Suriye’de Esad rejiminin 8 Aralık’ta devrilmesinin ardından gündeme gelen Şam’daki Sednaya Cezaevi’nde gerçekleşen arama-kurtarma çalışmaları sonlandırıldı. Uluslararası Af Örgütü’nün hakkında kapsamlı bir rapor hazırladığı, Hafız Esad’ın iktidarının 16’ncı yılında, 1987’de kurulan Sednaya Cezaevi, Şam vilayetinin kırsalındaki Rif Şam ilinde yer alıyor.
Cezaevinin yapısı
8 Aralık 2024’te HTŞ liderliğindeki cihatçı grupların Şam’a ilerlemesiyle Sednaya Cezaevi’nin yönetimi, güvenli çekilmeleri karşılığında tesisi teslim etmeyi kabul etti. İlk olarak cezaevinin “beyaz” bölümündeki tutuklular serbest bırakıldı. Ardından daha derinlerdeki ve bir kısmı yer altında bulunan “kırmızı” bölümdeki mahkumların kurtarılması için çalışmalar başlamıştı.
Suriye Savunma Başkanlığı’na bağlı ve 184 futbol sahası büyüklüğünde bir kompleks olan Sednaya, Suriye ordusunun Üçüncü Tümeni tarafından korunuyordu. İki ana binadan oluşan cezaevinin Beyaz Bina olarak adlandırılan kısmında, rejime sadık olmadığından kuşkulanılan subaylar ve askerler bulunuyordu. Ana hapishane olan Kırmızı Binada ise, içlerinde ağırlıklı olarak cihatçı örgütlere üye olduklarından şüphelenilenler tutuluyordu.
Uluslararası Af Örgütü’nün hapishanedeki eski gardiyanlara dayandırdığı raporunda, iç savaşın başladığı 2011’de Beyaz Bina’daki mahkumlar çıkartıldı ve Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın rejimine karşı eylemlerde tutuklananların konulması için hazırlandı.
Eski bir yetkili Af Örgütü’ne, “2011’den sonra Sednaya’nın Suriye’deki başlıca siyasi hapishane olduğunu” söyledi.

Uluslararası Af Örgütü, Sednaya Cezaevi’nde kalan tutukluların aktarımlarıyla cezaevi kompleksini dijital olarak modelledi
Uluslararası kuruluşların raporları
Uluslararası Af Örgütü’nün 2016-2017 raporuna göre, buradaki şiddet diğer gözaltı merkezlerinden farklı olarak “itiraf almak için değil, cezalandırma ve aşağılama yöntemi” olarak kullanılıyordu.
2020’de kurulan Sednaya Tutuklu ve Kayıplar Derneği (ADMSP), 2022 raporunda cezaevinin iç savaşın başlamasından sonra “etkili bir ölüm kampına” dönüştüğünü belirtti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), 2012’de çoğu Şam’da olmak üzere Suriye’de 27 gözaltı merkezini belgeledi. Bu tesislerdeki şiddetin boyutu, Askeri Polis’in adli fotoğrafçısı ‘Sezar’ kod adlı bir muhbirin sızdırdığı belgelerle ortaya çıktı. Bu nedenle ABD bu muhbirin kod adına atıfla Suriye’de ‘Sezar Yaptırımları’ uygulamaya başladı.
Cezaevinin şifreli kapıları
Şam Kırsal Bölge Valiliği, eski askerler ve cezaevi çalışanlarına, elektronik yer altı kapılarının şifrelerini sağlamaları için çağrıda bulundu. Yetkililere göre, güvenlik kamerası monitörlerinde görülen binlerce tutukluyu kurtarmak için bu kapıların açılması gerekiyordu.
Reuters’ın aktardığı görüntülerde, cihatçı gruplar Sednaya Cezaevi kapısının kilidini ateş ederek açıyor ve hücrelere giden kapalı kapıları zorla açmaya çalışıyorlar.
Bir gün sonra idam edilecekti
8 Aralık 2024’te Sednaya Cezaevi’nin düşmesiyle özgürlüğüne kavuşan yazar Başar Berhum‘un tanıklığı çarpıcı. 9 Aralık’ta idam edileceğini söyleyen 63 yaşındaki Berhum, yedi ay boyunca kapalı kaldıktan sonra “Ertesi gün idam edilecektim. Güneşi aylardır görmemiştim. Ölü olmak yerine, Tanrı’ya şükür, bana yeni bir yaşam bahşetti” diye konuştu.
Kurtulanların tanıklıkları
Cezaevinden sağ çıkmayı başaran tutukluların tanıklıkları, Sednaya’daki sistematik işkencenin boyutlarını ortaya koyuyor. Mahkumlar sürekli karanlıkta ve katı bir sessizlik içinde tutuluyordu. Araştırmacılar rapor hazırlarken tutukluların hafızalarına ve ses deneyimlerine dayandı.
Sivil bir protestoya katıldığı için tutuklanan ve Uluslararası Af Örgütü’ne konuşan eski bir mahkum, Sednaya Cezaevi’nde tutukluların ya kendilerinin ölmesi ya da akrabalarından veya arkadaşlarından birini öldürmek zorunda bırakıldığını anlattı.
Uluslararası Af Örgütü: Öncelik intikam değil adalet
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard, cezaevinin düşüşünün ardından yaptığı açıklamada, önceliğin intikam değil adalet olması gerektiğini vurguladı. Callamard, “Suriye halkı elli yıldan uzun bir süredir devam eden gaddarlık ve baskıların ardından nihayet haklarının saygı gördüğü koşullarda korkusuzca yaşama fırsatına sahip olabilir” dedi.
Callamard ayrıca, teslim olan Esad rejimi güçleri dahil hiç kimseye saldırılmaması ve tutuklanan herkese insanca muamele edilmesi gerektiğini belirtti.