• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Seraf Özer’den babası Ahmet Özer’e: Büyük bir zulme uğruyorsun

Seraf Özer’den babası Ahmet Özer’e: Büyük bir zulme uğruyorsun

Seraf Özer, babası Ahmet Özer’in 1 yıldır devam eden tutukluluğunu ve aile olarak yaşadıklarını Aile Dayanışma Ağı’nda yaptığı konuşmayla anlattı.

Seraf Özer’den babası Ahmet Özer’e: Büyük bir zulme uğruyorsun
Seraf Özer’den babası Ahmet Özer’e: Büyük bir zulme uğruyorsun
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 2 Kasım 2025 17:20

Aile Dayanışma Ağı’nda (ADA) konuşan Avukat Seraf Özer, babası ve Esenyurt’un seçilmiş belediye başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in 1 yıldır haksız tutuklulukla karşı karşıya olduğunu anlattı.

Serap Özer, 30 Ekim 2024’ten bu yana her gün cezaevine giderek babasının yanında olduğunu, Silivri Cezaevi’nin adeta ikinci evi haline geldiğini söyledi.

Konuşmasında, babasının özgürlüğü elinden alınırken kendisinin de dışarıda özgür olmadığını vurgulayan Özer, şöyle dedi:

“Benden, 30 Ekim 2024’de önce hayatın tüm renklerini çaldılar, sonra kanatlarımı kırmak istediler. Çünkü babam haksızca tutsak edildikten sonra kanatlarına sığındığım, her koşulda yanımızda olan ve ‘kimse benim dostuma terörist diyemez’ diye yeri göğü inleten benim kıymetli Başkanım Ekrem İmamoğlu’nu da 19 Mart’ta aldılar. Ama biz en başından beri yanımızda olan Özgürlerle, özgürlük mücadelesi vermeye devam ediyoruz. Kırılan kanadım ise gerisinde, büyük bir dayanışma içerisinde olduğum canım, yol arkadaşım, tanıdığım en güçlü kadınlardan biri olan Sn. Dilek İmamoğlu’nu bıraktı. Şimdi birlikte siyaset üstü bir mücadele veriyoruz, canlarımız için.”

‘Babam için mücadele ediyorum’

“Bu nasıl bir his, nasıl bir direniş biliyor musunuz?” diyen Seraf Özer, konuşmasına şöyle devam etti:

“Azimle, bir milim geri adım atmadan, asla boyun eğmeden ama içinde çokça öfke barındıran bir mücadele. Çünkü tüm bu adaletsizliğin içerisinde adaletten başka sığınacak bir kapım, kapımız yok. 

İlk günler çok öfkeliydim, gözüm kararmış kalbimde bir yumru ile zihnimde artık uğultuya dönüşmüş sesleri anlamaya çalışıyordum. Ancak kendime bir söz verdim, bu süreci akılla, sabırla ve dirayetle atlatacağız.

O gün bugündür, her gün, bir önceki günden daha azimli ve kararlı bir mücadele vermeye çalışıyorum. Babamın hak mücadelesinde ona laik olabilmek, bu haksızlığın karşısında dimdik durabilmek için tam anlamıyla canımı dişime taktım. 

Alnımızın akıyla bu kumpastan çıkacağımız günü sabırla ve aynı zamanda sabırsızlıkla bekliyorum. Her geçen gün özgürlüğe bir adım daha yaklaşmış hissediyorum.

Hayatta en çok sevdiğim, hayat mentörüm, yaşam kaynağım ve masumiyetine yüzde yüz kefil olduğum, ne ki haksız ve hukuksuzca bir siyasi kumpasla 12 m2 bir hücrede tutsak edilen(!) babam için mücadele ediyorum. “

‘Çok öfkeliyim’

Çok öfkeli olduğunu dile getiren Seraf Özer, şöyle sıraladı:

  • “Babamın bir şafak vakti sanki bir canlı bomba alırmışçasına onlarca polisle göz altına alınmasına,
  • Babamı annemin uyandırmasına izin verilmemesine ve ‘çocuklarıma bir şey mi oldu’ diye terler akıtarak yataktan fırlamış olmasına,
  • Aylarca tehdit mesajları almama vesile olanlara,
  • 40 yıldır memleketimize kattıklarının onda birini yapmamış olanların bu süreci manipüle etmeye çalışmasına, kiminin de korkaklığına,
  • Soframızda her gün bir tabak eksik kalmasına, her gün o eksikliği büyük bir buruklukla ama olgunca kucaklamak durumunda kalmamıza,
  • Babamın ikinci kez dede oluşunu ona özgürlüğünde değil de gözyaşları içerisinde “Kayyıma Karşı Demokrasi Nöbeti”nde duyurmama,
  • Yeğenim “Ahmedimiz” in doğumunu babama söylediğimde; yeniden dünyaya gelmiş gibi gülümsemesine, heyecanlanmasına, ama bunları yaşarken şahit olduğum burukluğuna,
  • Gözbebeğimiz, babamın ilk torunu, benim biricik yeğenim Sohrap’ın Silivri 9 Nolu Cezaevini babamın çalışma ofisi olduğunu zannetmesine,
  • Haksız tutsaklığından sonra ilk göz ağrımız Sohrap’ın ‘dede senin burada işin bitti, hadi eve gel, seni çok özledik’ dedikten sonra hepimizin yüreğine hançerlenen bu sözlere gözyaşları ile sessiz kalmamıza,
  • Bayramları sensiz geçirmemize, sofrada boğazımızda bir yumru, birbirimize acımızı dillendirmemeye çalışırken eksikliğinle mücadele etmeye çalışmamıza,
  • Annemin babam gittiğinden beri kapı gıcırdıtısı duysa uyanmasına, paniklemesine,
  • Benim geçmişten gelen reflekslerle üzüldüğüm veya mutlu olduğum her anda telefonu elime alıp seni arama girişiminde bulunmama, sonra senin 12 m2 bir hücrede olduğunla yüzleştiğimde kalbimde hissettiğim sızıya,
  • Halkın sana olan büyük sevgisi ve ilgisi karşısında sorulan sorulara hukuk zemininde cevap veremeyişime çok öfkeliyim.”

‘Ayrım gözetmeyen hukuka ihtiyaç var’

Seraf Özer, öfkeli olma nedenlerini sıraladıktan sonra, öfkesiyle baş etmek için de sebepleri olduğunu belirterek şunları kaydetti:

“Ben Ahmet Özer’in kızıyım. O 12 m2 hücrede direnirken ben öfkemin içinde yok olamazdım.  Bu 1 yıla, hislerime, ailece yaşadıklarımıza dair anlatılacak çok iç sızım ve sizin yüreğinizi sızlatacak çok an’ımız var.  Ama bu dönemde konuşmamız gereken en önemli şey; Zulme sessiz kalanın sadece hakkını değil şerefini de kaybedeceğidir. Dışarıdaki özgürlük için, demokrasi için bedel ödeyenlerin uğradığı haksızlığa sessiz kalmak, ileride yaşayacağınız kuvvetle muhtemel haksızlığın yolunu açmaktır. İşte bu yüzden bu siyasi davalar, tünel bakışlı davalardır.  Sessiz kalmayın. Bugünkü sessizliğiniz yarınınızın çığlığı olacak, bunu bilin. Bilinmelidir ki hukuk sadece kâğıda yazılan bir buyruk değildir. İnsan olmanın gereği vicdanının sesidir. Hukuk insanlığın ortak vicdanının dile gelmiş halidir. Herkese eşit işleyen, adalet dağıtan, yargılananlar arasında ayrım gözetmeyen hukuka ihtiyaç var bugün.”

‘Herkesin kötülüğe karşı çıkması lazım’

“O nedenle yanlış olana karşı durmak herkesin, her yurttaşın en başta gelen sorumluluğudur.  Bana dokunmayan yılan bin yaşasın kayıtsızlığı toplumu çürütür, o yılan bir gün zehrini size de akıtır. Unutmayın, dünya bugün bu kadar kötüyse sadece bu kötülüğü işleyenler yüzünden değil aynı zamanda bu kötülüklere ses çıkarmayanların yüzündendir. O halde yarınlar için insanlık onuru için gerçek adil işleyen bir hukuk için herkesin kötülüğe karşı çıkması lazım.”

 Herkese seslendiğini vurgulayan Seraf Özer, “Bilin ki susmak onaylamaktır”  diyerek şöyle dedi:

“Bugün karşı karşıya bulunduğumuz uygulamalar, ülkemizin nasıl bir tehdit altında olduğunun açık göstergesidir. Buna bizim için değil, kendiniz için ve çocuklarınız için kayıtsız kalmayın.

Babasına seslendi: Büyük bir zulme uğruyorsun

Son olarak babası Ahmet Özer’e seslenen Seraf Özer, “Baba, büyük bir zulme uğruyorsun. Masumiyetini ailenle birlikte yürekten bilen, inanan dışarıda çok büyük bir ailen var. Avukat kabininde bir sohbetimizde; ‘Hayatım boyunca barış için kardeşlik için ürettim, çabaladım. Böyle bir dönemde dışarıda olup sürece katkı sağlayacağıma içeride olmam en büyük üzüntülerimden biri’ demiştin. O hayatını adadığın ‘barış’ da olacak baba. Sana söz veriyorum bunun için ben de ömrüm boyunca mücadele edeceğim.  Ve sen, asla yalnız yürümeyeceksin.” diye konuştu.