10 Mart 2025’te Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Abdi ile Suriye geçiş hükümeti başkanı Ahmed Şara arasında imzalanan 8 maddelik anlaşma, Kürtlerin haklarını güvence altına almayı, kurumların entegrasyonunu, göçmenlerin dönüşünü, nefret söyleminin reddini ve ortak terörle mücadeleyi öngörüyordu.
Birleşmiş Milletler, bu anlaşmayı “tarihi bir fırsat” olarak nitelendirmişti.
Ancak aradan geçen zamana rağmen hala mutabakatın gereklerini yerine getirmedi.
Anlaşmadan sadece üç gün sonra Şara’nın ‘Anayasa Bildirgesi’ yayımlaması tepkilere yol açmıştı. .Ardından müzakereler, Şam yönetiminin gerekçeleri ve güven eksikliği nedeniyle tıkandı.
Fransa ve ABD arabuluculuğunda Paris’te planlanan görüşmeler, Şam heyetinin önce Süveyda’daki olaylarını, daha sonra ise Hasekê’deki Kuzey ve Doğu Suriye Bileşenleri’nin Ortak Tutum Konferansı’nı gerekçe göstermesiyle ertelendi.
SDG Genel Komutanı Mazlum Abdî, 5 Ağustos’ta verdiği bir röportajda, “Fransa hükümeti tarafından toplantının ertelendiği resmi olarak bize bildirildi. Daha sonra Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot beni aradı ve bana ‘Hazırdık ve bizler de şaşırdık’ dedi” dedi.
Mutabakata uyulmadığına dair taraflardan ve Türkiye’den de bu süreçte eleştiriler geldi.
Şara’dan net olmayan açıklamalar
Suriye geçiş hükümeti başkanı Ahmed Şara, 17 Ağustos’ta yaptığı açıklamada 10 Mart Mutabakatı’nın uygulama mekanizmaları üzerine görüşmelerin sürdüğünü belirterek, “Dile getirdikleriyle sahadaki tutumları arasında mutabakat konusunda çelişkili sinyaller var.” ifadelerini kullandı.
Mutabakatın uygulanması için yıl sonuna kadar süre bulunduğunun söyleyen Şara, “Bu konuda iyimserim. Birkaç ay içinde bu dosya çözülecek. Suriye, topraklarının bir zerresinden bile vazgeçmeyecek. Devletin kanunları ve anayasası doğrultusunda herkesin hakkı korunacak” dedi. Pratik ise bu söylemlerle çelişti.
Kuzey ve Doğu Suriye siyasi çözümden yana
SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ise 31 Ağustos’ta yaptığı açıklamada Şam ile imzalanan 10 Mart Mutabakatı’nın bu yeni çerçeve için önemli bir zemin sunduğunu belirterek, siyasi çözüm için adım adım ilerlenmesi gerektiğini kaydetti.
Son aylarda Kuzey ve Doğu Suriye’de ateşkes ve görece bir sakinlik olsa da yeni saldırı risklerinin her zaman var olduğunu söyleyen Abdi, “Bizler bu davanın tüm neferleri olarak her şeye hazır olmalıyız. Ancak aynı zamanda, diyalog yoluyla savaşın yeniden başlamaması için de çalışıyoruz. Yeni dönemde siyasi çözüm ve diyalog yolunu zorlayacağız ama her ihtimale de hazırlıklıyız.” dedi.
PYD Başkanlık Konseyi üyesi Foza Yusuf ise 1 Eylül’de yaptığı konuşmada, “Suriye’deki sorun savaş yoluyla çözülemez. Bunu rejime defalarca söyledik ancak şimdiye kadar barışçıl bir çözüm sağlanamadı. Çünkü rejim dış güçlere dayanan bir siyaset izliyor. Bu gerçek şunu gösteriyor: Halkına dayanmayan hiçbir güç ayakta kalamaz. Biz inanıyoruz ki yaşanan sorunlar ancak ortak bir uzlaşmayla çözülebilir.” ifadelerini kullandı.
Şam yönetimine eleştiriler
Ancak özellikle Kuzey ve Doğu Suriye’den mutabakatın uygulanmadığına dair Şam yönetimine yoğun eleştiriler yöneltiliyor.
Kuzey ve Doğu Suriye’nin ajansı ANHA, mutabakatın tüm hükümlerini kabul etmeyen Şam yönetiminin, özellikle Kürtlerin haklarının tanınması, ateşkesin sağlanması ve göçmenlerin güvenli dönüşü noktasında yükümlülüklerini yerine getirmediğini yazdı.
Haberde Şam yönetimi tarafından hayata geçirilmeyen maddeler ise şöyle sıralandı:
1. Madde: Siyasi temsiliyet ve siyasi faaliyetlere katılım
Anlaşma, Suriye halkını oluşturan tüm bileşenlerin devlet kurumlarında eşit siyasi temsil hakkına sahip olmasını ve siyasi süreçlere katılmasını öngörüyor. Dini ve mezhebi ayrımların aşılması gerektiği vurgulanmıştı.
