Önümüzdeki günlerde Erbil’i ziyaret etmesi beklenen, Ankara Büyükelçisi ve ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Anadolu Ajansı’na (AA) gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Yaklaşık bir buçuk ay önce ABD’nin Ankara Büyükelçisi olarak görevine başlayan Barrack, İzmir’in tarihi Kemeraltı Çarşısı’nı gezdi, Kızlarağası Hanı’nda yürüyerek esnaf ve vatandaşlar ile sohbet etti.
Han’ın içerisindeki hareketliliği ve canlılığı “Gerçek hayatın kalbi” şeklinde nitelendiren Barrack, “İzmir’in ayaküstü tatlısı” olarak bilinen Şambali’nin tadına baktı, bir dükkana girip, el dokuması halıları inceledi ve bilgi aldı.
Büyükelçi Barrack, Kızlarağası Hanı’nı gezerken, ABD-Türkiye ilişkileri ve Ortadoğu’da yaşanan son gelişmelere ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Barrack, kendi zihninde Türkiye’nin bir “illüzyon” olarak yer aldığını ifade ederek, köklerinin Osmanlı İmparatorluğu’na dayandığını söyledi.
Dedesinin yaklaşık 1900’lerde Osmanlı pasaportuyla ve cebinde 13 lira ile Amerika’ya gittiğini anlatan Barrack, “DNA’mın geldiği yere dönme ayrıcalığına ve onuruna sahip olmak, hem de (ABD Başkanı Donald) Trump adına kıdemli bir diplomat olarak ve tarihi ülkelerden birinde Amerika’yı temsil etmek, gerçekten büyük bir ayrıcalık” dedi.
Barrack, Türkiye’deki görevine başlamak üzere uçaktan indiğinde, şaşkınlık içerisinde olduğunu ve duygusal bir an yaşadığını aktardı:
“(İstanbul) Boğaz’da otururken, Avrupa’dan Asya’ya, Asya’dan Avrupa’ya, suyun aktığı yer boyunca yaşananları düşündüğümde her şey anlam kazanıyor. Hepimiz aslında aynı şeyi istiyoruz. Çocuklarımız için daha iyi bir hayat, umut, ilham, güvenlik ve barış istiyoruz. Bu yüzden burada olmaktan onur duyuyorum, ayrıcalıklıyım, kendimi şanslı hissediyorum. Öğreniyorum, dinliyorum. Bu gerçekten inanılmaz bir macera.”
‘Güvene dayalı kişisel ilişkiler gelişti’
Lahey’de düzenlenen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi kapsamında bir araya gelen Trump ve Erdoğan’ın görüşmesine dair konuşan Barrack, Trump ile Erdoğan’ın, ayrıca Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile ABD Dışişleri Bakanı Rubio’nun da iyi kişisel ilişkilere sahip olduğunu söyledi.
Barrack, “Tarihin çok ama çok önemli bir döneminde, iki başkan ve dışişleri bakanları, dört kişi arasında karşılıklı güvene dayalı kişisel bir ilişki, yakınlık ve anlayışla başladı” dedi.
Trump ve Erdoğan arasında iki kez telefon görüşmesi yapıldığını hatırlatan Barrack, böylece aralarında güven ve itimadın oluşmaya başladığını söyledi.
‘Ortadoğu’da diyaloğu değiştirmek liderlik ister’
Büyükelçi Barrack, Ortadoğu ve Yakın Doğu’nun oluşturduğu yeni bir döneme tanıklık edildiğini vurgulayarak, ABD tarafından, Türkiye’nin daima büyük bir NATO müttefiki olarak görüldüğünü kaydetti.
“Türkiye hiçbir zaman büyük bir bölgesel aktör olarak hak ettiği değeri ve önemi tam anlamıyla göremedi” diyen Barrack, Türkiye’nin çevresinde yaşanan çatışmalara ve savaşlara işaret etti.
Barrack, ABD Başkanı Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu durumu diyaloğun değiştirilebileceği bir fırsat olarak gördüğünü ifade ederek, “Ortadoğu’da diyaloğu değiştirmek liderlik ister, güçlü liderlik gerekir” diye konuştu.
Büyükelçi Barrack, “Bu, iki liderin doğrudan birbirine önceliklerini anlattığı ve bölgede insanların hayatını nasıl daha iyi hale getirebileceklerini samimiyetle paylaştıkları bir görüşmeydi” dedi.
‘Bence Türkiye merkez noktası olabilir’
NATO’da çekilen aile fotoğrafını anımsatan Barrack, “Hepimiz, birbirine güvenen iki lidere sahip olduğumuz için muazzam bir fırsatın var olduğu görüşündeyiz. Bu vizyonu nasıl uygulayacaklarını çok iyi bilen Bakan Rubio ve Bakan Fidan var” ifadelerini kullandı.
‘Yüzyıllardır süregelen karmaşa Batı tarafından yaratıldı’
Ortadoğu’nun içinde bulunduğu kargaşaya bir çözüm arayışının sürdüğünü söyleyen Barrack, “Yüzyıllardır süregelen bir karmaşa var ve bu karmaşa büyük ölçüde Batı tarafından yaratıldı. Batı’nın sürekli müdahale etme çabaları yüzünden” diye konuştu.
