Tünelin ucunda sadece karanlık var!
Süleyman Karan 4 Ağustos 2025

Tünelin ucunda sadece karanlık var!

Enflasyona karşı mücadelede hedeflerin gerisinde kalındığı bir gerçek; her ne kadar cumhurbaşkanı ve bakanlar pembe bir tablo çizmeye çalışıyor olsa da! Zaten onların bu açıklamalarına pek inanan da yok! Ancak, bir başka gerçek daha var ki, enflasyon kadar Türkiye ekonomisini tehdit eder aşamaya geldi. Reel sektörün içinde bulunduğu sıkıntılı durum giderek daha da ciddi bir hâl alıyor. Bu sıkıntıyı gerek iş dünyası dernekleri gerekse odaların açıklamalarından anlamak mümkün. Ve tabiî ki pek çok göstergeden de…

Sanayici feryat ederken  bakan ‘Sıkıntı yok’ derse

Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarını da bünyesinde bulunduran İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan sosyal medya hesabı X’ten yaptığı paylaşımda, “Sanayimiz için alarm zilleri çok güçlü bir biçimde çalıyor. Biraz önce açıkladığımız İSO Türkiye İmalat PMI ve Sektörel PMI temmuz ayı verileri, bunun en somut, en güvenilir, en açıklayıcı göstergesidir. İSO Türkiye İmalat PMI verileri, uzun bir süredir eşik değer olan 50’nin altındaki seyriyle; sanayi ve üretim hayatımızdaki tahammül edilemez koşullara işaret ediyordu” saptamasını yaptı. Uyarısı çok yerinde…

Oysaki, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e göre durum o kadar kötü değil. Temmuz ayının sonunda verdiği demeçte, Şimşek, “…Reel sektörün bilançosundaki bozulma dönem dönem ifade edildiği boyutlarda değil. Konkordato ilan eden firma sayısı 3 bin 100’ün altında. En son rakam, ocak-haziran dönemi için 3 bin 72 civarındaydı. Bu firmaların toplam özel sektör cirosundaki payı yüzde 0.69, toplam ihracattaki payı yüzde 0.59, istihdamdaki payı yüzde 0.78, toplam nakdî kredilerdeki payı ise yüzde 0.88. Bütün göstergelere baktığınız zaman konkordato ilan eden bütün firmaların reel sektör içerisindeki payı yüzde 1’in altında” demişti. Sanki mesele sadece konkordato başvurusu yapan şirketlerin sayısıymış gibi!.. Bakan ne bilançolardaki bozulmalardan, ne cirolardaki düşüşlerden, ne faiz ve vergi öncesi kârlarındaki (FAVÖK) alarm sinyallerinden ne de net kârlardaki aşağı yönlü hareketten söz etmiş! Bu veriler genel bir kötü gidişin sinyalini geçen yıldan beri veriyor olmasına rağmen…

Şirketler ticari kredilere erişmekte ciddi sorun yaşıyor

Döneyim yine iş dünyasına, uzun yıllar AK Parti hükûmetlerine açık destek veren Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da gidişattan huzursuz. Sonuçta on binlerce orta ve küçük ölçekli işletmeyi temsil eden bir kurumun başında ve artık mecburen sorunları ortaya koymak zorunda kalıyor. TCMB’nin 300 baz puanlık politika indiriminin tek başına reel sektördeki sorunları çözemeyeceğini söyleyip, pek çok şirketin ticari kredi alamamasının, en büyük sıkıntılardan biri olduğunu işaret ediyor. Aynı şekilde ticarî kredi kartlarındaki sınırlamadan da şikayetçi. Temsil ettiği iş çevrelerinin durumu düşünülünce haklı, ancak ticarî kredilerdeki sınırlama keyfiyetten değil, sıkılaştırma politikalarının bir zorunluluğu olarak var. Yani şu anda TCMB mecburiyetten politika faizinde indirim döngüsüne girmişken, elindeki tek silah makroihtiyati tedbirler… Kaldı ki, bu tedbirler kaldırılsa bile özel bankaların, pek çok reel sektör şirketinin kredi başvurusunu değerlendirirken, bir değil birkaç kere düşünmesi gerek. Zira reel sektördeki sıkışma doğal olarak şirketlerin kredibilitesini de olumsuz yönde etkiliyor. İşte vaziyet bu…

