Gazeteci Ahmet Ayva hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla verilen mahkûmiyet kararı, Yargıtay 4. Ceza Dairesi tarafından bozuldu.
Aynı fiilden iki ayrı dava
Yargıtay’ın kararında, Ayva’nın aynı ifadeler nedeniyle birden fazla kez yargılandığına dikkat çekildi. Kararda, “aynı fiilden dolayı birden fazla yargılama yapılamayacağı” belirtilerek istinaf mahkemesinin onama kararının hukuka aykırı olduğu ifade edildi.
Hakaret fiiline dair açıklamada bulunan 4. ceza dairesi, “Hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir” dedi.
İfade özgürlüğü vurgusu
Yüksek Mahkeme, Anayasa’nın 26. maddeside yer alan “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir” ifadelerine yer verirken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 10. Maddesi ve içtihatlarına atıf yaparak, siyasi eleştirilerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Yargıtay kararında, “Siyasetçilere yönelik eleştirilerin ise verilen sınırların çok daha geniş olduğu gerek iç hukukumuz gerekse uluslararası mahkeme kararlarının yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir. Siyasetçiler, özel kişilere göre farklı olarak, gazetecilerin ve halkın denetimine açık olmalı, kamuoyuna mal olmuş kişilerin eleştirilere daha geniş bir şekilde katlanmaları gerektiği kabul edilmiştir” ifadeleri de kullanılırken, “Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 10. maddesi, ifade özgürlüğünü güvence altına almış; bu özgürlüğün yalnızca “hoş” ve “zararsız” olan değil, “devleti veya toplumun bir kesimini rahatsız eden”, “şoke eden” veya “kaygı uyandıran” bilgi ve fikirleri de kapsadığı açıkça belirtilmiştir” ifadesine yer verildi.
Yargıtay, ifade özgürlüğe de dikkat çekerek, “İfade özgürlüğü yokluğunda “demokratik bir toplum”dan söz edilemeyeceği, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin bir gereği olduğu vurgulanmıştır” dedi.
Açıklamada, sanığın bu paylaşımı sebebiyle mahkûmiyet kararı verilmesi yerinde değildir denilirken, yerel mahkemenin kararı yeniden gözden geçirmesi istenerek, bozma kararı verildi.
Kararın önemi
Hukukçular, kararın Türkiye’de uzun süredir tartışma konusu olan “Cumhurbaşkanına hakaret” davalarında emsal teşkil edebileceğini ve ifade özgürlüğü sınırlarının yeniden tartışılmasına zemin hazırlayabileceğini belirtiyor.