İstanbul Adliyesi’nin kantininde, bir dava öncesi çay içerken görüşmüştük en son avukat Naim Eminoğlu ile. Hasta tutuklu ve hükümlülerle ilgili bir haberin peşindeydim, Avukat Naim Eminoğlu’na haberden bahsettim, dinledi, önerilerini anlattı ve “Bu hafta bir röportaj yapalım” diyerek sözleştik. O bir duruşmaya girdi, ben yargılanan gazetecilerin davasına… Ertesi gün ise Naim Eminoğlu’nun gözaltına alındığı haberi geldi.
Planladığımız röportajı yapamadık, ama bu hikaye burada bitmemişti, sadece yön değiştirmişti. Halkın haber alma hakkı kapsamında sıklıkla ulaştığımız ve bizlere teyitli, doğrulanmış, oldukça önemli haberler veren haber kaynaklarımız olan avukatlarının da cezaevine girdiği bu ortamda biz gazetecilerin de halkın haber alma hakkı doğrultusunda tüm bu engellemelere rağmen inatla işimizi yapmamız önem taşıyor.
Bu nedenle avukat Naim Eminoğlu’na tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nde ulaştım. Kendisinin yepyeni bir habere dönüşen gözaltı ve tutuklanma hikayesini, Çağdaş Hukukçular Derneği’nde ve Halkın Hukuk Bürosu’nda ‘demokratik avukatlık’ geleneğini sürdüren bir avukat olduğu tüm kamuoyunca bilinmesine rağmen kendisinin ‘FETÖ’ ile ilişkilendirilerek tutuklanma hikayesini bir de avukat Naim Eminoğlu’nun kendi ağzından dinleyin…
‘Gözaltında belim bükülmeye çalışıldı’
Naim Eminoğlu 10 Aralık Çarşamba günü, sabaha karşı 05.30 sularında, duruşmalara hazırlanmak için kaldığı Halkın Hukuk Bürosu’nda olduğunu söylüyor. O saatlerde, özel harekât polisleri büroya baskın düzenliyor. Naim Eminoğlu’na herhangi bir uyarı yapılmıyor; kapı kırılıyor ve polisler hukuk bürosuna böyle giriyor, ellerinde ‘uzun namlulu silahlarla’…
Mesleği gereği kullandığı telefonuna ve iki flash diske el konulduğunu belirten Naim Eminoğlu pek çok hak ihlaline maruz kalarak gözaltına alınıyor:
“Sonrasında ters kelepçeyle gözaltına alındım. Belim bükülmeye çalışıldı. Herhastaneye gidişte ve adliyeye götürülürken bu işkence ve kötü muamele uygulamasıyla karşılaştım.”
‘Tecrite alınınca iyi ki müvekkillerim için mücadele vermişim dedim’
Tutuklanması nedeniyle hasta tutuklu ve hükümlüler üzerine yarım kalan röportajımızı hatırlattığım Naim Eminoğlu tecrit altında bulunduğu Silivri’den bizatihi kendi gözlemleriyle cezaevinde yaşama tek başına devam edemeyenlerin durumuna dikkat çekiyor:
“Tutuklanmadan önce sizinle hasta tutsaklar üzerinden konuşmak için sözleşmiştik. Ama kısmet diyelim… Hasta tutsak sorunu bu ülkenin hapishanelerinin ne durumda olduğunu göstermesi bakımından çok önemli. Kaldığım bu hapishanede İrfan Yılmaz isimli, yüzde 92 engelli bir müvekkilim bulunuyor. Tutuklanmadan hemen önce Bakırköy Savcılığı infaz erteleme talebini ‘güvenlik’ gerekçesiyle reddetmişti.”
Kendi tecrit deneyimini de paylaşan Naim Eminoğlu “Şu an ben de tecritteyim. Tabii bu yerler insan yaşamı açısından uygun değil; hem ruhen hem fiziken insan sağlığını bozuyor” diyor:
“Ben de bundan etkilenmemek için mücadele veriyorum. Yıllarca avukat olarak ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü müvekkillerim için mücadele verdim. Buraya gelince iyi ki mücadele vermişim, keşke daha fazlasını yapabilseymişim dedim.”
