MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın hasta tutuklularla ilgili yaptığı paylaşım bir kez daha hasta tutukluların yaşadıkları sorunları ve tahliye edilmeleri gerekliliğini gündeme getirdi. Feti Yıldız Anayasa’nın 17. maddesine dikkat çekerek “Hapis cezasının infazı, mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa, iyileşinceye kadar infazın geri bırakılması tartışma konusu olmamalıdır” dedi. Meclis AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler de bugün yaptığı açıklamada, ceza infaz sisteminde yer alan düzenlemelere atıfta bulunarak, “Cezaevlerinde sağlık durumları ağırlaşan ve kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda olan mahkumlar için Cumhurbaşkanımızın yetkisi dahilinde adımlar atılıyor. Bu mekanizma hali hazırda işliyor” ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanlığı’na bağlı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün 2 0cak 2025 tarihli verilerine göre, Türkiye’de 273’ü kapalı olmak üzere toplam 405 cezaevi bulunuyor. Söz konusu cezaevlerinin kapasitesi ise 301 bin 397 kişilik. Ancak cezaevlerinde şu an 384 bin 216 kişi kalıyor. Bunların 5 bin 864’ü 65 yaş üstü.
CİSST: Bilgi edinme başvuruları reddediliyor
CİSST Hapiste Sağlık Tematik Alan Sorumlusu Helin Akyol, İlke TV’ye verdiği demeçte “Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü (CTE), hasta mahpuslara dair ve hapishanede gerçekleşen ölümlere dair istatistikleri kamuoyu ile paylaşmamakta, bilgi edinme başvurularını da ‘kurum içi bilgi’ gerekçesiyle reddetmektedir. Bu durum, hasta mahpusların durumunun analizini zorlaştırmaktadır. 2015’ten bu yana CİSST’e ulaşan 7301 mahpustan 1021’i hasta mahpus olarak tespit edilmiştir. Elbette bu sadece derneğimize ulaşan mahpuslar ile sınırlı olduğu için gerçek sayıların bu rakamların çok üzerinde olduğu tahmin edilmektedir” dedi.
İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri konuya ilişkin ‘Hapishanelerin hastalık üreten yerler olduğunun altını çiziyoruz. Bakanlığın verilerine göre 405 hapishanede 384 bin 216 mahpus kalıyor. Bakanlık bu hapishanelerin kapasitesinin 301 bin 397 olduğunu söylüyor. Bu, yatacak yatağının, oturacak sandalyesinin olmadığı, hastalandığında haklarına erişiminin imkansız hale geldiği bir ortam demek. Salgın hastalıkların gündeme gelmesine neden oluyor. Bu hastalıkların iyileşmesini engelleyen bir tablodan söz ediyoruz.’ dedi.
‘Hastalığı yoksa bile sonradan oluşuyor’
‘Hapishanede tutulan 384 bin 216 mahpusun sağlık sorunları var, yoksa bile sonradan oluşuyor. Ya beslenme, ya havasızlık sebepleriyle hastalık ortaya çıkıyor. Bin 500’ün üzerinde hasta mahpus var, bunlar sadece bizim tespit edebildiklerimiz.’ diyen Yoleri, cezaevlerindeki sağlıksız ortamın hastalık ürettiğine değindi.
Ayrıca Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, kasım ayında 11 cezaevi yapımının sürdüğünü ve 2025 için 21 cezaevi projesinin ise etüt edildiğini açıklamıştı. Y ve S tipi cezaevleri de inşa edilecek hapishaneler arasında bulunuyor. Kamuoyunda bu tip hapishaneler ‘tabutluk’ ve ‘kuyu tipi cezaevi’ olarak biliniyor.
11 Ayda 709 ölüm
2024 yılında da cezaevlerinde çok sayıda ölüm gerçekleşti. Tahliye edildikten sonra hayatını kaybeden, tahliye edileceği gün şüpheli şekilde ölen ya da cezaevinde kalamaz raporlarına rağmen tahliye edilmeyen yüzlerce hasta tutuklu bulunuyor.
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre 2024 yılının ilk 9 ayında en az 50 tutuklu hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlerin çoğu ise, hasta tutuklulardan oluşuyor. Adalet Bakanlığı da Meclis’teki bütçe görüşmelerinde konuya dair bir veri açıkladı. Adalet Bakanlığı, 2024 yılının 11 ayında, cezaevlerinde bulunan 709 tutuklunun hayatını kaybettiğini belirtti. Adalet Bakanlığı ve İHD verileri arasındaki fark ise oldukça yüksek. Yoleri veriler arasındaki farkı belirterek ‘Bu bilgilerin kamuoyuna yansımadığını bize gösteren ciddi bir veri bu. Mahpus ölümlerinin sebeplerine baktığımızda yarısı hastalık, yarısına yakını intihar ya da şüpheli ölüm. 709 mahpusun ne şekilde öldüğüne dair verileri göremiyoruz’ dedi.