Anlaşmanın ardından 19 Mart ve 12 Nisan tarihlerinde ilk toplantılar yapıldı. Suriye Geçiş Hükümeti yönetimi, “Ulusal Müzakereler Kongresi” adıyla bir kongre topladı. Ardından anayasal bir bildiri yayımlandı ve “Halk Meclisi” seçimleri için hazırlıklara başladı. Ancak Kuzey ve Doğu Suriye Yönetimi’nin temsilcileri Şam yönetiminin bu adımlarını reddetti. Dürzi ve Alevi temsilciler de aynı şekilde itiraz etti.
2. Madde: Kürt toplumunun haklarının tanınması
Anlaşmada, Kürtlerin resmi olarak tanınması, anayasal ve yurttaşlık haklarının güvence altına alınması şartı koşuldu ancak Suriye geçiş hükümeti bu konuda da pratikte herhangi bir adım atmadı.
Kuzey ve Doğu Suriye Yönetimi heyeti, Halep ve Şam hattında ve diğer kentlerinde Kürtlerin “SDG’ye destek verdikleri” gerekçesiyle alıkonduğunu ve hareketlerinin engellendiğini belirtti. Şam yönetiminin bu uygulamalarının eşitlik ve toplumsal adalet ilkeleriyle bağdamadığı ifade edildi. şekilde Dürzi ve Alevi toplulukların da hakları tanınmadı.
3. Madde: Ateşkesin uygulanması
Anlaşmaya göre ateşkes tüm Suriye’de sağlanacaktı. Bu başlık, 19 Mart ve 12 Nisan’daki toplantılarda özellikle gündeme geldi. Taraflar barışın önemini teyit etti. Ancak sahada ateşkes uygulanmadı.
Şam yönetimine bağlı güçler, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne bağlı güvenlik noktalarına saldırılar düzenledi. Halep’in Şeyh Maksud ve Eşrefiyê mahallelerinde askeri hareketlilik arttı. Deyrizor bölgesinde kontrol noktaları hedef alındı. 31 Ağustos’ta Til Temir köylerine saldırılar düzenlendi, Tişrîn Barajı çevresine bombardıman yapıldı.
SDG’li komutan entegrasyonun şartlarını açıkladı: ‘Kanunlar gerekli’
4. Madde: Sivil ve askeri kurumların entegrasyonu
Taraflar, Kuzey ve Doğu Suriye Yönetimi’ne bağlı sivil ve askeri kurumların Suriye devlet yapısına entegrasyonu konusunda mutabakata vardı. Bu madde sınır kapıları, havaalanları ve petrol-gaz alanlarını da kapsıyordu.
Kuzey ve Doğu Suriye heyeti, 1 Haziran’daki resmi toplantıda güvenlik, yeniden inşa ve ortak operasyon odalarının kurulması yönünde işbirliği teklif etti. Ancak Şam yönetimi, SDG’nin dağıtılmasını ve tüm güvenlik güçlerinin Suriye geçiş hükümetinin askeri yapılanmasına katılmasını ön şart olarak sundu.
Eğitim alanında sınırlı bir işbirliği sağlandı. Kuzey ve Doğu Suriye Yönetim’in eğitim komitesi ile Geçiş Hükümeti’nin orta öğretim materyalleri arasında uyum sağlandı. Ancak genel entegrasyon için siyasi irade gösterilmedi.
SDG Genel Komutanı Mazlum Ebdi, 4 Ağustos’ta yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Entegrasyon ortaklıktır. Yeni Suriye tüm halkların ortaklığı temelinde inşa edilmelidir. Bu zorla dayatılamaz. Reqa ve Dêrazor halkının devletle entegrasyonun sağlanmasını istemeleri kendi kendini yönetemeyecekleri anlamına gelmiyor. Devletle sağlanacak olan entegrasyon kendi kendilerini yönetmelerine engel olmayacak.”
5. Madde: Göçmenlerin güvenli dönüşü
Anlaşmada, Suriyeli göçmenlerin kent ve köylerine güvenli dönüşü garanti altına alınmıştı. Ancak bu anlaşma maddesi de hayata geçirilmedi.
Kuzey ve Doğu Suriye Yönetimi, Suriye’deki göçmen kamplarından dönüş çalışmalarını hızlandırdı. Bu çerçevede, Tebqa Kantonu’nun kuzeyinde bulunan Mahmûdlê Kampı’ndan bir konvoy, Şam yönetiminin bölgelerine doğru yola çıkarıldı.
6. Madde: Terörle mücadele
Bu maddeye göre Şam yönetimi, terörle mücadelede destekleyici olacaktı. Geçiş Hükümeti yönetimi, 25 Temmuz’da ABD ve Fransa temsilcileriyle yaptığı görüşmelerde terörle mücadeleye destek açıklamaları yaptı. Ancak pratikte herhangi bir adım atılmadı. Mazlum Abdi, SDG’nin IŞİD’e karşı ortak operasyon odaları kurmayı teklif ettiğini ancak Geçiş Hükümeti’nin bunu reddettiğini açıklamıştı.
