• Ana Sayfa
  • Dosya
  • Tokalaşmayla başlayan sürecin 1’inci yıldönümü

Tokalaşmayla başlayan sürecin 1’inci yıldönümü

1 Ekim 2024’te Meclis’teki tokalaşmayla Kürt meselesinin çözümü için başlayan süreç, Abdullah Öcalan’ın çağrısı ve PKK’nin feshiyle bir yılı geride bıraktı.

Tokalaşmayla başlayan sürecin 1’inci yıldönümü
  • Yayınlanma: 1 Ekim 2025 11:57

1 Ekim 2024…Meclis açılışında dikkat çeken bir an yaşandı. MHP lideri Devlet Bahçeli, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve milletvekilleriyle tokalaştı. Bu tokalaşma, Kürt meselesini yeniden gündeme taşıdı. Ardından Abdullah Öcalan’dan çağrı geldi. PKK, kendini feshettiğini ve silahlı mücadeleyi sonlandırdığını açıkladı.

Meclis’te ise yeni bir adım atıldı: “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” kuruldu.

Kürt meselesinde geçmiş çözüm girişimlerine ve son bir yılın gelişmelerine bakıldığında, Türkiye’de 1993’ten bu yana farklı dönemlerde adımlar atıldığı görülebilir.  1993–1999 arasında aracılar üzerinden temaslar yürütüldü. 1999’da Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesiyle birlikte İmralı merkezli görüşmeler başladı. 2009’da Habur süreci ve ardından Oslo görüşmeleri yapıldı.

2013’te ilk kez kamuoyuna açık bir çözüm süreci başlatıldı. Ancak 2015’te süreç sona erdi. Çatışmalar yeniden başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deyimiyle “buzdolabına kaldırılan” çözüm süreci, 2016’dan bu yana güvenlik operasyonları ve kayyım uygulamalarıyla anılır hale geldi. Irak Federe Kürdistan Bölgesi’ne ve Kuzey Suriye’ye hava harekâtları sürdü.

7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e saldırısıyla başlayan Gazze savaşı, Ortadoğu’da yeni çatışma ihtimallerini artırdı. İsrail’in Lübnan ve Suriye’ye operasyonları İran’la gerilimi yükseltti. Bu tablo Ankara’da da “iç cephe” söylemlerini öne çıkardı.

Meclis açılışı ve tokalaşma

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Eylül’de partisinin il başkanları toplantısında “iç cephe” vurgusunu yaptı. 1 Ekim’de Meclis’teki yeni yasama yılı açılışı sırasında sürpriz bir gelişme yaşandı: MHP lideri Devlet Bahçeli, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve DEM Parti milletvekilleriyle tokalaştı.

Bahçeli, tokalaşmayla ilgili olarak, “Yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barışı isterken kendi ülkemizde barışı sağlamamız lazım” dedi. Bu görüntüler, kamuoyunda “Yeni bir çözüm süreci mi başlıyor?” sorularını gündeme taşıdı. DEM Parti kanadı ise tokalaşmayı olağan bir meclis tablosu olarak değerlendirdi.

İktidardan ‘kardeşlik’ vurgusu

Bahçeli, partisinin grup toplantısında DEM Parti’ye seslenerek, “Uzattığım el, Türkiye partisi olun; teröre cephe alın; bin yıllık kardeşliğimiz de kenetlenin temenni ve teklifidir” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Bahçeli’nin tokalaşmasını destekledi.

Bahçeli, 22 Ekim’de partisinin grup toplantısında, umut hakkı üzerinden bir Abdullah Öcalan çıkışı yaptı. Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a, örgütü lağvetmesi koşuluyla, “Umut hakkı için başvurması ve TBMM’de DEM Parti Grup Toplantısı’nda konuşması” için yaptığı çağrı ise siyasette büyük yankı uyandırdı.

DEM Parti’den yanıt gecikmedi. Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları, “Onurlu barış” vurgusu ile cevap verdi: “Vakit geçirilmeden acil bir biçimde bu konuda adım atılmalıdır. Biz, onurlu bir barış ve demokratik bir cumhuriyet için üzerimize düşeni yapmaya hazırız.”

CHP’den destek açıklaması

CHP lideri Özgür Özel, Meclis’i işaret ederek, “Bu ülkede terörün bitmesine, annelerin gözyaşının durmasına tam destek vereceğiz” destek açıklaması yaptı.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu kürsüden ip fırlatarak Bahçeli’ye tepki gösterdi. Yeniden Refah Partisi ise öneriyi “terörle mücadeleye darbe” olarak niteledi.