Mahpus cinayeti olarak nitelendiriliyor
Yoleri, bu ölümlerinin çoğunun önlenebilir olduğuna değinerek “Önlenebilir nedenlerle yaşanan bu mahpus ölümlerini birer mahpus cinayeti olarak nitelendirilmesinin söz konusu olduğu aşamasındayız. Yasal düzenlemeler arasında bazı çelişkiler olduğunu görüyoruz. İnfaz Kanunu’nun 16’ncı maddesinde sürecin taraflı olarak işlemesine imkan veren bazı düzenlemeler var. Hasta mahpusun tedavisini yapan hastanelerin raporlarına rağmen Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) rapor istenmesi, bu raporun olumlu olması halinde dahi ‘Bu kişinin serbest bırakılması bir güvenlik sorunu yaratır mı?’ sorusu ve buna verilen cevap üzerinden sürecin yönetiliyor olması politik mahpuslar bağlamında taraflı ve eşitsiz bir uygulamanın gündeme gelmesine sebep oluyor. Boyundan aşağısı felçli olduğu halde, ATK cezaevinde kalamaz dediği halde, ‘Toplum güvenliği açısından tehlike oluşturur’ denilerek serbest bırakılması engellenen mahpuslardan söz ediyoruz” dedi.
ATK’nın tek kriter kabul edilmesi sağlık hakkına erişimi engelliyor
“Toplum güvenliği” gibi muğlak bir kavram kullanılarak tutukluların sağlık ve yaşam hakkının ihlal edildiğini belirten Hapiste Sağlık Tematik Alan Sorumlusu Helin Akyol, “Bu süreçte hastane heyetlerinin görüşlerinin dikkate alınmaması ve ATK’nın tek kriter kabul edilmesi, hasta mahpusların sağlık hakkına erişimini ciddi şekilde engellemektedir. Elbette bu sorunların çözümü ancak infaz erteleme kriterlerinin yeniden düzenlenmesiyle mümkün olur.” dedi.
Hayatını kaybeden hasta tutuklulara kısaca bakmak gerekirse;
Yaşadığı ağır sağlık sorunlarına rağmen tahliyesi engellenen ALS hastası Abdulkadir Kuday, tutulduğu Metris R Tipi Kapalı Cezaevi’nde 2 Ekim’de hayatını kaybetti.
68 yaşındaki Mehmet Ali Bakış, Erzurum Oltu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde uzun yıllardır kanser tedavisi görüyordu. Varışlı, geçirdiği iç kanama nedeniyle Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaldırıldı ve 17 Ocak’ta hayatını kaybetti.
16 Temmuz 2024’te 4’üncü evre akciğer kanseri olduğu halde ATK raporuyla cezaevinde tutulan ve tahliye edildikten sonra tedavisi süren Ahmet Zeki Özkan 67 yaşında tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Ölümlerin yarısından fazlasının şüpheli veya intihar şeklinde olduğunu belirten Yoleri, “Toplu intihar olayındaki ayrıntılar, Garibe Gezer örneğindeki gibi şüpheli ölümler, hapishane yönetimlerinin şüpheli ölümlere zemin hazırladığına işaret ediyor” diyerek hapishane yönetimlerinin dolaylı ya da dolaysız olarak şüpheli ölümlerde payı olduğunu aktardı.
Cezaevlerinde binin üzerinde hasta tutuklu bulunduğuna değinen Yoleri, hasta tutukluların tahliye edilmelerinin önündeki engellerden de bahsetti. Yoleri, “Burada politik saiklerle bu hakkın kullanımında eşitsizliklerin yoğun bir şekilde yaşandığını görüyoruz. Geldiğinde ailesini tanıyamayan, neden tutuklu olduğunu bilemeyen mahpuslar var” dedi.
Ayrıca MHP’li Feti Yıldız’ın açıklamasından da bahseden Yoleri, “Şimdi hangi saikle bunlar söyleniyor sorusunu sordurtuyor. Yine de gündeme gelmesi önemli ama mesele bunun sonuç verecek şekilde düzenlenmesi. İnfazını tamamlamış hasta mahpusların bile serbest bırakılmasının önüne geçen uygulamalar mevcut.’ dedi.
‘Hapishanede kalamaz’ raporu yeterli görülmüyor
Hapishanede tedavisi mümkün olmayan veya tek başına hayatını idame ettiremeyecek durumda olan hasta mahpusların infaz ertelemeden faydalanması pek sık ulaşabildikleri bir hak değil ne yazık ki” diyen Hapiste Sağlık Tematik Alan Sorumlusu Helin Akyol, Feti Yıldız’ın açıklamasına değindi:
Şu sıra tekrar gündemde olan, MHP’li Feti Yıldız’ın da dile getirmiş olduğu ‘hasta mahpusların infazının ertelenmesi’ meselesiyle ilgili halihazırda hiçbir düzenleme olmadığını söyleyemeyiz. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 16. maddesine göre, hasta mahpusların cezalarının ertelenmesi veya kaldırılması mümkündür fakat bunun için tam teşekküllü devlet hastanelerinden alınan ‘hapishanede kalamaz’ raporları yeterli görülmemekte, yalnızca Adli Tıp Kurumu (ATK) raporu esas alınmaktadır. Ancak ATK raporlarının alınma süreci uzun ve karmaşıktır; bu durum, bazı mahpusların başvuruları sonuçlanmadan hayatlarını kaybetmesine ya da İsmet Çardak’ın durumunda olduğu gibi mahpus ölüm döşeğinde iken tahliye edilmesine neden olmaktadır.