• Ana Sayfa
  • Dosya
  • Trump-Erdoğan zirvesinde konuşulan Heybeliada Ruhban Okulu hakkında bilinenler

Trump-Erdoğan zirvesinde konuşulan Heybeliada Ruhban Okulu hakkında bilinenler

Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin ve özel olarak Kıbrıs sorununun adeta kurbanı olan okul 1971’de eğitime kapatıldı. İlke TV yayınına konuk olan Agos Gazetesi Yazarı Pakrat Estukyan da ‘Bu okulun neden kapatıldığının makul açıklaması hiçbir zaman ortaya çıkmadı.’ diye konuştu.

  • Yayınlanma: 26 Eylül 2025 17:06

Türkiye’de yaşayan Rum, Ermeni, Süryani, Yahudi halklarının hakları gündeme geldiğinde en kronik sorunlardan biri olan Heybeliada Ruhban Okulu, dün gerçekleşen Trump-Erdoğan zirvesinde de ele alınan konulardan biriydi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmede, “Heybeliada’daki Ruhban Okulu ile ilgili üzerlerine ne düşerse yapmaya hazır olduklarını” söyledi.

Trump ise Erdoğan’ın bu sözlerini “Çok iyi” diye yanıtladı ve  “Yardıma ihtiyaçları vardı ve ben de bunu gündeme getireceğimi söyledim” dedi.

İstanbul’un Adalar ilçesindeki Heybeliada’da yer alan ve yarım asırdan fazladır kapalı olan Ruhban Okulu’nun açılması için çalışmalar son dönemde yoğunlaştı.

Hem hükümet yetkilileri hem de Patrikhane ve çevresinden son aylarda gelen mesajlar, iki tarafın da okulu açmak istediğine işaret ediyor.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin ve özel olarak Kıbrıs sorununun adeta kurbanı olan okul 1971’de eğitime kapatılmıştı.

Okul ne zaman açıldı ve neden kapatıldı? 

1844 yılında Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlı olarak Yüksek Ortodoks Teoloji Okulu adıyla açılan Heybeliada Ruhban Okulu,(resmî adıyla Aya Triada Ruhban Okulu)  din adamı yetiştirmeyi amaçlıyordu.

Bu amaç doğrultusunda okul, hem Osmanlı İmparatorluğu hem de Türkiye Cumhuriyeti döneminde bağlı metropolitlikler ve kiliselerin din adamı ihtiyacını karşıladı.

Patrikhane’nin küresel çapta din adamı ihtiyacını da karşılayan bir merkez olarak öne çıkan okulun yaklaşık 1000 mezun verdiği biliniyor.

Heybeliada Ruhban Okulu’nun durumu, Lozan Barış Anlaşması sürecinde de tartışma maddeleri arasındaydı.

1923 yılında imzalanan Lozan Barış Anlaşması’nda Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması veya kapatılmasıyla ilgili doğrudan, özel bir hüküm bulunmuyor. Ancak anlaşma, Rum, Ermeni, Yahudi toplumlarının dini, kültürel ve eğitim haklarını koruma altına alıyor.

1965 tarihli Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun bazı maddelerinin 12 Ocak 1971’de iptali üzerine, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 12 Ağustos 1971 tarihli yazısıyla okulun yüksek teoloji kısmı, 9 Temmuz 1971’den geçerli olmak üzere kapatıldı. Kasım 1971’de Danıştay’a bu kararın iptali talebiyle dava açıldı. Danıştay’a açılan dava Patrikhane’nin tüzel kişiliği olmadığı, yargıya başvurma ve okul açma ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle reddedildi.

Heybeliada Ruhban Okulu kapatıldığında dört yıl lise, üç yıl da teoloji eğitimi veriyordu.

Okul, teoloji kısmının kapatılmasının ardından 1971-1972 öğretim yılından itibaren ‘Özel Heybeliada Rum Erkek Lisesi’ olarak Rum cemaat okulu statüsünü aldı.

İstanbul’da yaşayan Rum toplumunun sayısının azalması sonucu okul için yeterli öğrenci olmaması dolayısıyla dönemin İstanbul Rum Patriği Dimitrios, 4 Ağustos 1984 tarihli yazısıyla Milli Eğitim Bakanlığı’na okulun artan bürokratik ve mali yükler dolayısıyla kapatılması talebinde bulundu. Bu talep kabul görmeyince Patrikhane 1984’te okulu fiili olarak kapattı.

Okulun kapatılma tarihinde yaşanan politik gelişmelere bakıldığında ise, kapatma kararı ile Kıbrıs sorunu arasında paralellik kurulabilir.

Türkiye’nin AB üyelik süreci ve okulun akıbeti

Akıbeti tartışma konusu olan okul, özellikle 1990’lardan itibaren Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik çabaları sürecinde sık sık gündeme geldi.