Öcalan ile 43 ay sonra ilk görüşme

DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, 43 ay aradan sonra Abdullah Öcalan ile İmralı’da görüştüklerini açıkladı. Abdullah Öcalan’ın mesajı, “Süreci çatışma zemininden hukuki ve siyasi zemine çekme gücüne sahibim” şeklinde oldu.

Aynı gün Ankara’da Türk Havacılık ve Uzay Sanayii’ne (TUSAŞ) yönelik bir saldırı gerçekleşti. Beş kişinin hayatını kaybettiği bu saldırı, güvenlik gündemini yeniden öne çıkardı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bölge illerine yapacağı ziyaretleri iptal ederek Diyarbakır’dan Ankara’ya döndü.

İktidar kayyım politikasını sürdürdü

Tokalaşmayla başlayan sürecin birinci yıldönümü kutlanırken, iktidarın kayyım politikası hız kesmedi.  30 Ekim’de CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanmasının ardından belediyeye kayyım atandı.

4 Kasım’da ise Mardin, Batman ve Halfeti’de DEM Partili belediye eşbaşkanları görevden alındı ve yerlerine kayyımlar atandı. Bu tarih, HDP eski eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın tutuklandığı 4 Kasım 2016’yı da hatırlattı.

Kayyımlar protesto edilirken, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel Mardin’e giderek destek verdi ve burada DEM Parti grup toplantısı gerçekleştirildi.

5 Kasım’daki seçimlerde Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesi, Ankara’nın bölgesel politikaları açısından yeni belirsizlikleri gündeme taşıdı. Aynı dönemde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı açıklamada, “Doğumuzdaki, güneyimizdeki Kürtlerin hamisi biziz” sözleriyle dikkat çekti. Bu ifade, Suriye’deki Kürtlerle olası yeni bir temas ihtimalini gündeme getirdi.

DEM Parti, 9 Kasım’da yayımladığı açıklamada “demokratik ve barışçı çözüm” çağrısı yaptı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise 12 Kasım’daki grup toplantısında Öcalan için yapılan çağrıya gönderme yaparak, “Yaptığımız ve söylediğimiz her şeyin arkasındayız. Utanacak, sıkılacak veya mahcubiyet duyulacak bir açığımız yoktur. Biz gelecek seçimlerin hesabını değil, gelecek nesillerin ve geleceğin süper güç Türkiye’sini hedefliyoruz” dedi.

Aynı gün, MHP’nin X hesabından Bahçeli’nin yeni sürece ilişkin sözlerinin yer aldığı paylaşımlar yapılmaya başlandı.

Partisinin aynı gün gerçekleşen grup toplantısında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, belediyelere atanan kayyımlar üzerinden iktidarı eleştirdi. Kürt meselesinin barışçıl çözümü politikasına vurgu yapan Bakırhan, bu kapsamda Bahçeli’ye seslendi: “Bir türlü barışı konuşamadık ama çözümü konuşamadık her hafta siz grup toplantısında kararınız arkasında olduğunuzu söylüyorsunuz biz de çözümden yana olduğumuzu belirtiyoruz o zaman konuşmamızın önündeki engel nedir?”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Bahçeli, 14 Kasım’da bir araya geldi. Zirve, Bahçeli’nin 22 Ekim’de Abdullah Öcalan’a yönelik çağrısının ardından gerçekleşen ilk görüşme oldu. Hükümete yakın medya organlarında 17 Kasım’da “sızdırılan” haberlere göre, söz konusu zirvede her iki lider arasında “her konuda” tam mutabakat sağlandığı aktarıldı.

Eski milletvekili ve akademisyen Ufuk Uras, 20 Kasım’da Bahçeli ile görüştüğünü sosyal medyadan duyurdu; İlke TV’de katıldığı programda görüşmeyi “son derece verimli” olarak nitelendirdi.

Belediyelere yönelik kayyım atamaları hız kesmedi. 22 Kasım 2024’te DEM Parti yönetimindeki Dersim ve CHP yönetimindeki Ovacık belediyelerine kayyım atandı. Böylece 1 Ekim sonrası kayyım atanan belediye sayısı altıya ulaştı; bunlardan dördü DEM Partili, ikisi CHP’li seçilmiş belediye başkanlarının yönetimindeydi. 29 Kasım 2024’te ise DEM Partili Van Bahçesaray Belediyesi’ne kayyım atandı. DEM Parti, karara tepki gösterdi.

