• Ana Sayfa
  • Gündem
  • 4 Aralık’ta madenciler, ölüm ve güvencesizlik gündemiyle anılıyor

4 Aralık’ta madenciler, ölüm ve güvencesizlik gündemiyle anılıyor

Siyasetçiler ve sendikalar, Dünya Madenciler Günü’nde denetimsizliğe, cezasızlığa ve “kader” söylemine tepki gösterdi.

4 Aralık’ta madenciler, ölüm ve güvencesizlik gündemiyle anılıyor
Foto: Group of men in a dark mine underground - mining concepts
4 Aralık’ta madenciler, ölüm ve güvencesizlik gündemiyle anılıyor
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 4 Aralık 2025 11:59
  • Güncellenme: 4 Aralık 2025 13:01

4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nde, Türkiye’de işçi sağlığı ve iş güvenliği tartışmaları yeniden gündemde.

Her yıl yüzlerce madencinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği, sendikal örgütlenmenin baskılandığı ve denetimsizliğin sistematik hale geldiği bir dönemde, bu gün anma ve mücadele çağrılarıyla karşılandı.

Madenlerdeki güvencesizlik, düşük ücret politikaları ve taşeronlaştırma pratiği sürerken, siyasetin de madencilerin yaşam hakkını önceleyen bir düzenleme yapmaktan uzak olduğu eleştirileri öne çıktı.

Bu atmosferde tartışmalar devam ederken 4 Aralık Dünya Madenciler Günü mesajları şu şekilde:

Hatimoğulları: Kölece çalıştırma sistemi ölüm getiriyor

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Dünya Madenciler Günü dolayısıyla sosyal medya hesabından paylaşım yaptı.

Hatimoğulları, “Yerin onlarca metre altında yaşamları pahasına çalışmak zorunda bırakılan maden işçilerinin 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nü kutluyorum. İş cinayetlerinde yaşamını yitiren madenci canlarımızı saygıyla anıyorum. Özelleştirme, taşeronlaştırma, rödovans, örgütsüzleştirme, sendikasızlaştırma, kölece çalıştırma sistemi ölüm getiriyor. Bu sisteme karşı tüm emekçilerin insan onuruna yakışan koşullarda çalıştığı, özgürce örgütlenebildiği yarınlar için mücadelemizi büyüteceğiz. Emeğin ve doğanın sömürülmediği bir yaşamı hep birlikte kuracağız” ifadelerini kullandı.

Bakırhan: Maden cinayetleri kader değil, denetimsizliğin sonucudur

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Dünya Madenciler Günü dolayısıyla sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi:

“Dünya Madenciler gününü kutluyorum. Maden cinayetlerinde yaşamını yitirenleri saygı ve minnetle anıyorum. Bu ülkede maden cinayetleri kader değil; denetimsizliğin, güvencesizliğin ve cezasızlığın sonucudur. Ruhsatsız ocaklar, kâğıt üzerinde denetimler ve ‘fıtrat’ söylemi işçi katliamlarını meşrulaştıramaz. Madencilerin dayanışması, işçilerin örgütlenme mücadelesi ve emekçilerin direnci bu karanlığı dağıtacaktır. Emekçilerin hayatını, emeğin özgürce örgütlenmesini savunmaya devam edeceğiz.”

TÜRK-İŞ: İş cinayetlerinin nedeni güvenlik önlemlerinin uygulanmaması

TÜRK-İŞ, sosyal meyda hesabından yaptığı paylaşımda, madencilik sektöründe çalışan işçilerin zorlu ve tehlikeli koşullar altında yürüttükleri çalışmaların ülke ekonomisi ve toplumsal refaha önemli katkı sağladığı belirtilerek, “Bu nedenle madencilerimiz ülkemizin görünmez kahramanlardır” denildi.

Sektörde yaşanan iş kazaları, can kayıpları ve yaralanmaların Dünya Madenciler Günü’nü bir kutlamadan çok farkındalık ve anma gününe dönüştürdüğü vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Gerçekleşen maden facialarının büyük bölümünde temel neden; iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin mevzuata uygun şekilde ve eksiksiz olarak uygulanmaması, denetim mekanizmalarının yeterli etkinlikle işletilmemesidir. Bu acı tecrübeler, güvenlik kültürünün hayati önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Özellikle kaçak ve denetimsiz maden ocaklarında çalışan emekçilerimizin karşı karşıya olduğu riskler, sektörün en büyük sorunlarından biri olmayı sürdürmektedir.

Bu sebeple; iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin eksiksiz uygulanması, yasal düzenlemelerin caydırıcı yaptırımlarla güçlendirilmesi, çalışanların haklarının korunması ve ülke genelinde ortak bir iş sağlığı ve güvenliği kültürünün yerleşmesi, tüm ilgili tarafların önceliği olmalıdır. Bu sadece bir zorunluluk değil; aynı zamanda maden işçilerimizin can güvenliği, sektörün sürdürülebilirliği ve ülkemizin geleceği için bir gerekliliktir.

Bu anlamlı gün vesilesiyle, maden kazalarında hayatını kaybeden tüm emekçi kardeşlerimizi rahmetle anıyor, madencilik sektöründe çalışan tüm işçilerimizin daha güvenli, sağlıklı ve huzurlu çalışma koşullarına kavuşmasını temenni ediyoruz. Alın teriyle ekmeğini kazanan tüm madencilerimizin 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nü bir kez daha yürekten kutluyoruz.”

Dev Maden-Sen: Hakkımız olanı ya alacağız ya alacağız

Türkiye Devrimci Maden Arama ve İşletme İşçileri Sendikası (Dev Maden-Sen), 4 Aralık Dünya Madenciler Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, madenlerin kamuya ait bir servet olduğu, kamu yararını esas alan ulusal bir madencilik politikasının oluşturulması gerektiği belirtilerek, madenlerin “sermaye şirketlerinin değil, kamunun ve halkın” malı olduğunu vurgulandı.