Barrack, “Benim için İzmir, Yahudilerin, Müslümanların, Hıristiyanların bir arada yaşadığı, bu toplulukların harmanlandığı bir örnek” diyerek, “Bu tüm dünyada ve Ortadoğu’da olması gereken bir durum” değerlendirmesinde bulundu.
Büyükelçi Barrack, “Bence Türkiye, tüm bunların merkez noktası olabilir, Suriye’de gördüğünüz üzere. Suriye’de olanların büyük bir kısmı, Türkiye ve liderliği sayesinde gerçekleşiyor.” İfadelerini kullandı.
Barrack, Türkiye’nin NATO’da, ittifakın ikinci büyük ordusuna sahip olduğunu söyleyerek, “(Türkiye) Sert gücü, hava savunması, genel savunma kapasitesine sahip, bütün unsurlar tamam. Ama en önemlisi, dünyayı tanıyan, çalışkan, olağanüstü bir nüfusa sahip.” diyerek, bu küresel başarının ABD Başkanı Trump tarafından görüldüğünü söyledi.
İran-İsrail çatışmaları
Barrack, İsrail ile İran arasında yaşanan çatışmalara değinerek, “İsrail’in yeniden tanımlanması gerekiyor, şu an yeniden tanımlanma sürecinde. İsrail ile İran arasında yaşananlar, hepimiz için, ‘süre doldu, yeni bir yol açalım’ deme fırsatı. Bu yolun anahtarı Türkiye” ifadesini kullandı.
‘F16 ve F 35’ler NATO müttefiki Türkiye’nin olmazsa olmaz unsurları’
Barrack’a, ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’yi F-35 programına yeniden dahil etme konusunda iyi niyetli olduğu izlenimini daha önce aktardığı hatırlatılarak, “ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA) ve F35 meselesinde ikili ilişkilere yapıcı katkıları olacak bir süreç işliyor mu?” sorusuna, “Evet, kesinlikle evet” yanıtını verdi.
F16 ve F 35’lerin NATO müttefiki Türkiye’nin olmazsa olmaz unsurları olduğunu söyleyen Barrack, F35 parçalarının çoğunun Türkiye’de üretildiğini hatırlattı.
Türkiye’nin F16’lar ve modernizasyonu için ödeme yaptığını kaydeden Barrack, Türkiye’ye yönelik CAATSA yaptırımlarının uygulandığı döneme dair anekdotlar paylaştı. Büyükelçi, F35 meselesinin uzun zamandır tartışıldığına işaret ederek, tarafların bu konuyu “artık geride bırakmak” istediğini söyledi.
“ABD Kongresi meseleye yeniden bakmaya hazır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da ‘yeni bir başlangıç’ yapılması gerektiğini söylüyor” diyen Barrack, “(F35 ve CAATSA yaptırımları) Bana göre Başkan Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan; Bakan Rubio ile Dışişleri Bakanı Fidan’a, bunu ‘bitirin, bir yolunu bulun’ diyecek. Kongre mantıklı bir sonucu destekleyecek. Dolayısıyla, yıl sonuna kadar bir çözüme kavuşma imkanına sahip olduğumuza inanıyorum” dedi.
‘’Yıl sonuna kadar bir çözüme kavuşma mümkün’
Barrack, F35 ve CAATSA yaptırımlarına ilişkin, şu ifadeleri kullandı:
“Önümüzdeki birkaç ay içinde iki liderimiz ve iki dışişleri bakanımız arasında bir yeni bir buluşmayı, ikili gündemin, beş yıldır tartışılan tüm bu konuların yenilendiğini göreceksiniz. F35, F16, S400’ler, yaptırımlar, gümrük vergileri gibi şeyler bizim misyonumuzun ikincil unsurları. Sanırım ilk kez, ABD ve Türkiye’nin sadece savunma ortakları olmak yerine, ‘atağa geçen ortaklar olalım’ diyen bir taahhüdü var.”
Büyükelçi, F35 meselesine ilişkin, “Dolayısıyla, yıl sonuna kadar bir çözüme kavuşmanın mümkün olduğuna inanıyorum” dedi.
‘Ortadoğu yeni bir diyaloğa hazır’
Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un, çok sayıda ülkenin İbrahim Anlaşmasına hazır olduğu ifadeleri hatırlatılan Barrack, “Gazze bu durumdayken İbrahim Anlaşmaları konusunda beklentileriniz gerçekten yüksek mi yoksa bu bir temenni mi?” sorusuna, “Witkoff’un en hassas alanlarda harika iş çıkardığı” yanıtını verdi.
Barrack, “İsrail’in Müslüman dünyayla birleşmemesi için bir hiçbir neden yok. Bu güç, bölgesel bir güç. Bu yüzden Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Sudan tarafından atılan ilk adımlar bunu başlatmıştır” dedi.