Süreçle ilgili gelişmeler yaşanırken, Suriye’de Beşar Esad rejimi sona erdi. 8 Aralık 2024’te, 2011’de başlayan iç savaşın ardından 13 yıl sonra Esad yönetimi devrildi. Cihatçıların oluşturduğu Heyet Tahrir Şam’a bağlı grupların Şam’ı ele geçirmesiyle Esad rejimi son buldu.

Öcalan ile ilk görüşme 28 Aralık’ta gerçekleşti

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin çıkışının ardından İmralı’da Abdullah Öcalan ile ilk görüşme 28 Aralık 2024’te gerçekleşti.

DEM Parti heyetinde Meclis Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile Van Milletvekili Pervin Buldan yer aldı. Abdullah Öcalan’ın mesajında, Türk-Kürt kardeşliğini güçlendirme sorumluluğu, TBMM’nin çözüm sürecindeki önemi ve muhalefetin katkılarının değerli olduğu vurgulandı.

Öcalan mesajında şöyle dedi: “Sayın Bahçeli’nin ve sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim. Heyet bu yaklaşımımı devletle ve siyasi çevrelerle paylaşacaktır. Bu çabalar, ülkeyi hak ettiği düzeye taşıyacak ve demokratik dönüşüm için kıymetli bir kılavuz olacaktır. Devir, Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir.”

Bahçeli, yeni yıl mesajında DEM Parti heyetinin İmralı’daki görüşmesine değinerek, “İmralı ile DEM Parti görüşmesi hayırlı bir başlangıcın ivmesi olmuştur” dedi.

Şubat ayında süreç gelişmeleri hız kazandı

Yeni yıl ile birlikte Kürt meselesiyle ilgili temaslar hız kazandı. 2 Ocak’ta DEM Parti İmralı heyeti, Ahmet Türk ile birlikte TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve Bahçeli’yi ziyaret etti. Heyet adına açıklama yapan Sırrı Süreyya Önder “Umutluyuz” derken, Bahçeli görüşmeyi “hayırlı” bulduğunu ve derhal silah bırakma çağrısı yapılması gerektiğini söyledi.

10 Ocak’ta DEM Parti yönetimindeki Mersin Akdeniz Belediyesi’ne kayyım atandı, eş başkanlar tutuklandı ve karara karşı protesto düzenlendi. 11–12 Ocak’ta İmralı heyeti, eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve tutuklu eski belediye başkanlarını ziyaret etti. Sırrı Süreyya Önder, halkın barış talebini ve sorumluluğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Ocak’ta partisinin Mersin il kongresinde sürece ilişkin konuştu: “Cumhur İttifakı ortağımız sayın Bahçeli’nin konuyu gündeme getirmesiyle başlayan gelişmeler nihai aşamasına yaklaşmaktadır.”

DEM Parti İmralı heyeti, Öcalan ile ikinci görüşmesini 22 Ocak’ta gerçekleştirdi. Görüşmenin ardından, Öcalan’ın çalışmalarını sürdürdüğü ve hazırlıkların tamamlanmasıyla, kamuoyuna açıklama yapılacağı bildirildi.

28 Ocak’ta DEM Parti, “Toplumsal Barış ve Özgürlük Buluşmaları” kapsamında halk toplantıları ve mitingler düzenleme kararı aldı. Aynı gün İçişleri Bakanlığı, DEM Partili Siirt Belediyesi’ne kayyım atadı.

Şubat ayında süreç hız kazandı. 4 Şubat’ta Bakırhan, Öcalan’ın önümüzdeki günlerde “tarihi bir çağrı” yapacağını açıkladı. 13 Şubat’ta KCK Eş Başkanı Cemil Bayık, Öcalan’ın mektubunun kendilerine ulaştığını duyurdu. 15 Şubat’ta Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atandı; DEM Parti, zamanlamanın sembolik önemine dikkat çekti. 15 Şubat 1999 Abdullah Öcalan’ın Kenya’dan Türkiye’ye getirildiği tarihti.

