Nasıl bir komisyonsa şu Asgari Ücret Tespit Komisyonu, işçi temsilcileri pazarlığın bir anlamı olmadığı için toplantılara katılmıyor, işveren temsilcileriyle sözde arabulucu olan hükûmet, işvereni mutlu edecek bir zammı açıklıyor. Sonuç; yüzdes 27’lik bir zam sonrasında, 28,075 TL’ye yükselen asgari ücret, 29,828 TL seviyesinde açlık sınırının altında kalıyor! Yani dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcamasını ifade eden açlık sınırının altında, temel insanî geresinimlerden söz edemiyoruz bile! Oysaki en azından ölçüt alınması gereken; gıdayla birlikte tüm temel harcamalar için haneye girmesi gereken toplam gelir tutarı, yani ‘yoksulluk sınırı’ ve bu rakam 97,159 TL! Diyelim ki asgari ücrete mahkûm edilen bir yurttaş tek başına yaşıyor, yani bekâr, temel gereksinimlerini karşılayabilmesi için ayda eline geçmesi gereken para 38,752 TL!..

Asgari Ücret Kapsamı ve Ücret Düzeyleri (Özel) (2024) (Bin) (Yüzde)
Peki Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplantısından önce Çalışma ve Sosyal Güvenli Bakanı ne demişti? Buyurunuz: “Her yıl olduğu gibi bu yıl da, 2026 yılı asgari ücret miktarının, çalışanlarımızın gelirlerini enflasyona ezdirmeyecek, istihdam ve makroekonomik dengeleri koruyacak ortak bir noktada belirlenmesi için, komisyon olarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz” Kötü bir şaka mı, yosa alenen dalga geçmek mi?.. Yorum sizin!
12 EYLÜL DARBESİNDEN BU YANA
ÜCRETLİ KESİM HEP KAYBEDİYOR
Asgari ücretin nasıl belirlendiği ve ne düzeyde artırım yapıldığı, o iktidarın sınıfsal bakış açısını ortaya koyar. Gerek gelir eşitsizliği gerekse çalışanların satın alma gücünün tırpanlanması, bu ülkeyi mahveden 12 Eylül Askeri Darbesi ile başladı, ANAP, ardından sağ koalisyonlar ve AK Parti hükûmetleriyle devam etti.
12 Eylül öncesinde, 1974’te asgari ücret kişi başına gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 80.6’sı düzeyindeydi. 12 Eylül ile birlikte sert bir düşüş yaşandı ve oran 1980’de yüzde 40’a, 1989’da ise tarihinin en düşük düzeyi olan yüzde 34.8’e geriledi. 1990’lar ve 2000’lerde, 1989 Bahar Eylemleri’nin etkisiyle toparlanan oran, 2004 yılında yüzde 60.3’e kadar yükseldi, ancak 1980 öncesi seviyeleri yakalayamadı. AKP hükûmetleri döneminde ise dalgalı bir seyir izledi ama hep kaybeden çalışanlar oldu. Bu oran yüzde 39 ila yüzde 60 bandında, genellikle düşük düzeylerde seyretti. 2025’e geldiğimizde yüzde 43 oldu.

Asgari Ücret Kapsamı ve Ücret Düzeyleri (Kamu Kesimi Dahil) (2002 ve 2024) (Yüzde)
ÇALIŞANLARIN HAYATINI
ASGARİLEŞTİRME HEDEFİ
Türkiye işgücü piyasasının sermaye lehine nasıl yeniden düzenlendiğini, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Aratırma Merkezinin (DİSK-AR) ‘Asgari Ücret’ başlıklı raporu açık seçik ortaya koyuyor. Aslına bakarsanız; siyasî iktidarın asgari ücrete yaklaşımının, işgücü piyasasına yönelik en agresif neoliberal politikaları uygulamasından kaynaklandığını bu araştırmada adım adım izleyebiliyorsunuz.
