• Ana Sayfa
  • Gündem
  • 11. İstanbul Trans Onur Haftası: Ne translar ne de özgür basın susacak

11. İstanbul Trans Onur Haftası: Ne translar ne de özgür basın susacak

İstanbul’da basın açıklaması gerçekleştiren trans+’lar, “Kalbi kırılan, katledilen, intihara sürüklenen bütün transların hesabını soracağız” dedi.

11. İstanbul Trans Onur Haftası: Ne translar ne de özgür basın susacak
11. İstanbul Trans Onur Haftası: Ne translar ne de özgür basın susacak
Zilan Azad
  • Yayınlanma: 13 Ocak 2025 19:07

11. İstanbul Trans Onur Haftası, bugün Beyoğlu’ndaki Pürtelaş Sokak’ta bir basın açıklaması gerçekleştirildi.

Transların karşılaştığı şiddet ve devletin uyguladığı baskılara dikkat çekilen açıklamada, “Bizleri ne Hanifi, ne de Hortum Süleyman durdurabilir! Dönmeye devam ediyoruz. Pürtelaş ve Ülker Sokak kızlarına selam olsun” ifadeleri kullanıldı.

‘Ecelimizle ölmek istiyoruz’

Cezasızlık politikalarından ve kolluktan güç alan çetelerin trans+’lara saldırdığı belirtilen açıklamada, “Biz translar varız, ecelimizle ölmek istiyoruz” denilerek şunlar kaydedildi:

“Mahallelerimizde; Bayram Sokak’ta, Bornova Sokak’ta: trans+’lara yönelik saldırılar devlet eliyle körüklendirilmeye devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Alsancak Bornova Sokak’ta yolda duran trans kadına yumruk atan ve  Taksim’de haraç kestiği para vermediği için bi trans kadını defalarca kez bıçaklayıp tekmeleyen fail erkekleri besleyen bu devlet ve maşalarıdır. GBT bahanesiyle seks işçisi trans kadınları taciz etmeyi sistematikleştiren bekçiler bu saldırılar esnasında ortada niye yoktu?

Dünya dönüyor, devran dönüyor, biz dönüyoruz ama  devlet, 20 Kasım Nefret Suçuna Maruz Kalan Transları Anma Günü’nde hormon erişimini kısıtlayarak bedenlerimizi tayin ve yaşama hakkımıza saldırıyor. ‘Hormona erişim engellenemez’  diyen 38 lubunya işkenceyle gözaltına alınıyor.

‘Trans cinayetleri basite indirgenemez’

Eril adalet, cezasızlık politikaları ile trans katillerine cesaret verirken translara yargı sopasını gösteriyor. 2019’da İzmir’de katledilen seks işçisi trans kadın Hande Buse Şeker’in katili polis Volkan Hicret için ağırlaştırılmış müebbet cezası talebi reddedildi ve ‘öldürme eyleminin basit hali’ denildi. Trans cinayetleri ‘basite’ indirgenemez. Bu cinayetlere alışmayacağız ve egemenden kalbi kırılan, katledilen, intihara sürüklenen transların hesabını soracağız. Trans cinayetleri sistematik, ideolojik ve politiktir. Yaşamdan kopardığınız arkadaşlarımızın mücadelesiyle bugün buradayız. Hande Kader, Eylül Cansın, Okyanus Efe, Esra Ateş, Didem Akay ve daha nicesi için buradayız. Adına dahi erişimi engellediğiniz katledilen translar için buradayız.”

‘Savaşlar yaşama haklarına saldırıyor’

Savaş koşullarından en çok etkilenenlerin arasında LGBTİ+’ların da olduğunun vurgulandığı açıklamada şöyle denildi:

“Filistin’den Lübnan’a, Suriye’den Rojava’ya bölgemizi saran emperyalist savaş, işgalci erilliği ve milliyetçiliği büyütüyor. Savaş koşullarından en çok etkilenenler biz lubunyalar, kadınlar ve çocuklar oluyor. Suriye’de iktidara gelen cihatçı HTŞ rejimi şemsiyesi altındaki gruplar ve parçası olduğu SMO, Türkiye’nin desteğiyle, kadınların, çocukların, lubunyaların, Kürt ve Alevi halklarının var olma ve yaşama haklarına saldırıyor.”

Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin anıldı

Kuzey ve Doğu Suriye’deki gelişmeleri takip ederken SİHA saldırısıyla hayatını kaybeden gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in de anıldığı açıklamada, “Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’i unutturmayacağız. Nazım ve Cihan’ın cenazesi günlerce sınır kapısında bekletildi. Yas hakkı insanlık onurudur, ihlali vicdanınızın mezarıdır.” denildi.

‘Ne translar ne de özgür basın susacak’

Ayrıca, öldürülen gazetecileri andıkları için tutuklanan gazetecilerin de unutulmadığı vurgulandı ve “Unutmadık, onlar özgür olana dek mücadelemizi sürdüreceğiz. Ne translar ne de özgür basın susacak, siz susup, yok olacaksınız.” denildi.

İstenilmedikleri her yerde var olmaya devam edeceklerinin vurgulandığı açıklamada son olarak şunlar kaydedildi:

“Mücadelemiz yaşayalım diye; mücadelemiz ortak. Var oluşumuzu hedef alanlar direnişimizle karşılaşacak. Translar ve sevicileri olarak hayatlarımızı, bedenlerimizi, alanlarımızı terk etmiyoruz. Devletin yüzüne yüzüne haykırmaktan vazgeçmiyoruz: transfobiye, orospufobiye, kadın ve LGBTİ+ düşmanlığına, savaşa, işgale, mülteci/kürt düşmanlığına, yoksulluğa karşı buradayız. İstenmediğimiz yerde bitmeye devam edeceğiz!”