Suriye’nin Süveyda kentinde gerginlik sürüyor. En son Şam yönetimi ateşkes ilan etti, bölgeye özel birlikler sevk etti. Dürzi Topluluğu Ruhani Başkanlığı ise tansiyonun düşürülmesi ve kalıcı ateşkes için hazır olduklarını belirtti.
Bölgedeki gelişmeleri Viyana Üniversitesi’nden Siyaset Bilimci Naif Bezwan, Suriye’deki çatışmaları BirGün’e değerlendirdi:
“Gözlemlerime dayanarak Suriye’de üç temel siyasi yaklaşımın şekillendiğini söyleyebilirim. Bu yaklaşımlar, birbiriyle çatışan ve uzlaşma alanları oldukça dar olan opsiyonlar olarak karşımıza çıkıyor.
Birincisi, mezhepçi ve etnik üstünlükçü bir üniter rejim kurulması. Bu, Türkiye’nin büyük bir güçle ve zor kullanarak sahada uygulamaya çalıştığı bir opsiyondur. Bu yaklaşımın temel argümanı, Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün ancak Sünni Arap çoğunluğun egemenliği üzerine inşa edilebileceğidir.
İlkinin bir zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıkan ikinci opsiyon, Suriye’nin farklı nüfuz alanlarına bölünerek konfederal bir yapıya dönüştürülmesidir. Çünkü etnik ve mezhebi bir üstünlükçü rejimin inşası, diğer toplulukları (Aleviler, Dürziler vb.) kendilerine dışarıdan müttefikler aramaya itiyor. Bu yaklaşımın baş aktörleri ise Türkiye ve İsrail. Bu durum, birbiriyle güçlü bağları olmayan bir konfederal yapı anlamına geliyor.”
‘Ankara HTŞ üzerindeki etkisini daha iyi yönde kullanabilirdi’
“Bu nüfuz alanlarına bölünme ve bunun üzerindeki hegemonya çatışması, sahadaki gerilimi tırmandırıyor. Bölgedeki uluslararası aktörler Suriye sahasında hegemonik bir güç olarak kendini inşa etmeye çalışıyor.
Ankara HTŞ üzerindeki etkisini daha iyi yönde kullanabilirdi. Ancak şu ana kadar Erdoğan hükümeti, HTŞ üzerinden kendine bağımlı bir rejim kurma ve bu rejim üzerinden tüm Suriye’de etkili olma siyasetini izledi. Bu politika, ortada bir anayasa olmadan, sadece iktidarı ele geçirmiş bir gücün toplumsal meşruiyet sorununu, temel ihtiyaçları karşılama sorununu göz ardı ederek sürdürülemez. Bu, çatışmayı körüklemekten başka bir işe yaramaz.
Üçüncü ve son opsiyon ise Suriye’nin demokratik, ademi merkeziyetçi, federal ve tarafsız bir ülke olarak yeniden inşa edilmesi. Tarafsız bir ülke olması çok önemli çünkü çatışma sonrası yeniden inşa edilecek bir devlet üzerinde birçok hegemonik gücün (bölgesel ve küresel) tasarrufları ve siyasi iddiaları olacaktır.”
‘Çoğulcu yapıyı dikkate almak sorunlara çözüm olabilir’
Ülkenin tarihsel gerçekliklerini, tecrübelerini, birikimlerini ve çoğulcu yapısını dikkate alan bu yeni inşa süreci, Suriye’deki sorunların çözümü olabilir. Bu süreç, devlet ve ulus inşasını hedeflemeli. Aksi takdirde, daha büyük acılara, yeni çatışmalara ve ne yazık ki yeni iç savaşlara yol açacaktır.”