En önemli öncü göstergelerden…

İSO Başkanı ‘alarm zilleri’ derken, önemli bir veriye dayanıyor; PMI verilerine… ‘Satınalma yöneticileri endeksleri’ (purchasing managers’ indices-PMI), ekonomik faaliyet koşullarının ölçümü konusunda gerek küresel piyasalar gerekse ekonomi basını tarafından yakından takip edilen göstergeler arasında yer alıyor. Ekonomik faaliyet koşullarına ilişkin olarak ilgili ay içerisinde açıklanan ilk verilerden biri olması, resmi verilerden önce yayınlanması ve gerçekleşen verilerle gösterdiği korelasyon, PMI’lara önemli bir öncü gösterge niteliği kazandırıyor.

Bu endekslerin hesaplanması için düzenlenen ankette, anket katılımcısı firmalara üretim, yeni siparişler, stok düzeyleri, istihdam, tedarikçi performansı ve fiyat trendleri gibi parametrelerin hangi yönde geliştiği soruluyor. PMI’ların 50’den büyük olması önceki aya kıyasla bir iyileşmeye ya da artışa işaret ederken, 50’den küçük rakamlar önceki aya göre kötüleşme ya da düşüş olarak değerlendiriliyor.

PMI’ın yüzde 49.5 olması kısa vadede durgunluğun süreceğini gösteriyor

Ve işte bu veri ışığında, durum hiç ama hiç parlak değil. Bu kötü vaziyetin en azından kısa vadede daha da kötüye gitme ihtimali ise oldukça yüksek. İSO tarafından açıklanan ‘Türkiye PMI İmalat Sanayi Raporu’ da bu durumu teyit ediyor. Türkiye İmalat Sanayi Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI), Temmuz 2025’te bir önceki aya göre gerileyerek 45.9 seviyesinde gerçekleşti. Endeks, imalat sektöründe Ekim 2024’ten bu yana en belirgin yavaşlamanın yaşandığını ortaya koyuyor. Faaliyet koşullarındaki kesintisiz bozulma eğilimi ise 16’ncı ayında!.. Temmuz anketinde müşteri talebindeki durgunluk, en dikkat çekici bulgu. Bu zayıflık, yeni siparişlerin üst üste 25’inci ayda da yavaşlamasına yol açmış durumda. Dış talepteki zayıflama, ihracat siparişlerinin daralmaya devam etmesine neden oluyor.
Yeni siparişlerdeki bu düşüş, üreticilerin üretim hacmini azaltmasına sebep olurken, temmuz ayında üretimdeki daralma son 10 ayın en yüksek seviyesine ulaştı. Sipariş akışının yetersizliği stokların da azaltılmasına yol açtı; girdi ve nihai ürün stoklarında belirgin gerilemeler gözleniyor.

On sektörün onunda da aynı sorun yaşanıyor

Düşük girdi talebi, tedarik zincirlerindeki baskıyı hafifleterek teslimat sürelerinin kısalmasını getiriyor. Talepteki azalmanın girdi fiyatlarını düşürmesi beklenir değil mi? Hayır öyle değil; girdi maliyetleri, Türk Lirasının değer kaybının etkisiyle temmuz ayında da yükselmeye devam etmiş. Her ne kadar artışlar 2025’in en düşük hızında gerçekleşse de… Satış fiyatlarındaki artış ise bir önceki aya kıyasla biraz hızlanmış, ancak talepteki zayıflık nedeniyle bazı firmaların fiyat indirimi yapması artışın ılımlı kalmasını getirmiş.
İSO Türkiye Sektörel PMI Raporu, on sektörün tamamında yeni siparişlerin gerilediğini ortaya koyuyor. Yalnızca elektrikli ve elektronik ürünler sektöründe üretim artış söz konusu. En keskin daralma ise gıda ürünlerinde yaşanmış.

