Sürecin toplumsallaşması
Hicri İzgören 28 Eylül 2025

Sürecin toplumsallaşması

Günümüz barış sürecinin topluma mal edilmesi, toplumun geniş kesimleri tarafından benimsenmesi ve desteklenmesi kritik bir öneme sahiptir. Çünkü kalıcı bir barış, yalnızca siyasi aktörlerin değil toplumun aktif katılımı ve sahiplenmesiyle mümkün olacaktır.

Bu hedefe ulaşmak için atılması gereken temel adımlara ihtiyaç vardır.

Barış sürecinin ilk ve en önemli şartı şeffaflık ve kapsayıcılıktır.

Açık ve dürüst iletişim: Sürecin amaçları, ilerleyişi ve olası zorlukları hakkında halka düzenli, anlaşılır ve dürüst bilgi akışı sağlanmalıdır. Bu, spekülasyonların ve yanlış bilgilendirmenin önüne geçer.

Süreç, sadece siyasi aktörlerle sınırlı kalmamalıdır. Sivil toplum kuruluşları (STK’lar), akademi, iş dünyası, sendikalar, yerel yönetimler ve farklı toplumsal grupların (kadınlar, gençler, azınlıklar, mağdurlar) temsilcileri karar alma ve danışma mekanizmalarına dahil edilmelidir.

Barışın inşası, aynı zamanda toplum içindeki güvenin ve empati yeteneğinin onarılmasını gerektirir.

Çatışmadan etkilenen bölgeler başta olmak üzere, farklı şehirlerde, mahallelerde yüz yüze diyalog ve tartışma ortamları oluşturulmalıdır. Bu platformlar, farklı görüşlerin güvenle ifade edilmesine ve karşılıklı anlaşmaya hizmet etmelidir.

***

Günümüzde kitle iletişim araçları (medya ve sosyal ağlar) güçlü toplumsallaşma kurumlarıdır. Barışın tesisi için bireyin, yayılan nefret söylemine ve manipülasyona karşı kendini koruması gerekir.

Kullanılanılan dil, çatışmacı, ötekileştirici olmaktan çıkarılıp kapsayıcı ve çözüm odaklı bir dile dönüştürülmelidir. Barış sürecinde gazetecilik, kışkırtan değil yatıştıran, kutuplaştıran değil birleştiren, sadece olayları değil bağlamı da anlatan bir yaklaşım benimsemelidir. Medyanın, nefret söyleminden kaçınan, barışı teşvik eden, farklı seslere eşit yer veren bir yayıncılık yapması teşvik edilmelidir. Medya organları, barış dilini ve empatiyi destekleyen bir rol üstlenmelidir.

Çatışmanın yarattığı mağduriyetlerin ve travmaların tüm taraflarca tanınması ve kabul edilmesi de son derece  önemlidir. Barış, adalet duygusunu tatmin etmeli ve mağdurların sesine kulak vermelidir.

Kültürel ve Sanatsal Faaliyetler: Barışı, farklılıkları ve ortak yaşamı teşvik eden sanatsal projeler, edebiyat, tiyatro ve müzik gibi kültürel araçlar desteklenmelidir. Sanat, zor ve hassas konuların duygusal bir dille işlenmesine olanak tanır.

Farklı kültürel kimliklere saygı duyan ve eşitliği temel alan bir toplumsal yaşantının inşası, barışın doğal bir parçasıdır. Eşit vatandaşlık temelinde demokratik hak ve özgürlüklerin tam olarak güvence altına alınması önemlidir.

***

Barış, sadece çatışmanın yokluğu değil, çatışmanın şiddet içermeyen yollarla çözülebilme yeteneğidir. Toplumsallaşma, bireyin agresif tepkiler yerine yapıcı çözümler üretmesini sağlamalıdır.

Farklılıkların bir zenginlik olduğu bilincinin içselleştirilmesi,toplumu bölen, ötekileştiren söylemlere karşı eleştirel bir duruş geliştirme becerisinin geliştirilmesi hepimizin sorumluluğu olmalıdır.

Toplumsal barışın kalıcılığı, sadece bireylerin iyi niyetine değil, ortak kurallara ve adil bir sisteme dayanır. Toplumsallaşma süreci, bireye yasalara uymayı ve herkes için eşitlik ilkesini savunmayı gerektirir.

Tarihsel ve güncel haksızlıklarla yüzleşme cesareti gösterme, bireysel ve toplumsal sorumlulukları üstlenme işin olmazsa olmazıdır.

Bu anlamıyla Türkiye’deki barış sürecinin topluma mal edilmesi, yukarıdan aşağıya bir siyasi süreç olmaktan çıkıp, aşağıdan yukarıya bir toplumsal harekete dönüşmesini gerektirir. Bu, uzun soluklu, sabırlı ve cesaret gerektiren bir çabadır. Barış, tüm toplumun ortak sorumluluğudur.

Bu adımlar, barışın sadece çatışmanın sona ermesi değil, aynı zamanda adalet, eşitlik ve demokrasi temelinde yeni bir ortak yaşamın inşası olduğu bilincini güçlendirecektir.

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.