7. Madde: Parçalanmanın ve ayrımcılığın reddi
Anlaşmada Suriye’nin parçalanması ve ayrımcılığın reddi vurgulanmıştı. Ancak sahada hükümetin uygulamaları bu ilkeyi ihlal etti.
Kuzey ve Doğu Suriye Yönetimi temsilcileri, Şam yönetiminin kontrolündeki bölgelerde mezhepçi ve etnik ayrımcı söylemlerin arttığını, bunun da dışlayıcı bir politika haline getirildiğini ifade etti. Aynı biçimde Alevi ve Dürzi topluluklarına yönelik de ayrımcı bir politika yürütüldü. Süveyda’nın yanısıra Alevilerin yoğunlukta yaşadığı bölgelerde saldırılar da sürüyor.
8. Madde: Ortak Yürütme Komitesi’nin kurulması
Anlaşmada, maddelerin uygulanmasını takip etmek üzere ortak yürütme komitelerinin kurulması öngörülüyordu. 19 Mart-1 Haziran arasında hem Kuzey ve Doğu Suriye Yönetimi bölgelerinde hem de Şam’da koordinasyon toplantıları yapıldı.
Buna karşın Suriye Geçiş Hükümeti yetkilileri, 9 Ağustos Paris görüşmesine katılmadı ve bazı toplantıların “ulusal çerçeve dışında” olduğunu ileri sürdü. Bu durum yürütme komitelerinin çalışmalarını engelledi. Şu anda taraflar arasında yeni bir toplantı tarihi belirlenmiş değil. Türk devletinin baskıları da süreci daha karmaşık hale getirdi.
Şam yönetiminin bu dönem sergilediği tutumumun 10 Mart mutabakatını hayata geçirmede isteksiz olduğu belirtiliyor. Suriye Geçiş Hükümeti, birlik adımlarından söz etse de pratikte merkezi bir siyaset izledi.
Anayasa hazırlıkları, geçici hükümetin inşa edilmesi ve Halk Meclisi seçimlerinin örgütlenmesi gibi konularda merkezi inisiyatifle hareket etti. Tüm bu tutumların Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni sürecin dışına itmek olarak yorumlanıyor.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin açıklamalarına ve Suriyeli siyasetçilerin değerlendirmelerine göre, Fransa Dışişleri Bakanlığı ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın diyalog ve uzlaşı çağrıları ile Geçiş Hükümeti yönetiminin müzakerelere katılmayan tutumu arasında açık bir çelişki bulunuyor.
Türkiye’nin tutumu
Türkiye’nin bu konudaki tutumunun da etkili olduğu ifade ediliyor.
Yapılan yorumlardan biri de Şam yönetiminin tutumunda Türkiye’nin etkili olduğu belirtiliyor. 8 Ağustos’ta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Şam ziyareti, ardından 13 Ağustos’ta Şam hükümetine bağlı heyetinin Ankara’ya gitmesi dikkat çekti. Bu görüşmelerin ardından Şam yönetiminin Paris toplantılarını ertelemesi oldu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 29 Ağustos’ta yaptığı açıklamada “Yeni Suriye’yi herkesin beraber kurması, burada tek bir silahlı gücün olması, aynı zamanda grupların kendi kimlik ve dillerini muhafaza edecek tedbirlerin alınması, yönetimde eşit miktar temsil edilmesi fevkalade önemli” dedi. Suriye’de yaşanan gelişmelerle ilgili her türlü tedbirin alındığını belirten Fidan, “Suriye’de bölünme peşinde koşmak yanlış” ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz ay ise Hakan Fidan, Suriye geçiş hükümetinin Dışişleri Bakanı Hasan Şeybani ile Ankara’da düzenlediği ortak basın toplantısında SDG’ye sert sözlerle yüklendi. “Zamana oynama politikasını bırakın” diyen Fidan, “YPG Suriye’de oyunbozan rolünde” dedi.
Uluslararası girişimler
Taraflar arasında ABD ve Fransa diyalog kanallarını açık tutuyor. Yoğun bir diplomasi trafiği de yaşanıyor. 22 Temmuz’da ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Barrack Mazlum Abdî ile görüştü. Barrack, “Mazlum Abdi sorumluluk alıyor, Türkiye’ye tehdit değil” açıklaması yaptı.
25 Ağustos’ta üst düzey bir ABD heyeti hem Şam’da Ahmed Şara hem de Ürdün’de Mazlum Ebdî ile temaslarda bulundu. Heyetteki ABD senatörü Jeanne Shaheen, SDG’nin orduya entegrasyonunun ülkenin istikrarı için “temel bir konu” olduğunu söyledi.
Yoğun diplomasi trafiğine ramen Suriye’deki belirsizlik devam ediyor. Bu durum ise 10 Mart Anlaşması’nı zorlu bir sınava tabi tutuyor.
10 Mart’tan bu yana Kuzey ve Doğu Suriye ile Şam arasında neler yaşandı?