Talepteki durgunluk nedeniyle yeni siparişler ve üretimde zayıflama devam ediyor. İstihdam ve satın alma hacmi düşüş gösteriyor.
Firmalar stok seviyelerini azaltmaya çalışıyor. Eğer yılın ikinci yarısında talepte toparlanma beklentisi gerçekleşmezse, Türkiye imalat sanayi çok daha fazla zorlanacak gibi görünüyor.

Üretimdeki düşüş son on ayın en yüksek oranında

Temmuz anketinin öne çıkan gelişmelerinden biri, müşteri talebindeki durgunluk… Bu durum, yeni siparişlerin üst üste 25 aydır yavaşlamasına yol açarken, temmuzda yaşanan düşüş mart ayından bu yana en yükseği… Dış talep koşullarının zayıf seyrine bağlı olarak yeni ihracat siparişleri de daralmaya devam ediyor. Yeni siparişlerdeki ivme kaybı, imalatçıların üretim hacmini azaltmalarına yol açıyor. Üretimdeki düşüş temmuzda hızlanarak son on ayın en yüksek oranına ulaştı. İstihdam ve satın alma faaliyetleri zayıfladığından, imalatçılar yeni sipariş akışındaki durgunluk nedeniyle stoklarını azaltmaya çalışıyor. Girdi stoklarında Ekim 2024’ten bu yana en sert düşüş kaydedilirken, haziranda hafif artan nihai ürün stokları da temmuzda belirgin şekilde gerilemiş durumda. Endeks oluşurulurken, imalat sanayinde faaliyet gösteren şirketlerin yetkililerine sorulan sorulardan biri; “Üretiminiz bir ay öncesine göre nasıl değişti?”. Bu soruya verilen yanıtlar dikkate alındığında, zorlu piyasa koşulları ve yeni sipariş alımlarındaki durgunluğa bağlı olarak, Türkiye imalat sanayi şirketlerinin temmuz ayında da üretimlerini azaltmaya devam ettiği saptanmış. Bu da daralma eğiliminin 16’ncı aya ulaştığını ortaya koyuyor. Üretimdeki daralma üst üste üçüncü ay hızlanarak Eylül 2024’ten bu yana en belirgin düzeye gelmiş. Bu eğilimin sonuçlarının istihdama yansıması kaçınılmaz. “Firmanızda çalışan sayısı bir ay öncesine göre nasıl değişti?” sorusunun yanıtları da bunu işaret ediyor. Temmuz ayı verileri, Türkiye imalat sanayinin istihdamında Aralık 2024’te başlayan daralma eğiliminin devam ettiği yönünde sinyal veriyor. Temmuzdaki istihdam kaybı haziran ayına göre ılımlı olmakla birlikte yine yüksek oranda gerçekleşmiş.

Destek paketleri ilaç olamıyor

İşte sanayinin bel kemiği imalat sanayindeki durum bu… Reel sekördeki kan kaybı ekonomide kalıcı hasarlara sebep olacak boyutlara gelmiş durumda. Enflasyonla mücadelede hedeflerin uzağındayız, buna karşın durgunluk alarm veriyor. Bir de siyasî iktidarın sorumlu olduğu siyasî krizler var ki, ekonomik kırılganlığı daha da kırılgan hale getiriyor. 19 Mart’a kadar idare etmeye çalışan reel sektörün artık feryat ediyor olması hiç boşuna değil. O sebepledir ki, 30 milyar TL’lik Kredi Geliştirme Fonu (KGF) desteği sorunlara ilaç olmadı, şimdi de politika faizi indirimi reel sektörün toparlanmasına fayda etmiyor.

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.