ABD Başkanı Donald Trump’ın, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ı Beyaz Saray’da ağırlaması bekleniyor.
Paşinyan ve Aliyev’in Cuma günü Beyaz Saray’da Trump ile yapacağı zirvede, iki ülkenin uzun süredir üzerinde anlaşamadığı ulaşım yolu projesine dair ABD’nin önerdiği ABD Koridoru’nu imzalayacağı iddia ediliyor. İki ülkenin bir araya geleceği zirvede, Minsk Grubu’ndan çıkış metninin de imzalanması planlanıyor.
Paşinyan, 15 Nisan’da yaptığı açıklamada Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sorunlara barışçı çözüm bulunması amacıyla oluşturulan AGİT Minsk Grubu’nun feshedilmesini önermişti.
ABD basınında ‘barış anlaşması’ iddiaları
Washington Post gazetesinin haberine göre, Beyaz Saray yetkilileri, Trump’ın Aliyev ve Paşinyan ile görüşmesi kapsamında Azerbaycan ve Ermenistan arasında “olası bir barış anlaşmasının duyurulabileceğini” belirtti.
2. Karabağ Savaşı sonrasında Bakü’nün önerisiyle barış müzakerelerine başlayan Azerbaycan ve Ermenistan, Mart 2025’te barış anlaşması metninde uzlaşı sağlamıştı.
Azerbaycan yönetimi, anlaşmanın imzalanması için Azerbaycan’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik iddialar içeren Ermenistan anayasasının değiştirilmesi, aynı zamanda güncelliğini yitirmiş ve işlevsiz durumdaki Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubu’nun feshedilmesi şartını öne sürmüştü.
Kyiv Post gazetesinin Washington muhabiri Alex Raufoglu ise, Beyaz Saray zirvesi öncesi bir dizi üst düzey ABD yetkilisiyle görüşerek imzalanması öngörülen barış taslağının detaylarını aktardı.
Reuters: Zengezur Koridoru ABD’ye geçiyor
ABD’li yetkililerin Reuters’a verdiği bilgiye göre, liderlerin yarınki görüşmelerin ardından bazı belgeler imzalayacak. Ermenistan, bu kapsamda Trump Uluslararası Barış ve Refah Güzergahı (TRIPP) olarak adlandırılan transit koridorunun uzun vadeli münhasır geliştirme hakkını ABD’ye verecek.
Koridor, Ermenistan yasaları kapsamında işletilecek ve ABD koridor içinde kalan bölge üzerindeki haklarını altyapı ve yönetimden sorumlu bir konsorsiyuma devredecek.
Azerbaycan, Ermenistan ile yaptığı barış görüşmeleri kapsamında Nahçıvan bölgesini ana Azerbaycan topraklarına bağlayacak ulaşım koridorunun kendisine tahsis edilmesini istiyordu.
Yetkililerin verdiği bilgiye göre Beyaz Saray’da yapılacak görüşmenin ardından taraflar barış anlaşmasına varmak için, Azerbaycan’ın ulaşım koridoru taleplerini de karşılayacak çerçeve bir anlaşma imzalayacaklar.
Uluslararası Barış ve Refah için Trump Yolu-TRIPP
İki liderin görüşmesinin merkezinde, “Uluslararası Barış ve Refah için Trump Yolu” (İngilizce kısa adıyla TRIPP) adlı ulaşım projesi olduğu iddia ediliyor. Bir süredir Trump’ın gündemde tuttuğu yol projesiyle iki ülke arasındaki tartışmalı konu olan bağlantı sorununun çözümü hedefleniyor.
ABD’nin önerisi olan TRIPP, Azerbaycan ile Nahcıvan arasında yine Ermenistan üzerinden erişim sağlayacak. ABD’li yetkililer, bu yolun Ermenistan’ın “egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve yargı yetkisini” koruyacağını belirtiyor. TRIPP askeri ya da savunma amaçlı bir girişim değil. ABD bu yol için askeri güvenlik sağlamayacak. ABD’nin rolü tamamen ticari olacak ve “en üst düzey işletmecilerle” yapılacak anlaşmalar yoluyla güzergahın güvenli şekilde işletilmesini sağlamakla sınırlı olacak.
