ABD Başkanı Donald Trump, Washington’da düzenlenen Ulusal Dua Kahvaltısı’nda yaptığı konuşmada, ülkede “Hristiyan karşıtı önyargıyı” ortadan kaldırmayı hedeflediğini söyledi. Bu kapsamda, Adalet Bakanı Pam Bondi liderliğinde bir görev gücü oluşturulacağını ve federal hükümet içinde Hristiyanlara yönelik ayrımcılık ve hedef göstermeye karşı derhal harekete geçileceğini açıkladı.
Trump, “Adalet Bakanlığı, IRS, FBI ve diğer federal kurumlar dahil olmak üzere tüm devlet yapılarında Hristiyanlara yönelik hedef göstermeler sona erecek” dedi. Ayrıca Bondi’nin, Hristiyanlara yönelik şiddet ve saldırılarla mücadele etmek için de çalışacağını ve “Hristiyan inancına sahip vatandaşların haklarını korumak için tüm imkanların seferber edileceğini” vurguladı.
Trump’ın bu açıklamaları, ABD’deki Hristiyan muhafazakârlar arasında destek bulurken, laiklik yanlısı gruplar tarafından eleştirildi. Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU) ve Din ve Devletin Ayrılması için Amerikalılar Birliği gibi kuruluşlar, bu girişimin din özgürlüğünü koruma amacından çok, belirli bir dini gruba ayrıcalık tanımayı hedeflediğini savundu.
‘Tanrı’yı hayatımıza geri getirelim’
Trump, dua kahvaltısında yaptığı konuşmada, geçen yıl düzenlenen iki suikast girişiminden sonra dine olan bakış açısının değiştiğini belirterek, “Tanrı’ya inanıyordum ama artık çok daha güçlü hissediyorum. O gün bir şey oldu” dedi. Katılımcılara, “Mutlu olamazsınız, huzurlu olamazsınız. Tanrı’yı hayatımıza geri getirelim” çağrısında bulundu.
Trump, konuşmasının ardından Kongre’de birlik çağrısı yaptı ancak birkaç saat sonra düzenlenen ikinci bir etkinlikte daha sert bir ton kullanarak Biden yönetimini eleştirdi. Trump, yönetiminin “inanç sahibi insanlara karşı bir baskı politikası yürüttüğünü” savundu ve anti-kürtaj aktivistlerinin yargılanmasını “dini özgürlüğe yönelik bir saldırı” olarak nitelendirdi.
‘Woke’u bitirdik’
Trump ayrıca, yönetiminin son iki hafta içinde “woke” kültürünü ortadan kaldırdığını söyledi. “Ne olup bittiğini gördünüz mü? Woke tamamen bitti” diyerek destekçilerine seslendi.
Öte yandan Trump’ın yeni görev gücü ve dini özgürlük komisyonu kurma kararı, bazı dini liderlerden de tepki aldı. Baptist din adamı ve İnançlar Arası İttifak’ın lideri Paul Brandeis Raushenbush, Trump’ın Hristiyanlara yönelik baskı iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek, “Trump yönetimi göçmenlerin kiliselerde barınmasını engelledi, inanç temelli yardım kuruluşlarını hedef aldı ve dini çeşitliliği baskı altına aldı” dedi.
Ancak muhafazakâr Hristiyan liderler, Trump’ın girişimini destekliyor. First Liberty Institute Başkanı Kelly Shackelford, “Tüm Amerikalılar, hükümetin müdahalesi olmadan inançlarını özgürce yaşayabilmelidir. Başkan Trump’ın, dini özgürlüğü güvence altına alma çabasını destekliyoruz” dedi.
Beyaz Saray’da inanç ofisi kuruluyor
Trump, konuşmasında ayrıca Beyaz Saray’da yeni bir inanç ofisi kuracaklarını duyurdu. Bu ofisin başına, Trump’ın uzun süredir dini danışmanlığını yapan ve 2016 seçimlerinde destekçileri arasında yer alan Pastör Paula White-Cain getirilecek. White-Cain, Trump’ı “tarihte inanç ve din için en büyük savunucu olan başkan” olarak tanımladı.
Ulusal Dua Kahvaltısı, 1953 yılından bu yana her ABD başkanının katıldığı bir gelenek olarak sürdürülüyor. Ancak 2023 yılında etkinlik ikiye bölünmüştü. Kongre üyeleri ve hükümet yetkililerinin katıldığı resmi etkinlik, dini bir organizasyon tarafından düzenlenen geniş katılımlı bir kahvaltıdan ayrılmıştı.
Trump, etkinlikte 2024 seçim kampanyasına yönelik mesajlar da verdi. Geçmişte kendisini eleştiren din adamlarını hedef alarak, “İnsanların inançlarını kullanarak yanlış şeyler yapmasını sevmem. Beni eleştirip sonra ‘Senin için dua ediyorum’ diyenleri de sevmem” ifadelerini kullandı.