Türkiye’de madencilik alanında yapılan özelleştirmelerle madenlerin, sermayenin “talanına ve insafına” bırakıldığı kaydedilen açıklamada, maden şirketlerinin daha fazla kar elde etmek amacıyla bilimsel ve evrensel madencilik ilkelerini hiçe sayarak işçinin emeğinden çaldığı ve doğaya zarar verdiği belirtildi.

Özelleştirme sonrası hayata geçirilen devir, kiralama ve taşeronlaştırma uygulamalarının madenciliğin yalnızca “talan ve kar” ile anılır hale gelmesine neden olduğu ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Her 4 Aralık’ta dediğimiz gibi, madencilik, kamu yararına, insanı ve doğayı esas alan bir kalkınma dikkate alınarak yapılmalıdır. Bu yüzden madencilik, kamu yararı gözetilerek oluşturulacak Ulusal Madencilik Politikaları tarafından belirlenmelidir. Türkiye’de maden sahalarında özelleştirme ile beraber, tüm toplum için zenginlik ve ülke için stratejik öneme sahip madenler, sermayenin talanına ve insafına terk edildi. Maden şirketleri, daha fazla kar elde etmek için, bilimin ve madenciliğin evrensel prensiplerini esas kabul eden bir madencilik yapmak yerine, işçinin emeğinden çalarak, doğayı yaşanılmaz kılmaktadır. Maden sahalarında yapılan özelleştirmeler sonucunda, devirler, kiralamalar ve taşeronlaştırma politikaları madenciliğin yalnızca talan ve kar ile anılmasına neden olmaktadır. Türkiye’nin en büyük sermaye şirketlerinin ilk sıralarında maden işverenleri yer almakta iken, sıra işçiye geldiğinde tabir yerindeyse zırnık koklatmamaktadırlar. Dünya borsalarında değerleri son yılların en karlı yatırım haline dönüşen maden şirketleri ile zenginliklerine zenginlik katanlara, maden işçisini açlık sınırı civarlarında bir ücretle yaşamaya mahkûm edenlere verilecek tek karşılık, haklarımız için durmadan usanmadan örgütlenmektir. Hak verilmez alınır şiarıyla hakkımız olanı ya alacağız ya alacağız.”

‘Talebimiz; yargılamaların hızlı, cezaların daha fazla caydırıcı olmasıdır’

“Sağ olarak girdiğimiz maden ocaklarından sağ olarak çıkmak istiyoruz, çalışırken ölmek istemiyoruz” denilen açıklamada, Soma’daki maden faciasında 301 maden işçisinin ölümü hatırlatıldı. Açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Soma’da 301 işçinin katledilmesinden bu yana hükümete yapılan bütün uyarılara rağmen madenlerdeki çalışma koşullarında bir iyileştirme sağlanmamıştır. Sağlanamadığı gibi kimi maden işverenleri, kamunun denetim eksikliği ve güvencesiz çalışılan işyerlerinde yalnızca daha fazla kar etmeyi hedeflemişlerdir. Türkiye’de iş cinayetlerinin işlendiği davalarda adalete ulaşılmadığı, sorumlular ceza almadığı için, iş cinayetleri ve işçi katliamları devam etmektedir. Bu konuda talebimiz; yargılamaların hızlı, cezaların daha fazla caydırıcı olmasıdır. Soma, Ermenek, Torunlar, Şirvan gibi iş cinayetlerinin kitlesel olarak yaşandığı yerlerde hiçbir siyasi sorumluluk üstlenilmemiş, maden şirketlerinin sahipleri ceza almamış ve hatta bazı davalarda ölen işçiler ve maden mühendisleri kusurlu bulunmuştur. Yine ruhsatsız işletilen kaçak maden ocaklarında iş cinayetleri azalmamış, kaçak madende çalışırken ölen işçisinin sorumluluğundan kurtulmak için, cansız bedeni dahi canice yakarak ortadan kaldırılmak istenen Afganlı maden işçisi Mohammed Nourtani örneğindeki gibi iş cinayetleri yaşanmaya devam etmektedir.”

Açıklamada, kaçak maden ocakları da dahil tüm maden sahalarında yaşanan iş cinayetlerinde sorumluların, denetim görevini yerine getirmeyenler, bilimsel uyarıları kulak ardı edenler ve kâr hırsıyla insan yaşamını hiçe sayanlar olduğu belirtildi.

‘Maden iş kolunda işçi güvenliği için bağımsız bir kurumsal yapı oluşturulmalı’

Maden iş kolunun ağır, tehlikeli ve risklerle dolu olduğu vurgulanan açıklamada, “Yaralanma, meslek hastalığı ve ölüm tehdidiyle dolu iş kolumuzda; etkin kamu denetimi yapılmalı, piyasalaşan işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında sendikalar, meslek oda ve birlikleri, çevre örgütleri ve üniversitelerin katılımıyla bağımsız bir kurumsal yapı oluşturulmalıdır. Madenlerde çalışan maden işçilerinin sendikal güvence altında çalışması sağlanmalı, sendikalaşmasının önündeki baskı ve engellemeler son bulmalıdır. Biz maden işçilerini kölelik koşullarında çalıştırarak ölüme yollayanlara, haklarımıza, ekmeğimize göz koyanlara, madenlerimizi talan edenlere, doğamızı yok edenlere karşı mücadeleyi mücadeleleri olarak benimseyen tüm madenci kardeşlerimize selam olsun” denildi.