2015’te İslam ülkelerine seyahat yasağı getirildiğini hatırlatan Barrack, bu gelişmenin ardından İbrahim Anlaşmalarına giden sürecin başladığını ve 2016’da Trump’ın ilk yurt dışı ziyaretini planlayarak, Riyad’a gittiğini belirtti.
Bu ziyaretin ardından, İsrail ile Körfez ülkeleri arasında bir diyalog süreci başlatıldığını ve bu sürecin İbrahim Anlaşmaları ile resmileştiğini söyleyen Barrack, “Gazze’yle ilgili tartışmaların ortasında bunu genişletmek çok zor, bu gerçekten bir sorun. Steve’in yaptığı şey inanılmaz bir şekilde müzakere etmek ve bu düşmanlıklara son vermeye çalışmak” dedi.
’Yakın gelecekte Gazze’de bir ateşkes göreceğimizi düşünüyorum’
Barrack, herkesin sorunu çözmek için elini taşın altına koyduğuna işaret ederek, şunları aktardı:
“Benim inancım, bu sorunun çözüleceği yönünde. Yakın gelecekte Gazze’de bir ateşkes göreceğimizi düşünüyorum. Bu konuda doğru bir ekibe sahibiz. Ateşkes sağlandıktan sonra, küçük adımlarla, öncelikle İsrail ile çatışmasızlık yönünde ilerleme kaydedilecek.”
Türkiye-İsrail ilişkileri
Türkiye ve İsrail’in geçmişte “harika ilişkilere sahip olduğunu” savunan Barrack, bunun tekrar olabileceğini ve bunun dini bir mesele olmadığını söyledi. Barrack, “Bu, toprak taleplerine dair bir yanlış anlaşılma. Bu yüzden, Suriye ve İsrail arasında bir tartışma, bir diyalog kurulmasını umuyorum. Aynı durum, Lübnan ile İsrail arasında da geçerli” dedi.
ABD’nin iki tarafla da harika ilişkilere sahip olduğunu söyleyen Barrack, “Bence Ortadoğu yeni bir diyaloğa hazır. İnsanlar aynı hikayelerden sıkıldı. Bence, ufak adımlar göreceğiz. Herkes İbrahim Anlaşmalarına geri dönecek. Özellikle Gazze durumunda, çünkü asıl büyük mesele şu anda bu.”
Suriye-İsrail anlaşması
Barrack, Suriye-İsrail arasında bir anlaşmanın beklenip beklenmediğine ilişkin soruya, “Evet, umudum o yönde, bir noktada anlaşmaya varmaları gerekiyor” yanıtını verdi. Suriye geçiş hükümetinin başkanı Ahmed Şara’nın 6 aydır görevde olduğunu anımsatan Barrack, “İsrail, uzun zamandır geçmişteki devletin açıkça düşmanıydı” ifadesini kullandı.
Barrack, Şara’nın, İsrail’den nefret etmediğini açıkça belirttiğini, İsrail’e karşı dinsel bir kin taşımadığını ve sınırda barış istediğini dile getirerek şunları kaydetti:
“İsrail’in de aynı şeyi istediğini biliyorum. Büyük ihtimalle, sınır güvenliği gibi daha basit konular üzerinden arka kapı diyaloğunun başladığını göreceğiz. Zamanla bu, daha geniş bir çatışmasızlık diyaloğuna dönüşerek şu soruya cevap arayacak: Sınırı nasıl istikrara kavuştururuz?”
Büyükelçi Barrack, benzer bir anlaşmanın Lübnan ile de olacağını düşündüğünü dile getirerek, Lübnan’ın da aynı modele uygun olduğunu aktardı.
Büyükelçi Barrack, “Neden barış içinde yaşayamıyoruz?” Benim dini uygulamalarım ne olursa olsun, bu benim kişisel inancım ve bunu barış içinde, siyasetten ayrı şekilde sürdüreceğim” diyerek, Suriye’nin bu süreci en hızlı şekilde tecrübe edeceğini belirtti ve sonra da Lübnan’ın aynı şekilde olacağını söyledi.
Suriye’ye şans verebilmek için bir dönüşümün gerçekleşmesi gerektiğini kaydeden Barrack, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Şara’ya olan desteğini anımsattı.
SDG ile ilişkiler
ABD’nin, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) pozisyonu ve katkısından memnun olup olmadığı ile ABD’nin Şam yönetimine ademi merkeziyetçi bir sistem önerisinde bulunup bulunmadığı sorusuna ilişkin Barrack, Trump ve Rubio’nun bu konuda daha önce açık bir yanıt verdiğini hatırlattı.
Barrack, “Bizim (Suriye’de) muhatap alacağımız tek bir ulus devlet olacak, o da Suriye hükümeti” dedi.
‘SDG entegre olmalı’
” SDG, ABD güçlerinin yanında IŞİD’e karşı verilen mücadelede yer aldı ve ortak bir görev yürüttü” diyen Barrack, “SDG hem askeri hem siyasi olarak yeni Suriye’ye entegre olmalı. Alevilerin, Dürzilerin ve diğer toplulukların da temsiliyet aradığı gibi” ifadesini kullandı.
Barrack, bunun gerçekleşmesinin zaman aldığını kaydetti. (AA)