Irak Federe Kürdistan Bölgesi’nde ziyaret

16 Şubat’ta DBP temsilcileri ve DEM Parti İmralı heyeti, Irak Federe Kürdistan Bölgesi’ne gitti, Mesud Barzani, Neçirvan Barzani, Mesrur Barzani, Bafil Talabani ve Kubad Talabani ile görüşmeler yapıldı.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 19 Şubat’ta gazetecilerin İmralı Cezaevi’nde Abdullah Öcalan ile üçüncü görüşmenin olup olmayacağına ilişkin sorularını yanıtladı. Tunç, “Yeni bir başvuru söz konusu olursa bunu da değerlendireceğiz ve gerekli izni sağlayacağız” dedi.

20 Şubat’ta Erbil ve Süleymaniye’deki temaslarını değerlendiren Sırrı Süreyya Önder, ziyaretin olumlu bir havada geçtiğini belirtti. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ise 23 Şubat’ta partisinin İstanbul il kongresine katıldı. Konuşmasında Öcalan’ı işaret ederek Kürt meselesinin çözümünün ülkenin yararına olacağını vurguladı:

“Artık bu ülkenin hiçbirimizin bekleyecek zamanı yok, takatimiz kalmadı. Ülke battı, bitti. Ne demokrasi ne ekonomi kaldı. Yapılacak tek şey, demokrasiyi ve ekonomiyi rayına sokacak Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesidir. Türkiye’nin demokratikleşmesidir. Bundan kaçan kaybeder.”

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un “Görüntülü mesaj mevzuata uygun değil” sözlerine DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları yanıt verdi. Hatimoğulları, Öcalan’ın mesajının videolu olacağını bildiklerini belirtti.

Abdullah Öcalan’ın tarihi 27 Şubat çağrısı

DEM Parti’nin İmralı heyetinin 26 Şubat’ta yaptığı üçüncü görüşme başvurusu Adalet Bakanlığı tarafından kabul edildi. Heyet, 27 Şubat’ta Abdullah Öcalan ile görüştü. Öcalan’ın tarihi çağrısı, İstanbul’da düzenlenen basın açıklamasıyla kamuoyuna duyuruldu.

İmralı heyetinin basın toplantısında çağrı metnini Ahmet Türk Kürtçe, Pervin Buldan ise Türkçe okudu. Metinde, PKK’nin kuruluş koşullarına değinilerek örgütün misyonunu tamamladığı, silahların bırakılması ve PKK’nin feshedilmesi gerektiği vurgulandı. Ayrıca, Türk-Kürt ilişkilerinin tarihsel ittifak üzerine kurulu olduğu hatırlatıldı ve Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının ancak demokrasiyle sürdürülebileceği ifade edildi.

Öcalan mesajında, “Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır. Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı, sayın Cumhurbaşkanının ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum” ifadelerini kullandı.

Metnin kamuoyu ile paylaşılmasının ardından, kapanış konuşması yapan Sırrı Süreyya Önder, Öcalan’ın çağrıya ilişkin notunu paylaştı: “Bu perspektifi ortaya koyarken, şüphesiz ki pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshetmesi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir.”

PKK, Öcalan’ın çağrısı doğrultusunda ateşkes ilan etti

1 Mart’ta PKK, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta örgüte yaptığı silah bırakma ve kendini feshetme çağrısı doğrultusunda ateşkes ilan ettiğini duyurdu. Ateşkesin aynı tarihten itibaren geçerli olacağı belirtildi; örgüt, Öcalan’ın çağrısına katıldığını ve gereklerine uyacağını bildirdi.

Süreç devam ederken, 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik soruşturma kapsamında Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı ve İmamoğlu tutuklandı.

31 Mart’ta Öcalan, bayram vesilesiyle ailesiyle görüştü. Görüşmede Ortadoğu’dan Türkiye’ye, DEM Parti’den devlete birçok konuda değerlendirmelerde bulunan Öcalan, “demokrasi ve örgütlenme” vurgusu yaptı. Ömer Öcalan ise sürecin hızlanabileceğini söyledi.

10 Nisan’da DEM Parti İmralı heyeti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir araya geldi. Heyet adına Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan katılırken, MİT Başkanı İbrahim Kalın ve AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala da hazır bulundu.

15 Nisan’da Sırrı Süreyya Önder ağır kalp rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırıldı; bu nedenle DEM Parti heyetinin Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile planlanan görüşmesi ertelendi. 21 Nisan’da heyet üyesi Pervin Buldan ve avukat Faik Özgür Erol, Öcalan ile görüşmek üzere İmralı’ya gitti.