Veriler asgari ücret kapsamının giderek genişlediğini gösteriyor. Zaman içinde asgari ücretin kapsamının daralması gerekirken, tersine arttığı gözleniyor. 2002 ve 2024 yılları için yapılan asgari ücret kapsamı hesaplaması özel sektör işçileri için de gerçekleştirilmiş. Özel sektör işçilerinin sendikalaşmasının önündeki engeller ve toplu pazarlık kapsamında çok sınırlı yer alması sebebiyle, ücret düzeylerinin 2009 ve 2024 arasında tamamen asgari ücrete sıkıştığı görülüyor. Asgari ücretin yaklaşık yarısını elde edenlerin oranı 2009’da yüzde 5.7’yken, 2024’te bu oran yüzde 9’a yükselmiş. Buna karşın asgari ücretin iki katından fazla ücret alanların oranı 2009’da yüzde 13.2’yken, 2024’te yüzde 12.7’ye gerilemiş.
ASGARİ ÜCRETE
KOMŞU ÜCRETLER
2009 ve 2024 yılları arasında asgari ücretin yüzde 5, yüzde 10 ile yüzde 20 fazlası ve altında bir ücretle çalışanların oranı ciddi biçimde artış göstermiş. 2009’da yüzde 28 olan asgari ücretin yüzde 5 fazlası ve altında ücret alanların oranı 2024’te yüzde 49.6’ya; 2009’da asgari ücretin yüzde 10 fazlası ve altında ücret alanların oranı 2024’te yüzde 53.2’ye ve 2009’da yüzde 52.8 olan asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında ücret alanların oranı 2024’te yüzde 62.5 seviyesine gelmiş. Bu tablo, özel sektörde ücretlerin asgari ücrete sıkıştırıldığı ve asgari ücret kapsamının son 15 yılda genişlediğini gösteriyor.
‘TÜİK Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2006-2023’ sonuçlarına göre de aylık ortalama ücret ve maaş geliriyle asgari ücret arasındaki makas giderek kapanıyor. 2005 yılında aylık hanehalkı ferdî ücret ve maaş geliri asgari ücretin 2.2 katıyken, 2023’te ortalama ücret ve maaş geliri asgari ücretin 1.8 katına gerilemiş.

Asgari Ücretin Ortalama Ücrete Oranı (2012 ve 2022) (TL) (Yüzde)
ORTALAMA ÜCRETTE İSTİKAMET
YOKSULLUK DEĞİL AÇLIK SINIRINA
2012 yılında brüt asgari ücret ortalama brüt ücretin yüzde 44’üyken, 2016’da yüzde 53’e, 2022’de yüzde 64’e çıkmış. 2012 ve 2022 arası dönemde asgari ücretin ortalama ücrete oranındaki artış 20 puan. Yakınsama çok açık biçimde görülüyor. 2005 yılında asgari ücret ortalama ücretin yüzde 46’sıyken, 2023’te ortalama ücretin yüzde 57’sine yükselmiş durumda. Ortalama ücretler asgari ücretten daha az artıyor ve giderek daha fazla işçi asgari ücrete yakın düzeylerde ücretlerle çalışmak zorunda kalıyor.
Özetle denebilir ki, asgari ücretin tespitinde, siyasî iktidarın amacı, çalışanları yoksullukta eşitlemek. Eğer böyle giderse, enflasyonda hedeflenen düşüş de gerçekleşmezse, Türkiye’deki ortalama ücret, bırakın yoksulluk sınırını, açlık sınırına doğru gerileyecek.
ASGARİDEN DE BETERİ VAR,
NE KADAR OLDUĞU BİLİNMİYOR!
Ancak beterin de beteri var!.. Türkiye’de asgari ücretle çalışanların sayısının tam olarak saptanması çeşitli zorluklar taşıyor. Kayıtdışılık ve kısmî kayıtdışılık asgari ücretle çalışanların sosyal güvenlik sistemi verilerinden tam olarak saptanmasını zorlaştırıyor. Asgari ücret kapsamındaki işçi sayısına iki kaynaktan ulaşmak mümkün. Bunlardan biri Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtları diğeri ise ‘TÜİK Hanehalkı İşgücü Araştırması’ (HİA) anket verileri… SGK verileri sadece kayıtlı işçileri ve kuruma yapılan işveren bildirimlerini esas aldığından, bu veriden asgari ücret altında yani kayıtdışı çalışanların sayısına ulaşmak mümkün değil. Öte yandan bilindiği gibi SGK’ye bildirilen ücretle işçiye ödenen ücret farklılık gösterebiliyor. Yani aslına bakarsanız, asgari ücrete mahkûm olanlardan da beter koşullarda yaşayan çok fazla sayıda çalışan var ve ne kadar olduğunu bile bilmiyoruz!

