19. Uluslararası Avrupa Birliği, Ortadoğu, Türkiye ve Kürtler Konferansı 2’nci gününde

Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen “19. Uluslararası Avrupa Birliği, Ortadoğu, Türkiye ve Kürtler Konferansı” devam ediyor. Konferansta yapılan konuşmalarda Kürt meselesinin barışçıl yöntemlerle çözülmesinin önemine dikkat çekildi.  

19. Uluslararası Avrupa Birliği, Ortadoğu, Türkiye ve Kürtler Konferansı 2’nci gününde
19. Uluslararası Avrupa Birliği, Ortadoğu, Türkiye ve Kürtler Konferansı 2’nci gününde
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 27 Mart 2025 12:24
  • Güncellenme: 27 Mart 2025 12:46

Bu yıl 19’uncusu düzenlenen “Avrupa Birliği, Türkiye, Ortadoğu ve Kürtler” başlıklı konferans, Brüksel’de bulunan Avrupa Parlamentosu’nda dün başladı. Avrupa Türkiye Yurttaş Komisyonu (EUTCC) tarafından organize edilen konferans, bugün de devam ediyor.

Konferans, dün EUTCC Başkanı Kariane Westrheim’in açılış konuşmasıyla başladı.  Organizasyonda yer alanlara teşekkür eden Westrheim, Abdullah Öcalan 27 Şubat’ta yaptığı çağrıyı hatırlatarak, “Umut artık bir güce dönüşmüştür. Kürtlerin söyledikleri, kollektif çabaları güçlendiriyor. Newroz’da bunu çok daha somut bir şekilde gördük. Daha önce emsali görülmemiş bir gücü alanlarda gördük. Ümit ediyoruz ki bu barış fırsatı doğru değerlendirilir ve demokratik bir Türkiye’ye ulaşırız” dedi.

‘Sessiz kalmak suç ortağı olmaktan daha kötü’

Konferansta konuşan Nobel Barış Ödülü sahibi Jody Williams, barış için iki tarafın olması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:

“Ben Vietnam savaşından bu yana aktivistim. Vietnam gibi pek çok ülkeyi mahvettik. Bu süre içinde insanlar baskının ne olduğunu öğrendiler. Kürtlerin barış talebine dair Nobel ödüllü isimlerden imza istediğimde, Kürt meselesinin birçok kişi için çok yeni olduğunu gördüm. Ayrıca topladığımız imzalar ve çağrımız karşısında Türk devleti sessiz kaldı ve taleplerimize cevap vermedi. Bu aşamada sessiz kalmak, suç ortağı olmaktan daha kötü. Kürt halkına dönük baskının sona ermesi gerekiyor.”

Şirin Ebadi: Barış için demokratikleşme şarttır

Nobel Barış Ödülü Sahibi İranlı avukat Şirin Ebadi ise kritik bir dönemden geçildiğine işaret etti.  Ortadoğu’da günlük ortalama 200 insanın öldüğünü belirten Şirin Ebadi, Abdullah Öcalan’ın çağrısına ilişkin “Bu acılara son vermek için birisi ayağa kalktı ve barış lafını ağzına aldı” dedi. Bu çağrının önemli olduğunu ifade eden Ebadi, “Demokratik bir şekilde ülkeyi ve bölgeyi geliştirme fikri çok önemlidir” ifadelerini kullandı. Ebadi, şunları da söyledi:

“Barış için demokratikleşme şarttır. Hepimiz Türkiye ve Suriye’de yaşayan Kürtlerin durumunu biliyoruz. Hem Türkiye’de hem İran’da Kürtlere dönük saldırılar var. 2022 yılında Mahsa Emînî’nin katledilmesiyle başlayan ayaklanma vardı. Mahsa doğduğunda babası ismini Jîna ismini vermek istemişti. Ancak İran hükümeti buna izin vermedi ve ona Mahsa adını verdiler. Ben bunu anlamıyorum. Kürt olmak suç mudur? Eğer bir ülkede demokrasi varsa bunlar yaşanmamalıdır. Demokrasi, çoğunluğun zaferi anlamına gelmez. Yani oyların çoğunu alan şahıs her istediğini yapabilir anlamına gelmez. Demokrasi, azınlıkların haklarına saygı göstermek demektir. Seçimlerde yenilenlerin hakkına saygı göstermek demektir. Dünyanın her yerinde hak, hukuk ve kanunlar var. Bazı kanunları kullanıp rakiplerini hapse atamazsın. Herkesin haklarını elde ettiği bir gün için mücadele ediyoruz.”

İlham Ahmed: Şam’ı yöneten hükümet Suriye halklarını temsil etmiyor

İkinci oturumda ilk sözü alan Suriye Demokratik Meclisi Dış İlişkiler Dairesi Eşbaşkanı İlham Ahmed, 21. yüzyılda ulus devletçi zihniyetin yarattığı sorunları anlattı. Mevcut sistemin cinsiyetçi ve erkek egemen olduğunun altını çizen İlham Ahmed, ortaya çıkan sorunların çözümü için mücadele gerektiğini söyledi. “Ortadoğu yeniden dizayn ediliyor. Bütün bu süreçlerin tartışılması gerekiyor. Ortadoğu’da Kürtlerin mücadelesi önemlidir” diyen Ahmed, “Suriye’de 14-15 yıldır derin bir kriz devam ediyor. Suriye inşa sürecinden geçiyor. Şu an Şam’ı yöneten güçler, tüm Suriye halkları ile görüşmek durumunda. Ancak şu ana kadar mevcut geçici hükümetin böyle bir pratiğini görmedik. Mevcut geçici yönetimin Baas rejiminden çok büyük bir farkını göremedik. Şam’ı yöneten hükümet Suriye halklarını temsil etmiyor. Son 5 yıldır gördüğümüz kadarı ile İslami ve radikal bir şekilde kurulacağı bir izlenime kapılıyoruz” diye konuştu.

İspanya Sol Parti’den Pernando Barrena, Bask Ülkesi’nde yaşanan sorunların Kürtlerle benzerliğine işaret etti. Geçmişte saldırılara karşı cevap verdiklerini ve bu yüzden Basklıların da güç kullandığını hatırlatan Berrena, bu süreçte karşılıklı olarak insan haklarının ihlal edildiğini ifade etti. Konferansın birinci günü yapılan konuşmaların ardından sona erdi.

Konferansın bugünkü oturumunda ise DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan konuşma yaptı. Konferans devam ediyor.