• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Tuncel: Barışı kimin getirdiği önemli bir mesele, halkın süreci omuzlaması gerekiyor

Tuncel: Barışı kimin getirdiği önemli bir mesele, halkın süreci omuzlaması gerekiyor

Sarıgazi Halk Festivali’nde düzenlenen panelde konuşan siyasetçi Sebahat Tuncel, “Barışı devletin insafına bırakamayız” dedi.

Tuncel: Barışı kimin getirdiği önemli bir mesele, halkın süreci omuzlaması gerekiyor
Tuncel: Barışı kimin getirdiği önemli bir mesele, halkın süreci omuzlaması gerekiyor
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 27 Ekim 2024 20:29
  • Güncellenme: 28 Ekim 2024 00:51

Sarıgazi Halk Festivali’nin ikinci gününde İstanbul’un Sancaktepe ilçesinde bulunan Genco Erkal Kültür Merkezi’nde, “Savaşların ve krizlerin şekillendirdiği günümüz dinamiklerinde, Dünya ve Türkiye nereye gidiyor?” başlıklı panel düzenlendi.

Panelde, konuşmacı olarak gazeteci-yazar Ayşe Düzkan, gazeteci-yazar Ercüment Akdeniz, gazeteci-yazar Faik Bulut ve Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel yer aldı.

Ayşe Düzkan, “Ulusal mücadeleler” başlığıyla sunumunu yaptı.

Ulusal mücadelelerin sömürgecilik ve emperyalizm karşıtı olduğunu vurgulayan Düzkan, İsrail’in Filistin’de “yerleşimci, sömürgeci” bir politika geliştirdiğini söyledi.

Düzkan, şunları söyledi:

“Yerleşimci güçler sürekli Avrupa’dan gelmektedir. 1948’te İsrail Devleti’nin kurulmasıyla birlikte ‘Büyük Felaket’ denilen toprağın el değiştirmesiyle başlayan süreç sürmekte. İsrail de hala Filistinlilerin evi toprağını işgal ediyor. Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar Hareketi (BDS) İsrail’i boykot etmek, oradaki yatırımların geri çekilmesi için kurulmuş bir harekettir. Siyasal hareketlerin gündemi ana akım medyadan farklı belirlenir. Filistin’de ne direniş ne zorbalık ne de zulüm 7 Ekim’de Aksa Tufanı operasyonu ile başlamadı. Sürekli olarak yerleşimci şiddeti ve buna karşı direniş vardı.”

‘Bu yangın bizi de götürür’

“Savaş, barış ve göç” başlığıyla sunum gerçekleştiren Ercüment Akdeniz, 1924 yıldan 2024 yılına kadar dünyanın “klasik faşizmden neo faşizme” geçtiğini belirtti.

Akdeniz, “O dönem ırkçılık vardı bugün de göçmen karşıtlığı bir ırkçılık var” dedi.

Kayseri’deki göçmenlere karşı gerçekleştirilen ırkçı saldırıları hatırlatan Akdeniz, şu değerlendirmede bulundu:

“Buna ben yeni ırkçılık diyorum. Dilovası’nda maalesef Kürt ve Alevi gençleri de çektiler. Ama oradaki bozkurt işaretlerini görünce çekildiler. Kayseri olayı, Sivas olaylarının yıldönümünde oldu. Eğer o yangına ses çıkarmazsak bu yangın bizi de götürür. Filistin’deki Birleşmiş Milletler’e (BM) ait bütün mülteci kamplarını vurdular. ‘Yeni dünya düzeninde mültecileri de haksız hukuksuz bırakırız’ diyorlar. Ukrayna’da yerinden edilenlerin sayısı 10 milyon. Yarın Tayvan-Çin, İran-İsrail savaşı olursa nasıl bir mülteci dalgası olur hiç düşünemiyorum.” 

‘Orta Doğu’da büyük bir değişim var’

“Orta Doğu’da dengeler ve denklemler” başlığında konuşmasını gerçekleştiren Faik Bulut, Orta Doğu’da dengeler konusunda hem toplumsal bir değişim hem de devletlerarası bir değişim olduğunu ifade etti.

