Sınav dönemlerinde çalıştığınız tüm bilgilerin akılda kalmayacağı endişesine kapılmak yaygındır. Ancak Leiden Üniversitesi’nden Judith Schomaker’in araştırmasına göre, beynin öğrenmeye en açık hale gelmesini sağlayan basit ama etkili stratejiler bulunuyor. Bu stratejilerden biri, beyni “yeni”yle uyararak hafızayı güçlendirmek; diğeri ise bildik kavramlarla bağlantılar kurarak öğrenilen bilgileri kalıcı hale getirmek.
Schomaker ve ekibinin yürüttüğü deneylerde, katılımcılara sanal bir “fantastik ada” ortamı sunuldu. Dev şeker kamışları gibi beklenmedik öğeler içeren bu yeni ortam keşfedildikten sonra, katılımcılara bir dizi kelime ezberletildi. Araştırmanın çarpıcı sonucu şu oldu: Yeni bir ortamı keşfeden katılımcılar, tanıdık bir ortamı gezenlere göre daha fazla kelimeyi hatırladı. Bu durum, beynin yeni deneyimlerle öğrenmeye hazır hale geldiğini gösteriyor.
Judith Schomaker: ‘yeni bir yer keşfetmek, beyni öğrenme için hazırlıyor. ardından gelen bilgiler daha etkili şekilde depolanıyor.’
Araştırmaya göre, bu “yenilik etkisi” günlük yaşamda da uygulanabilir. Örneğin sınav çalışmaya başlamadan önce daha önce hiç gitmediğiniz bir sokakta kısa bir yürüyüşe çıkmak ya da ilk kez gördüğünüz bir sanatı incelemek, öğrenme verimini artırabiliyor.
Ancak sadece yenilik yetmiyor. Öğrenilen bilgilerin kalıcı olması için beynin bildik bilgilerle bağlantı kurması da gerekiyor. Schomaker bunu şöyle açıklıyor:
‘beyin bilgiyi kategorilere ayırarak depolamayı sever. yeni bir bilgi, tanıdık bir kavramla eşleştirilebiliyorsa, öğrenme kolaylaşır.’
Bu yönteme bir örnek, biyolojik psikoloji dersinde öğrencilerin öğrenmesi gereken sinir hücresi kimyasıyla ilgili. Potasyum ve sodyum klorür iyonlarının hücre içi ve dışındaki dağılımını kavramakta zorlanan öğrenciler için, Schomaker basit bir görsel ipucu geliştirdi: Üzerinde tuz kabı olan bir muz. Muzun potasyum, tuzun ise sodyum klorür çağrışımı yapması sayesinde öğrenciler bu bilgiyi kolayca hatırlamayı başardı. Hatta bu sorular sonraki yıl sınavda “fazla kolay” olarak nitelendirildi.
Bu bulgular, soyut kavramlarla baş etmekte zorlanan öğrenciler için etkili bir strateji sunuyor. Yeni bilgileri, önceden bilinen bilgilerle ilişkilendirerek bir “hafıza şeması” oluşturmak, hem öğrenmeyi hem de bilgiyi geri çağırmayı kolaylaştırıyor.
Schomaker’in tavsiyesi net:
‘Bir şey öğrenmeden önce beyninizi yenilikle uyarın, sonra öğrendiğiniz bilgiyi tanıdık kavramlarla ilişkilendirin. böylece unutulmaz hale gelir.’
The Conversation’da yayımlanan makaleden derlenmiştir.