1991’de Bartholomeos’un patrik olmasıyla okulun açılması girişimleri canlandı. Patriğin bu yönündeki ilk ciddi girişimlerinden bir tanesi dönemin başbakanı Mesut Yılmaz’a Nisan 1996’da gönderdiği mektup oldu.

Patrik o dönemde ABD ve AB nezdinde de birçok girişimde bulundu. Avrupa Parlamentosu Ekim 1996’da okulun açılması çağrısı yaptı. Bir yıl sonra Patrik, dönemin ABD Başkanı Bill Clinton tarafından kabul edildi ve okul ile ilgili taleplerini iletti.

1997’de dönemin başbakanı Necmettin Erbakan’ın göreve gelmesinin ardından Patrik okulun açılması yönünde girişimleri sürdü. Ancak bu girişimler 28 Şubat sürecinin araya girmesiyle sonuçsuz kaldı.
1999’da, okulun bir üniversite bünyesinde faaliyete geçmesi gündeme geldi. Fakat Rum toplumu bu formülü uygun görmedi.

AK Parti dönemindeki girişimler 

Türkiye 2002’de uzun süren koalisyon hükümetlerinin ardından AK Parti’nin tek başına iktidar olduğu uzun bir döneme girdi. Türkiye’de siyasi iktidarın değişimiyle Patriğin girişimleri de arttı. Patrik Bartholomeos, AK Parti döneminde birçok yetkili ile bir araya geldi.

Bu temasların sonucunda “Farklı dinlerin eğitiminin özgürce yapılabilmesi Türkiye’nin demokratik yapısının gereğidir” denildi, okulun açılmasının kolay olduğu yönünde açıklamalar yapıldı.

Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, okulun açılması için Atina’da bir cami açılması istediğini belirtti.

Okulun açılması uzun bir aradan sonra 2024’te tekrar gündeme geldi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 12 Mayıs’ta Yunan basınında yer alan bir açıklamasında, “okulun açılması için çalışmalar yaptıklarını” söyledi.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin 28 Mayıs’ta okulu ziyaret etti.

Tekin, ziyaretin ardından verdiği bir röportajda “kişisel olarak okulun açılmasını istediğini” söyledi.

Eylül 2024’te Patrik Bartholomeos, Yunan basınına verdiği demeçte, “Okulumuzun yeniden faaliyete geçmesi eşiğinde bulunduğumuza artık eminiz” dedi.

Patrik Bartholomeos, 26 Aralık 2024’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ziyaret etti.

Görüşmede Heybeliada Ruhban Okulu konusu da ele alındı.

Patrikhane’den yapılan açıklamada, “Bartholomeos’un okulun yeniden açılabilmesine yönelik çalışmalardan dolayı Erdoğan’a teşekkür ettiği, işlemlerin hızlandırılması hususunda da yardım ricasında bulunduğu” aktarıldı.

Bakan Tekin, 30 Aralık 2024’te yaptığı açıklamada “Okulun açılması yönünde bir karar verilirse hangi statüde açılacağına dair bir metin oluşturduk. Bundan sonrası artık siyasi bir mekanizma” dedi.

‘Ekümeniklik’ tartışması 

Heybeliada’daki Ruhban Okulu ilgili süren bir diğer önemli tartışma da Fener Rum Patrikhanesi’nin “ekümenik” olup olamayacağı konusu.

Kelime anlamıyla “evrensel” veya “tüm dünyayı kapsayan” demek olan ekümenik dini bağlamda ise özellikle Ortodoks Hristiyanlıkta, Fener Rum Patrikhanesi’nin dünya çapındaki Ortodoks kiliseleri üzerinde manevi liderlik iddiasını temsil ediyor.

Okulun açılmasına karşı çıkanlar, bu durumun Patrikhane’nin “ekümenik statüsünü güçlendirebileceği ve Türkiye’nin egemenlik haklarını zedeleyebileceği” iddiasında. Bu iddiayı savunanlar, okulun açılması tartışmalarında, Lozan Anlaşması bağlamında bir “eşit haklar” argümanıyla Batı Trakya Türklerinin eğitim ve dini haklarını gündeme getiriyor.

Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasıyla ilgili tartışmalarda ekümeniklik, Patrikhane’nin yalnızca Türkiye’deki Rum toplumuna değil küresel çapta tüm Ortodoks topluluklarına liderlik etme rolünü gündeme taşıyor.

Türkiye’deki hukuk sistemine göre ise Patrikhane, Lozan Anlaşması uyarınca yalnızca İstanbul’daki Rum Ortodoks toplumuna  hizmet eden yerel bir dini kurum; yani “ekümenik” sıfatı hukuken tanınmıyor.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack Ağustos 2025’te Patrik Bartholomeos’u ziyaretinde  “ekümenik” sıfatını kullanmış ve buna karşılık Dışişleri Bakanlığı’ndan bir tepki gelmemişti.

