• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Tülay Hatimoğulları: Sürecin daha çok hızlanmasını bekliyoruz

Tülay Hatimoğulları: Sürecin daha çok hızlanmasını bekliyoruz

Kongreye, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın yanı sıra Barış Anneleri Meclisi üyeleri, Mezopotamya Kültür Sanat Derneği yöneticileri, din alimleri ile çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.

Tülay Hatimoğulları: Sürecin daha çok hızlanmasını bekliyoruz
Tülay Hatimoğulları: Sürecin daha çok hızlanmasını bekliyoruz
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 22 Haziran 2025 17:03

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Tekirdağ İl Örgütü, 2’nci Olağan Kongresi’ni ‘Barış ve Demokratik Toplum için Örgütleniyoruz’ temasıyla Ünal Baysan Konferans Salonu’nda yaptı. Kongreye katılan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “PKK’nin kongresinin gerçekleşmesinden sonra biz bu sürecin daha çok hızlanmasını bekliyoruz” dedi.

Hatimoğulları “Barış için mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Bu ülkede barış olacak. Tüm zorluklara ve engellere rağmen barış, adalet ve eşitlik mutlaka kazanacak” diye konuştu.

Hatimoğulları konuşmasında “Sayın Öcalan’ın 27 Şubat’ta yapmış olduğu barış ve demokratik toplum çağrısının akabinde PKK kongresini gerçekleştirdi, bir fesih kararı aldı ve önümüzdeki süreç içerisinde Türkiye demokratikleştikçe, süreçte hukuki ve yasal zeminde yol alındıkça silahsızlanma sürecinin hızlanacağına dair açıklamaları oldu. Bugün Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun en temel gündemlerinden birisi bu. ‘Süreç tıkanmış mıdır? İlerlemiyor, bir tıkanıklık mı var?’ soruları geliyor bize. Biz bu sürece tıkandı demiyoruz ama bu süreç istenilen hızda gitmemektedir. Oldukça yavaş gidiyor. Bu konuda atılacak adımlar var diye ifade ettik. Bu süreçte toplum olarak ne yapmamız gerektiğini tartışıyoruz ama ikinci başlığımızda iktidarın ve devletin atması gereken adımlar” ifadelerine yer verdi.

Asgari ücrete ara zam gündemi 

Konuşmasında güncel gelişmelere ve ekonomik sorunlara da değinen Tülay Hatimoğulları, şunları belirtti:

“Tekirdağ farklı halk ve inançların bir arada yaşadığı özel kentlerimizden biri. Romanlardan Kürtlere, Türklere Alevilere, Hristiyanlara, Ermenilere bütün halkların bir arada yaşadığı önemli bir birlikteliğe imza atmış bir çok kentimiz gibi bir kent. Ama kendi içinde de Türkiye’nin bir ucunda yer alan bir kentimiz olarak çok önemli ve anlamlı. Tam da bizlerin sistem olarak tesis etmeye çalıştığımız ortak yaşamın ta kendisi. Bir arada yaşamak. Dilimiz, dinimiz, rengimiz ne olursa olsun, hangi inanca sahip olursak olalım. Yaşadığımız kentlerimizde, ülkemizde ortak coğrafyamızda beraber ve eşitlik, kardeşlik hukuku içerisinde yaşamak içindir bütün mücadelemiz. Yine Tekirdağ çok önemli bir işçi kenti. Bir işçi ve sanayi kenti olmasına rağmen halkın yaklaşık yüzde 70’i asgari ücretle geçiniyor. Asgari ücretin bugün hiçbir şeye yetmediğini çok iyi biliyoruz. Açlık ve yoksulluk sınırının adeta tırmanışta olduğu bir dönemde Türkiye’de, asgari ücrete ara zam yapılması konusunu bu iktidar pazarlık konusu haline getirmiş. Buradan Türkiye’nin önemli işçi kentinden iktidara sesleniyoruz; asgari ücretin ara zammı mutlaka ama mutlaka yapılmalıdır. Bir sene içerisinde kiralar yüzde 80 oranında arttı. Geçen sene 10 bin TL’ye oturuyorsanız şimdi 18 bin TL ödemek zorundasınız kiraya. Bu kadar ciddi bir artış var. Oysa bu artışı karşılayacak hayat pahalılığına cevap olacak bir ücrete sahip değil işçi ve emekçi kardeşlerimiz. Türkiye’de 50 milyona yakın insan açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşamak durumundadır. Bunu kabul etmek mümkün değildir.

