DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Diyarbakır’da düzenlenen “Barış ve Demokratik Toplum Sürecinde Nöro-Çeşitliler ve Eşit Yurttaşlık” çalıştayında konuştu.
Tülay Hatimoğulları konuşmasında, “Bu süreç hiç kimsenin, hiçbir siyasi partinin dar manada çıkarlarına ya da iktidarlarını korumalarına ya da iktidar olmalarına araç haline dönüştürülecek bir süreç değildir” diye belirtti.
Tülay Hatimoğulları, CHP’nin İmralı’ya üye göndermeme kararıyla ilgili de “Cumhuriyet’in kurucu partisinin adaya gitmekten imtina etmesi ve bu sürece yaklaşımı bizler tarafından üzüntüyle karşılanmıştır” dedi.
“Elimize geçmiş bu tarihi fırsatı onurlu bir barış ve demokratik bir çözümle taçlandırmak zorundayız. Hiç kimsenin bundan kaçma lüksü ve hakkı yoktur” diyen DEM Parti Eş Genel Başkanı dün Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun İmralı’ya gidiş için yaptığı oylamaya dikkat çekti.
Toplantıda Abdullah Öcalan ile görüşme yönünde çıkan karara değinen Hatimoğulları şunları söyledi:
“Türkiye tarihinde çok önemli bir gelişmeye birlikte tanıklık ettik. Dün TBMM’de Kürt sorununun çözümü, barış süreci ile ilgili oluşmuş olan komisyonun tarihi bir karara imza attığına tanıklık ettik. İmralı ziyaretini gerçekleştirme kararı. Bu karar gerçekten tarihi. Ama üzülerek ifade etmeliyim ki bizler komisyona üye bütün milletvekili ve siyasi partilerle birlikte bir konsensüsle, bir oy birliği ile bu karara varmak isterdik. Ama öyle olmadı. Oy çokluğuyla bu karar çıktı ve belirlenen komisyon önümüzdeki günlerde adaya giderek Sayın Abdullah Öcalan ile görüşme gerçekleştirecek. Sayın Öcalan’ın yapmış olduğu ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ ile ilgili görüşmeler yapacak. Bu ülkenin 100 yıllık sorunu olan Kürt sorununun çözümüne dair Sayın Öcalan’ı dinleyecek. Bizler bu kararın elbette bütün Türkiye halklarına da barışı tesis edilmesine ve bunun bütün 86 milyon yurttaşımıza armağan edebileceğimiz bir sonuca vesile olmasını diliyoruz.”
Tülay Hatimoğulları konuşmasında, CHP’nin Meclis Komisyonu’nun İmralı’ya gidecek heyetine üye vermemesi hakkında da şu ifadelere yer verdi:
“Ama üzüntümüz o ki; bu ülkenin kurucu partisinin, yani Cumhuriyet’in kurucu partisinin adaya gitmekten imtina etmesi ve bu sürece yaklaşımı bizler tarafından üzüntüyle karşılanmıştır. Yine üzülerek ifade ediyoruz ki 100 yıllık inkarcı ve imha siyasetinin yarattığı kodlar yeniden ve yeniden diriliyor. Oysa bizim bu dönemde yaratmak istediğimiz şey bu kodları ortadan kaldırmak, cesareti güçlendirmek. Cesaretin bulaşıcılığını en yüksek seviyeye taşımaktı. Bu dönemde yine en büyük amacımız ezberlerin bozulmasıydı. Bu ezberlerin bozulmasıyla birlikte somut adımların atılmasıydı. Bizler hangi partiye mensup olursa olsun hangi ideolojiden besleniyor olursak olalım Kürt sorununun çözümü barış ve demokratik toplum inşasını en ön plana koymak gibi tarihi bir görev ve sorumlulukla karşı karşıyayız. Hep söyledik, söylemeye devam edeceğiz. Bu süreç hiç kimsenin, hiçbir siyasi partinin dar manada çıkarlarına ya da iktidarlarını korumalarına ya da iktidar olmalarına araç haline dönüştürülecek bir süreç değildir.”




