde sadece Özerk Yönetimi değil, Suriye’nin tamamının konuşulduğunu ifade etmişti. Artık Özerk Yönetim-SDG Suriye halklarının gözünde muhatap olarak görülen bir güç. Dürzilerin yaşadıkları da tüm Suriye halklarının yaşadıklarından bağımsız ele alınmıyor. Bu yüzden katliamın eşiğindekiler, SDG’nin oynayacağı rolü merakla izliyor.”
Ne olmuştu?
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Suriye geçiş hükümeti güçleri ile ona bağlı silahlı grupların Süveyda’da 13 Temmuz’da başlayıp yaklaşık 7 gün süren çatışmalarında en az bin 311 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Hayatını kaybedenler arasında 104’ü sivil, 637’si Dürzi, 6 çocuk, 16 kadın ve bir gazeteci bulunuyor. SOHR ayrıca silahlı grupların en az 196 kişiyi toplu olarak infaz ettiğini ve bunlar arasında kadınlar, çocuklar ile yaşlıların da yer aldığını belirtti.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ise, çatışmalar nedeniyle Süveyda vilayetinde 51 bin 300, Dera’da 40 bin 350 ve Şam kırsalında 950 kişi olmak üzere toplam 92 bin 600 kişinin yerinden edildiğini duyurdu.
Çatışmalarda Suriye geçiş hükümeti güçlerinden 456 kişinin, İsrail hava saldırılarında ise 15 kişinin yaşamını yitirdiği bildirildi. İsrail’in Savunma Bakanlığı binasına yönelik hava saldırısında ise biri kadın, ikisi kimliği belirsiz olmak üzere 3 kişi öldü.
SOHR, ayrıca çatışmalar sırasında Dürzi savaşçıların, aralarında bir kadın ve bir çocuğun da olduğu üç Bedevi aşireti üyesini öldürdüğünü kaydetti. Kurum, Süveyda’da yaşanan insan hakları ihlalleriyle ilgili uluslararası soruşturma açılması ve sorumluların hesap vermesi çağrısında bulundu.
Suriye geçiş hükümetinin Savunma Bakanlığı ise, Süveyda kentinde askeri kıyafetli kişilerin gerçekleştirdiği ihlallerin araştırılacağını bildirdi.