15-16 Haziran 2024 tarihlerinde İsviçre’de Ukrayna konulu bir barış konferansı düzenlenmiş, buraya Türkiye adına Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yanı sıra Bartholomeos’un “ekümenik” sıfatıyla katıldığı ortaya çıkmıştı.

Yıllardır kapalı olan okul yeniden nasıl açılabilir? 

54 yıldır kapalı olan Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden nasıl açılabileceği de bir diğer tartışma konusu.

Okulun yasa ile kapatılması nedeniyle, açılması için de yeni bir yasanın çıkartılmasının en uygun ve kolay yol olduğu düşünülüyor.

Cumhur İttifakı’nın TBMM’de yasa geçirmek için yeterli çoğunluğu bulunuyor. Bazı muhalefet partilerinden de böyle bir düzenlemeye olumlu oy verilebileceği tahmin ediliyor.

Okulun yeniden faaliyete geçmesi için gündeme gelen bir başka yöntem de okulun bir yükseköğretim kurumu yerine, yalnızca din eğitimi veren bir vakıf olarak tanınması ve buna göre düzenlenmesi. Ayrıca Ruhban Okulu’nun mevcut bir devlet üniversitesine bağlı bir bölüm ya da enstitü olarak açılabileceğini savunanlar da bulunuyor.

Pakrat Estukyan: Okulun neden kapatıldığına dair makul bir açıklama yapılmadı 

Erdoğan-Trump zirvesinde konuşulan ve bu vesileyle tekrar Türkiye’nin gündemine gelen Heybeliada Ruhban Okulu tartışması bağlamında İlke TV’ye konuk olan Agos Gazetesi Yazarı Pakrat Estukyan “Bu okulun neden kapatıldığının makul açıklaması hiçbir zaman ortaya çıkmadı.” diye konuştu.

Çimen Can’ın sunduğu Haber Zamanı programının konuğu olan Estukyan okulun yeniden açılmasında dair, “Doğrusunu söylemek gerekirse, 50 yıldır bu konuda bir hazırlık olduğunu söyleyebilirim.” dedi.

Estukyan “Yıllar önce bu okulu ziyaret ettiğimde bana, ‘Şu anda izin verilirse ertesi gün burada eğitime başlamaya hazırız’  demişlerdi. Gerçekten de sınıfları dolaşmıştım. Yıllardır kullanılmayan o sınıflarda toz zerresine bile rastlamak mümkün değildi. O yapı, o bina tam da o hazırlık zihniyetiyle kuruldu ve bugüne öyle geldi.” ifadelerini kullandı.

Heybeliada Ruhban Okulu’na benzer bir sorunu Ermeni toplumunun da yaşadığını aktaran Pakrat Estukyan, “Rumlar için bu böyleyken, aynı okulun muadili Ermeniler için de vardı. Osmanlı döneminde günümüze ulaşmayan Armaş Ruhban Okulu İzmit’teydi. Ermeniler için patrikler ve pek çok yüksek rütbeli din adamı yetiştirmişti. Burada “din adamı” ifadesi kullanılabilir, çünkü bu alanda kadın yoktu. Aynı şekilde Heybeliada Ruhban Okulu da birçok patrik yetiştirdi. Şu anki Ekümenik Patrik Bartholomeos da o okulun mezunlarından biridir.” diye konuştu.

Okulun yeniden açılmasının Lozan Anlaşması’na “aykırılık” bağlamında tartışılmasına da değinen Estukyan şunları söyledi:

“Bu tartışmalarda okulun açılmamasını savunanlar Lozan’a aykırı olduğunu, imtiyaz teşkil edeceğini öne sürüyor. Oysa ki Lozan’dan 70 yıl sonrasına, 1971 yılına kadar eğitim veren bir kurumdan söz ediyoruz. Lozan’a bağlamak tamamen dikkat dağıtıcı bir argümandır. Lozan defalarca ihlal edilmiştir. En somut örnek, İmroz Adası’nın Gökçeada’ya dönüştürülme sürecidir. Ada halkı yerinden yurdundan edildi. Yani Lozan’ın delinmesine sayısız örnek var. Lozan aykırılığı tezi, hiçbir temeli olmayan bir bahanedir.”

Heybeliada Ruhban Okulu’nun yediden açılması “sorununun” Ankara ile Patrikhane arasında çözülmesi gerektiğini belirten Pakrat Estukyan şu ifadeleri kullandı:

“Bu konuda daha önce girişimler de oldu. Ancak en üzücü nokta, meselenin çözümünün üçüncü ülkelerin arabuluculuğuna bırakılmasıdır. Bu, Türkiyeli Ortodokslar için son derece incitici. Türkiye’nin kendi içinde çözmesi gereken bir meseleyi Amerika’da, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump’ın görüşmelerinde masaya getirmek çok üzücü bir tablo olmuştur. Bu mesele Patrikhane ile Türkiye arasında çözülebilmeliydi.”