Temiz su hakkı 

“Tekirdağ, su hakkı, kent hakkı, insan hakkı ve emeğin hakkı için mücadele eden ve mücadelesini daha da büyütmesi gereken bir kent. Süleyman Paşa’nın parlak ışıkları, Ergene’nin çamurunu gizleyemez. Tekirdağ’ın her mahallesi her sokağı eşit bir şekilde temiz sudan faydalanmak, temiz sokaklarda yaşamak hakkına sahiptir. Ama ne yazık ki Tekirdağ’da olduğu gibi sanayinin geliştiği bölgelerde her şey zehirleniyor. Kapitalist sistem sadece emeğimizi ve alınterimizi sömürmüyor. Kapitalist ve sermaye merkezli sistem, sadece bizi açlığa mahkum etmiyor. Ayrıca kirli bir suya, havaya sahip olmamıza sebep oluyor. Soluduğumuz havalardan her gün hastalanmamıza sebep olduklarını görüyoruz.”

Sürece dair tartışmalar

“Salonda da salona gelmeden önce de dışarıda görüştüğümüz çok sayıda arkadaşımızın merak ettiği sorular var; ‘Süreç ne durumda? Kürt sorununun barışçıl çözümü için bir yol alındı mı, alınıyor mu?’ Sayın Öcalan’ın 27 Şubat’ta yapmış olduğu Barış ve Demokratik Toplum Çağrı’sının akabinde biliyorsunuz PKK Kongresi’ni gerçekleştirdi. Bir fesih kararı aldı. Önümüzdeki süreçte Türkiye demokratikleştikçe, süreç de hukuki ve yasal zeminde yol alındıkça silahsızlanma sürecinin de hızlanacağına dair açıklamaları oldu. Bugün Türkiye ve Ortadoğu’nun en temel gündemlerinden birisi bu. Dilim döndükçe de bu sorulara yanıt vermeye çalışacağım. ‘Bu çağrı Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü için ama bu çağrı Türkiye’nin tamamının demokratikleşmesi için. Eşit yurttaşlık hakkı için.’ Sayın Öcalan Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı gerçekleştirdiği zaman bunları ifade etti.”

Barış ve eşit yaşam vurgusu

Hatimoğulları, farklı kimliklerin ve inançların bir arada yaşayabildiği bir toplumun mümkün olduğunu vurgulayarak, ortak yaşam ve eşit yurttaşlık anlayışını savunduklarını belirtti.

Barış sürecinin halkla birlikte örgütlü mücadeleyle yürütüleceğini söyleyen Hatimoğulları, “DEM Parti olarak Türkiye’deki tüm toplumsal kesimlerle görüşüyoruz. Ancak bu süreç masa başında değil, sahada halkla birlikte yürütülecek bir süreçtir” diye konuştu.

Cezaevlerindeki siyasi tutuklular gündemi 

Hatimoğulları, Kürt sorununun demokratik çözümü için atılması gereken somut adımlara da değindi. “Cezaevlerinde binlerce siyasi mahpus var. AİHM kararları uygulanmalı. Bu kararlar sadece Demirtaş ve Yüksekdağ’ı değil, Gezi tutuklularını ve Kobanê davası yargılananlarını da kapsıyor. Bu kararların uygulanmaması açıkça suçtur” dedi. Hatimoğulları cezaevlerindeki tutuklulara selam göndererek, “Barışın ve demokrasinin inşası için bu kararlar derhal hayata geçirilmeli” çağrısı yaptı.

Demokratik toplum için kadın özgürlüğü 

Kadın hareketinin barış sürecindeki rolüne de dikkat çeken Hatimoğulları, Öcalan’ın kadın örgütlenmesinin önemine vurgu yaptığını belirtti. “Ortadoğu’da kadına yönelik şiddet ve katliamlar, demokratik ve eşitlikçi bir İslam anlayışının ne kadar gerekli olduğunu gösteriyor. Rojava’da yükselen ‘Jin, Jiyan, Azadî’ felsefesi bütün bölgeye yayılmalı” dedi.

İran ile İsrail arasındaki çatışmalar 

İran ve İsrail arasında yaşanan çatışmalara da değinen Hatimoğulları, “Ortadoğu yeniden şekillendirilmeye çalışılıyor. Nükleer bir felaketin eşiğindeyiz. Bu savaş derhal durdurulmalı, Birleşmiş Milletler acil adım atmalıdır. Yeni bir Çernobil’in bedelini insanlık kaldıramaz” dedi.