‘Cemaatçilerle kalmak istemediğim için 10 metrekare tekli hücredeyim’
Peki avukat Naim Eminoğlu neden tecritte tutuluyor? Tutuklandığı akşam Metris Cezaevi’ne götürüldüğünü anlatan Naim Eminoğlu ertesi gün Silivri 2 No’lu L Tipi Cezaevi’ne sevk edildiğinde “pek çoğu dosyada hasmı olan cemaatçilerle birlikte değil, kendi müvekilleriyle birlikte kalmak istediğini” belirtiyor, işte tecritte olmasının nedeni de bu:
“Hapishane idaresi suç türünü bahane ederek beni müvekkillerimin olduğu koğuşa vermedi ve ağırlaştırılmış müevvet koşulları olan tekli, 10 metrekarelik bir hücreye koydu. Halen bu hücrede kalıyorum. Hapishanede tecrit politikasının özellikle kuyu tipi hapishanelerin açılmasıyla birlikte daha da arttığını yaşadığım bu örnek üzerinden daha iyi anlıyoruz. Tecrit en büyük insanlık suçlarından birisi, hapishanede bulunan bir avukat olarak bununla sonuna kadar mücadele edeceğim.”
Takip ettiği pek çok dava dosyası bulunan, bunların çoğu da ağırlıkla ağır ceza dosyaları olan avukat Naim Eminoğlu’nun tutuklanması sadece kendisini değii müvekkilerini de doğrudan etkiliyor:
“Geçen gün karara çıkacak bir dosyaya buradan mazeret göndermek zorunda kaldım. Bir avukatın bu şekilde tutuklanması müvekkileri bakımından doğrudan savunma hakkına saldırı niteliğinde. Bunlar dışında aklım takip ettiğim toplumda davalarda…”
Örneğin, Gayrettepe Katliamı davasının 12 Aralık’taki duruşmasına SEGBİS ile katılma için dilekçe vermiş Naim Eminoğlu, ama bu takip ettiği davalardan sadece biri:
“Ayrıca 4 farklı şehirde farklı davaları takip ediyorum. Bolu Kartalkaya, Amasra, Dilovası katliamı ve Hakan Tosun’un katledilmesi soruşturmasını takip etmeye çalışıyordum. Hakkımda hazırlanan bu dosyanın ve tutuklanma nedenimin takip ettiğim bu davalar olduğu açıktır. Bu ülkede yoksulların, ezilenlerin ve halkın avukatlığı yapılsın istenmiyor.”
Naim Eminoğlu gözaltına alınmadan iki gün önce ne söylemişti?
“İhbar mektubu konusunda, bu mektubu siyasi şube polislerinin yazdığı konusunda bir şüphem yok. Mektubun 14 Ekim 2025 tarihinde Amasra maden katliamının 3. yıldönümünde yazılması açık bir mesaj” diyen tutuklu avukat, iki günlük gözaltı sonrası tutuklanma kararına “öfkeli” olduğunu dile getiriyor. Ona göre tutuklanmasının gerçek nedeninin “FETÖ’yle değil, gözaltına alınmadan iki gün önce yaptığı konuşmayla” bir ilgisi var:
“Yıllarca mücadele ettiğim FETÖ isimli örgüt nedeniyle tutuklandım. Bu büyük bir iftira ve komplo dosyasıdır. Çünkü orada tüm toplumdan gizlenmek istenen bir gerçeği söyledim. 6 Şubat 2023 depreminin üzerinden 3 yıl bile geçmeden o davalarda yargılanan tüm müteahhitler ve kamu görevlileri affedilecek; işte bu gerçek hakkım hazırlanan bu komplo dosyasıyla güzlenmek ve karartılmak istendi.”