Bulut, “Denge değişikliği İsrail’e yapılan Aksa Tufanı operasyonu olarak gözükebilir. Filistin’de bir ölüm kalım savaşı veriliyor. Ve bu baskından sonra Amerika Birleşik Devletleri (ABD) anladı ki İsrail eskisi gibi güçlü bir devlet değil. Şu anda Filistin’e karşı yürütülen savaş İngiltere, ABD, İsrail tarafından Orta Doğu’da yürütülen ortak bir savaştır” diye konuştu.

‘Yeni Osmanlıcığın zemini hazırlanıyor’

Orta Doğu’daki tüm güçlerin ve gelişmelerin birbirini etkilediğini dile getiren Bulut, şöyle devam etti:

“İsrail’i eleştiren Türkiye, Rojava’yı bombaladı. Türkiye İsrail’i tehdit olarak algıladı. Türkiye’de yüzde 89 İsrail’in Türkiye topraklarına gireceğine inanıyor. Yeni Osmanlıcılığın zeminleri hazırlanıyor. Kürt İsrail tarihine bakarsak Kürtler, İsrail’e hiçbir şekilde yardımı ne tespit edilmiştir, ne vardır. Tersine İsrail uydu yayınları ile Türkiye’ye istihbarat veriyordu. Kenya’da Öcalan; İstihbarat ve Özel Harekat Enstitüsü (MOSSAD) ve Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) işbirliği ile yakalandı.”

Sebahat Tuncel, “Orta Doğu ve Türkiye’de demokratik barış” başlığıyla sunumunu yaptı. Kürt ve Filistin sorununun Orta Doğu’daki iki çözümsüz sorun olduğunu belirten Tuncel, “7 Ekim’den bugüne 50 bin insan yaşamını yitirdi. Halkların itirazına rağmen savaş, soykırım devam ediyor. Kürt tarihine baktığınızda tarihi, dili, kültürü, yasaktır. Sorunun kaynağı da budur” diye konuştu. Kürt sorununun devam ettiğini belirten Tuncel, “Kürtlerin coğrafyası dörde parçalanmışsa bunda İngiltere, ABD ve İsrail’in payı vardır. Tarihi doğru okuyup, şimdiyi doğru okuyarak geleceği örebiliriz” ifadelerini kullandı.

Kürt sorununun sebeplerini görmeden Kürt sorununun çözülemeyeceğini vurgulayan Tuncel, “Hep PKK ortadan kaldırılmak istendi. Siz nedenlerini ortadan kaldırmazsanız sonucu da ortadan kaldıramazsınız. Orta Doğu’da kapitalist modernite krizi var. Kapitalizm artık kendisini sürdüremiyor, kendisini savaş ve çatışmalarla yeniden var ediyor. Orta Doğu’nun emperyalist güçler ve Avrupa Birliği (AB) tarafından yeniden şekillendirildiği ortada. Orta Doğu’da vekalet savaşları yürütülüyor. Bir 3’üncü Dünya Savaşı var bu savaş 1998’de Sayın Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması ile başladı” diye konuştu.

Tuncel, sözlerine şöyle devam etti:

“İktidar bu rejimin Anayasasını yapmak istiyor ve bu Anayasayı Kürtsüz, Alevisiz, kadınsız yapmak istiyor. Kürtler bu coğrafyanın en kadim halklarından birisidir. Kürtler artık kendi kültürünü, dilini özgürce yaşamak istiyor, statü istiyor. 1993’ten bu yana Sayın Öcalan ile devlet arasında görüşmeler var. Biz Kürt sorununun diyalog ve müzakereyle çözüleceğini söylüyoruz ve bunu söylediğimiz için de bedel ödedik. Biz söylediklerimizin arkasındayız. Kürt cephesinde değişen bir şey yok. Barışı devletin insafına bırakamayız. Biz halklar, kadınlar, gençler, sosyalistler, feministler yan yana gelirsek dediğimiz gibi olur. Barışı kimin getirdiği önemli bir meseledir. Halkın süreci omuzlaması gerekiyor. Bu sürece güvenmek için kendimize güvenmeliyiz.”

Konuşmalardan sonra panel soru-cevap kısmıyla son buldu. (MA)