24 Nisan’da DEM Parti heyeti, Adalet Bakanı Tunç ile iki saatlik bir görüşme yaptı. Görüşmede hasta tutuklular, infaz eşitsizliği, AİHM ve AYM kararlarının uygulanması gündeme geldi. Ayrıca, Öcalan’ın koşullarının iyileştirilmesi için yasal düzenlemeye gerek olmadığı, Kobani ve Gezi davalarının da tartışıldığı ifade edildi.

28 Nisan’da PKK, 1 Mayıs mesajında Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısını sahiplendi. Ancak sürecin zorlukları nedeniyle aceleci davranılmayacağını belirtti ve Öcalan’ın uygun koşullara kavuşarak “parti kongresini yönetmesi gerektiği” vurgulandı.

Sırrı Süreyya Önder’in vefatı

3 Mayıs’ta Sırrı Süreyya Önder tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Aynı gün Öcalan, Önder’in mücadelesine dikkat çektiği bir taziye mesajı gönderdi. 4 Mayıs’ta Önder, on binlerin katıldığı törenle son yolculuğuna uğurlandı.

PKK kongresini toplayarak kendini feshetti

Öcalan’ın silah bırakma çağrısının ardından PKK, fesih kongresini 5–7 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirdi. Kongrenin iki farklı alanda paralel biçimde yapıldığı açıklandı. Kongre görüntüleri 12 Mayıs’ta kamuoyuna sunuldu.

9 Temmuz’da Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Süreci” kapsamındaki tarihi çağrısı video ile yayımlandı. Fırat Haber Ajansı’nın yayınladığı görüntülerde, İmralı Cezaevi’ndeki diğer tutuklular da Öcalan’ın yanında yer aldı. Öcalan, “Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum” dedi.

‘Barış ve Demokratik Toplum Grubu’ Süleymaniye’de silah yaktı

PKK, Barış ve Demokratik Toplum Grubu’na mensup üyelerle 11 Temmuz’da Irak Federe Kürdistan Bölgesi’nin Süleymaniye kentinde sembolik bir silah bırakma töreni gerçekleştirdi. Törene katılan 15 kadın ve 15 erkek PKK’li silahlarını yaktı.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat da törende hazır bulundu. Hozat, sürecin ilerleyebilmesi için yasal düzenleme çağrısında bulundu: “Kuşkusuz bu tarihi girişimin başarıya ulaşması için çok ciddi hukuksal reformlara ihtiyaç var. Yasal ve anayasal düzenlemeler şarttır; sürecin başarısı için bunlar gereklidir.”

Meclis’te ‘Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ kuruldu

Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, 25 Temmuz’da kurulacak komisyonun 51 milletvekilinden oluşacağını açıkladı. Kurtulmuş, partilere isim bildirme süresinin 31 Temmuz’a kadar olduğu belirtildi.

Kürt meselesinin çözümü kapsamında, Öcalan’ın PKK’nin feshi ve sembolik silah bırakma kararının ardından yürütülecek süreci düzenlemek, yasal zemini oluşturmak ve kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla Meclis’te kurulan komisyon, ilk toplantısını 5 Ağustos’ta yaptı. Komisyonun adı “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” olarak belirlendi ve 12 maddelik çalışma usul ve esasları oybirliğiyle kabul edildi.

Komisyon, toplumun farklı kesimlerini dinleyerek, barış anneleri, cumartesi anneleri, asker ve polis aileleri, akademisyenler, demokratik kitle örgütleri, barolar ve iş insanlarının görüşlerini aldı.

Farklı kesimlerden gelen görüşler bir araya getirilerek Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümü için önemli bir zemin oluşturuldu. Katılımcılar, kalıcı barışın sağlanabilmesi için adalet, eşitlik ve toplumsal güvenin şart olduğunu vurguladı.

Sürecin ikinci aşamasında yasa değişiklikleri ve demokratikleşme adımlarının gündeme alınması talep edilirken, Abdullah Öcalan’ın komisyon tarafından dinlenmesinin de “kalıcı çözüm için gerekli” olduğu DEM Parti tarafından ifade edildi. Kürt meselesinin çözümü sürecinin nasıl ilerleyeceği, Meclis’teki komisyon çalışmalarına bağlı olacak.