Ortalama Ücret ve Maaş Asgari Ücretin Kaç Katı? (2005-2023)
ASGARİ ÜCRET KAPSAMI
AB’NİN MİSLİYLE ÜZERİNDE
DİSK-AR’ın yanı sıra, TCMB ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfının (TEPAV) ile çeşitli akademisyenlerin yaptığı çalışmalar da benzer sonuçlar veriyor. TCMB’nin ‘Enflasyon Raporu’na göre, 2021 yılında sanayi sektöründe çalışanların yüzde 50.4’ü asgari ücretin yüzde 10 fazlası ve altında ücret alıyor. Bu oran konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 73’e, inşaatta yüzde 71.4’e kadar çıkıyor. TEPAV’ın 2022 verilerine göre, özel sektörde tam zamanlı çalışanların yüzde 45.9’u asgari ücretin yüzde 5 komşuluğunda ücret alıyor.
Avrupa Yaşama ve Çalışma Koşullarını İyileştirme Vakfının (Eurofound) 2022 raporu AB genelinde asgari ücret civarı çalışanların oranını yaklaşık olarak veriyor. Eurofound raporuna göre, AB çalışanlarının yaklaşık yüzde 4’ü asgari ücrete yakın ücret düzeyinde gelir elde ediyor. Asgari ücretin kapsamında, AB ülkeleri ve Türkiye arasında bir karşılaştırma yapıldığında, Türkiye’de asgari ücret kapsamının AB ülkelerinden 4 ila 18 kat yüksek olduğu ortaya çıkıyor.
‘YAŞAM STANDARDINA
UYGUN ÜCRET’ OLMALI
Oysaki bugün küresel ölçekte bambaşka bir yaklaşım gündemde… Yaşam maliyetine uygun ücret girişimleri, giderek artan bir ilgi görüyor. Bu nedenle 2024 yılında Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), “İnsana yakışır ücretler, ekonomik ve sosyal kalkınma ve sosyal adaletin ilerletilmesi için hayatî öneme sahiptir. Ayrıca yoksulluğu ve eşitsizliği azaltmada ve insana yakışır, onurlu bir yaşam sağlamada da önemli bir rol oynarlar” gerekçesiyle önemli bir adım attı. ‘Yaşam ücreti’, çalışanlara ve ailelerine insanî bir yaşam standardı sağlayan ücret düzeyi. Bu, gıda, barınma, sağlık hizmetleri, eğitim, ulaşım ve giyim gibi temel ihtiyaçların karşılanmasını kapsıyor, yani bir nevi ‘genişletilmiş yoksulluk sınırı’… Önemli bir noktaya daha değiniyor ILO: Yaşam ücreti tek tip bir yaklaşım olmamalı ve ülkeler içindeki yerel veya bölgesel farklılıkları yansıtmalı… ‘Yaşam standardına uygun ücret’, fazla mesai hariç, normal çalışma saatleri için ödenen ücret anlamına geliyor. Ve ülkelerdeki fiyat davranışlarını da göz önüne alarak belirleniyor.
ILO, çalışanların geçimini sağlayacak ücretlerin belirlenmesinde ‘sağlam verilere’ ve işçi ve işveren örgütleriyle yapılan istişarelere dayanılması gerektiğini de vurguluyor. İnsanın aklına TÜİK’in enflasyon verileri geliyor değil mi! Ne kadar da sağlam!.. Yaşam maliyetindeki değişiklikler, asgari geçim ücreti seviyelerinde de düzenli ayarlamalara yansıtılmalı değil mi? Bunu gelin de bu siyasî iktidara anlatın!




