Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu, İstanbul’da “Yerel Demokrasi Konferansı” düzenledi. Cem Karaca Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen konferansa, partinin Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın yanı sıra çok sayıda siyasi parti, kurum, kuruluş temsilcisi, belediye başkanı, aydın, akademisyen ve yurttaş katıldı.
Salon, “Özgür kent, özgür Cumhuriyet”, “Jin, jiyan, azadî”, “Ekolojik toplum, özgür doğa”, “Yerel demokrasi ile demokratik toplum inşası” ve “Kayyım rejimi değil, halk iradesi” yazılı pankartlarla donatıldı. Açılış konuşmasının ardından sunumlar yapıldı, daha sonra Tuncer Bakırhan kürsüye çıktı.
‘Merkeziyetçilik karşısında direnmeliyiz’
Bakırhan konuşmasında, yerel yönetimlerin maruz kaldığı baskıya dikkat çekerek, “Türkiye’de hiçbir dönemde olmadığı kadar yerel yönetimler tehdit altında. Cumhuriyet kurulurken de yerel yönetimler basınç altındaydı ama 2016’dan sonra yeni bir süreç başladı. Merkezileşme baskısı, yerel iradeyi gasp eden bir mekanizmaya dönüştü. Demokrasimiz hasta, yerel demokrasi daha hasta. Bu hastalığın ilacı belli: yerel demokrasiyi güçlendirmek” dedi.
Bakırhan, kayyım uygulamalarının demokrasiye büyük zarar verdiğini belirterek, “Bir kent yüzde 60-70 oranında yerel temsilcisini seçiyor, birisinin hoşuna gitmiyor ve o irade gasp ediliyor. Bu 86 milyonun meselesidir. Siirt’te sessiz kalındığı için İstanbul’un gündemi budur. Kayyım neredeyse buna karşı birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Şişli ile Hakkari’yi eşitlemediğimiz sürece bu uygulamalar devam eder” ifadelerini kullandı.
‘Yerelden demokrasi inşa edilmeli’
Ekrem İmamoğlu ve diğer tutuklu belediye başkanlarının tutuksuz yargılanmaları gerektiğini belirten Bakırhan, “Yerel demokrasi sadece yerel yönetim değil, ülkedeki demokrasinin temelidir. Kayyımla demokrasi yan yana durmaz, barış hiç durmaz. Bugün barış tartışılıyorsa, demokrasisizlik sorunu var demektir” dedi.
Yerel demokrasinin güçlendirilmesinin genel demokratikleşmenin anahtarı olduğunu vurgulayan Bakırhan, “Artık sorunların merkezden çözümü yaklaşımı bir kenara bırakılmalı. Yerelden demokrasimizi inşa etmeliyiz” çağrısında bulundu.
‘Türkiye’de ekonomik buhran yaşanıyor’
Bakırhan, kentlerde artan eşitsizliklere dikkat çekerek, “Kent barışı sadece yargısal ya da siyasal değil, sınıfsal boyutlarıyla da gündemimizde olmalı. Türkiye ciddi bir ekonomik buhran yaşıyor. Nedeni gelir ve servet dağılımındaki adaletsizliktir. Yerel yönetimler yurttaşlara eşit haklar tanımalı, yoksulluğu azaltacak üretim temelli politikalar geliştirmelidir” diye konuştu.
‘Geri çekilme kararı tarihi bir dönüşümdür’
Bakırhan, devam eden barış sürecine de değinerek, “En son geri çekilmeyle Türkiye’de tarihi bir dönüşüm yaşandı. Silahı sopa olarak kullanan o yapı geri adım attı. Bu süreci dillendirmek ve sahip çıkmak gerekiyor. Ahmet Türk’e artık ‘örgüt üyesi’ diyemeyecekler. Bu süreç barışın yanında yerel demokrasinin kazanılmasını içeriyor. Bu sürecin menzili demokrasi, pusulası adalettir” ifadelerini kullandı.
‘Somut adımlar atılmalı’
Sürecin kalıcılığı için yasal düzenlemelerin önemine dikkat çeken Bakırhan, “Bir an önce geçiş yasaları çıkmalı. Hak ve özgürlükler genişletilmeli. Twit atan hapse girmemeli, yerel yönetimler güçlendirilmeli. Mahalli idareler yasası kökten değişmeli. Seçimle gelen seçimle gitmeli. Bu halk iradesini gasp edenleri tarih zaten tozlu raflara kaldırmıştır. Barış bir hediye değil, inşa sürecidir. En büyük sorumluluk yerel yönetimlerimize düşüyor” dedi.
Konferans, farklı oturumlarda yapılan konuşmalarla devam etti.