Zengezur Koridoru planına alternatif mi?
Türkiye ve Azerbaycan “Zengezur Koridoru” olarak adlandırdığı, Nahcivan ile Azerbaycan’ı birbirine bağlayacak ve Ermenistan kontrolünde olmayacak bir koridorda ısrarlı. Ermenistan ise kendi topraklarından geçecek ancak kendi kontrolünde olmayacak bu projeye karşı ve buna karşılık tüm bölgeyi kapsayacak “Barış Kavşağı” projesini gündemde tutuyor. ABD ise bir süredir üçüncü yol olarak kendilerinin garantörlüğünde ve uluslararası işletmecilerin yönetiminde olan, basının “Trump Koridoru” olarak adlandırdığı projeyi gündemde tutuyordu.
Witkoff’un ziyareti süreci başlattı
Raufoglu zirvenin daha önce başarısız kalan arabuluculuk girişimlerinden farklı bir boyuta sahip olduğunu belirtiyor. Üst düzey ABD yetkililerine göre süreç, Trump’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un Şubat sonunda Bakü’ye yaptığı ziyaretle başladı. Bunu takip eden süreçte ABD temsilcileri bölgeye beş kez daha giderek, hem Ermeni hem Azeri liderlerle görüşüp doğru zaman olduğuna ikna ettiler.
Ortak bildiri iddiası
Raufoglu, 8 Ağustos Cuma günü, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın, Trump’ın tanıklığında Beyaz Saray’da bir dizi önemli belgeyi imzalayacağını da iddia etti.
Ortak Bildiri: Barışa giden somut adımları ve diplomatik normalleşmeyi resmileştirecek. Yetkililer bunu “geri dönüşü mümkün olmayan” adım olarak tanımlıyor.
Barış Anlaşmasının Paraflanması: Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanları, aylardır müzakere edilen ikili barış anlaşmasının metnini paraflayacak.
Minsk Grubu’ndan Çıkış Mektubu: Her iki ülke de artık “yararsız” bulunan AGİT Minsk Grubu’ndan resmen ayrılacak.
TRIPP çalışma grupları, zirveyi takip eden hafta toplanacak ve Trump’ın belirlediği bir süre içinde çalışmalarını tamamlayacak. Anlaşmaların süresinin 50 yıl olması planlanıyor.
Çözülmemiş sorunlar
Raufoglu’un haberine göre zirve önemli bir adım olsa da, iki önemli sorun hala çözülmeyi bekliyor:
-Ermenistan’ın Azerbaycan’daki esirlerinin serbest bırakılması talebi
-Azerbaycan’ın, Ermenistan’ın anayasasında değişiklik yapılması talebi
ABD’li yetkililer bu talepleri “önemli detaylar” olduğunu kabul ediyor ancak önce tarafları barış yoluna sokmanın, bu konuların daha sağlıklı bir ortamda ele alınmasını sağlayacağı görüşündeler. Bir yetkili şöyle diyor: “Trump’tan öğrendiğimiz şey şu: Barış kapıyı çaldığında, o fırsatı değerlendirmek gerekir.”
Öte yandan Beyaz Saray, ABD’yi Kafkaslara ve bu yeni bölgesel düzenin merkezine yerleştirerek, kalıcı bir barış ve refahla birlikte kendi güç devşirmeyi ve her yerde söz sahibi olmayı hedefliyor.
Her ne kadar bazı spekülasyonlar olsa da, Raufoglu’na göre zirvede tam kapsamlı bir barış anlaşmasının imzalanması beklenmiyor.
Eğer Ortak Bildiri imzalanırsa, bu adım, ABD’nin iki ülke arasında normalleşmeyi sağlamak üzere şimdiye kadarki en görünür çabası olacak. Bu da, Rusya’nın bölgede azalan etkisinin ardından Güney Kafkasya’ya artan Batı ilgisinin bir göstergesi olarak yorumlanıyor.