• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Diyarbakır Barosu’nun 49’uncu Genel Kurulu’nda ilk gün sona erdi

Diyarbakır Barosu’nun 49’uncu Genel Kurulu’nda ilk gün sona erdi

Diyarbakır Barosu’nun yeni yönetiminin belirleneceği kurulda önemli mesajlar da verildi.

Diyarbakır Barosu’nun 49’uncu Genel Kurulu’nda ilk gün sona erdi
Diyarbakır Barosu’nun 49’uncu Genel Kurulu’nda ilk gün sona erdi
Şirin Bayık
  • Yayınlanma: 12 Ekim 2024 19:01
  • Güncellenme: 12 Ekim 2024 19:34

Diyarbakır Barosu’nun 2 gün sürecek 49’uncu Seçimli Olağan Genel Kurulu toplandı. Yeni yönetimin belirleneceği Genel Kurul’da toplumsal sorunlardan, kadın katliamlarına, cezasızlık politikasından, Kürt meselesinin demokratik çözümüne ilişkin önemli mesajlar da verildi. Genel Kurul’da konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren,  barış süreci ihtimaline ilişkin “Umutluyuz, önümüzdeki günlerde Diyarbakır Barosu’na önemli sorumluluklar düşüyor” dedi.

İki gün sürecek Genel Kurul’un ilk gününde avukatlar Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi’nde bir araya geldi. Genel Kurul Toplantısı’na avukatların yanı sıra, Diyarbakır Barosu’na bağlı DEM Parti milletvekilleri Meral Danış Beştaş ve Serhat Eren, CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile siyasetçi Ayla Akat Ata katıldı.

Genel Kurul saygı duruşu ve divan kurulu üyelerinin seçilmesi ile başladı. Ardından geçmiş döneme ait faaliyet ve denetim raporları okundu. Ardından, önceki dönemin çalışmalarının yer aldığı ve Kürtçe’nin Zazaca lehçesinde hazırlanan sinevizyon gösterimi yapıldı.

“Kürt sorununun barışçıl çözümü açısından en ufak kıvılcım bile bizi umutlandırıyor”

Genel Kurul’un açılış konuşmasını Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren yaptı. Eren, kadınların ve çocukların katledildiği, yargının bağımsızlığının ciddi anlamda sorgulandığı bir süreci yaşadıklarını belirtti. Diyarbakır Barosu’nun bu hukuksuzluklara karşı ortaya koyacağı tutumun önemli olduğunu vurgulayan Eren, “Filistin’de 40 binin üzerinde kişi yaşamını yitirdi. Savaşın, çatışmanın, şiddetin en acı tecrübesini yaşamış halk olarak, insanların barış içerisinde yaşamasını sağlamakta sorumluluğu olan tüm kurumlara bu çatışmayı durdurma konusunda çağrıda bulunuyorum” dedi.

Son günlerde tartışılan barış süreci tartışmalarına yönelik de açıklama yapan Eren, “Son günlerde Türkiye’de yeniden barışın, çözümün konuşulması bizi ne kadar umutlandırdığını, beklenti içine soktuğunu gözlemleyebiliriz. Diyarbakır Barosu hiçbir zaman toplumun taleplerinden kendini uzak tutmadı, tutamaz da. Bu ülkenin toplumsal sorunlarının, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü açısından en ufak kıvılcım bizi umutlandırıyor. Önümüzdeki günlerde yeni bir barış, çözüm sürecinin oluşabilmesi için Diyarbakır Barosu’na büyük sorumluluk düşmektedir. Diyarbakır Barosu’nun aynı şekilde Kürt sorunun çözümü konusunda sorumluluk alacağı bilinmektedir” değerlendirmesini yaptı.

Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi anıldı

Genel Kurul’da en çok konuşulan konulardan biri de, eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesiyle ilgili davadan cezasızlık sonucu çıkmasıydı. Buna ilişkin de hatırlatma yapan Nahit Eren, verdikleri mücadelenin süreceğini dile getirdi. Eren, “Tahir Elçi dosyası cezasız bırakılmak istendi. Bu mesaj aslında Tahir Elçi’nin çizdiği, savunduğu ve Kürtlere karşı bu ülkede savunma yapan her insan hakları savunucusuna karşı verilen bir mesajdı. Kürtlere bu mesajı göstermek için bu kararı verdiğini iyi biliyoruz. Tahir Elçi dosyasının cezasız kalmaması için mücadele verdik, bundan sonra da hem baro olarak hem de dostları olarak mücadele vereceğimizden kimsenin kuşkusu yok” şeklinde konuştu.

Genel Kurul’dan Selahattin Demirtaş’a plaket

Eren’in konuşmasının ardından Genel Kurul, 25 yılını tamamlamış 61 üyesine plaket verdi. Plaket alanlar arasında 7 yıldan uzun süredir cezaevinde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, siyasetçi Ayla Akat Ata, Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren de yer aldı. Tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş’ın plaketi kardeşi Aygül Demirtaş’a verildi.

“60 milyonluk bir halkın suçu ne?”

Tutuklu bulunduğu için plaketi alamayan avukat Ramazan Kartalmış’ın plaketini ise bir meslektaşı aldı. Tutuklu bulunduğu için plaketini almaya gelemeyen avukatlara ilişkin açıklama yapan Divan Başkanı Sabahattin Acar, “Rehine oldukları için hazır bulunamıyorlar, vekilleri alıyor. Gerçekten üzülüyorum, kahroluyorum. 60 milyonluk bir halkın suçu ne? Vekilleri niye bu durumda? Bu olacak şey değil” diyerek gözyaşlarını tutamadı.

Öte yandan plaket alanlardan biri olan DEM Parti Milletvekili Serhat Eren, “Demokrasinin, adaletin insan hakları mücadelesinin diğer adı Amed Barosu’dur. Kürt halkının avukatlığını yaptığı için, diline, kültürüne, tarihine sahip çıktığı için çok fazla baskılara uğradı. Tahir Elçi bu nedenle katledildi. Bu baskılara, saldırılara rağmen, soruşturmalara, davalara, tutuklamalara, sürgünlere rağmen Amed Barosu bu mücadeleci kimliğinden ödün vermedi ve vermeyecek” dedi.

Plaketini Baro’nun en kıdemli avukatı olan Mehmet Siraç Anık’tan alan Ayla Akat Ata ise yaptığı konuşmada, “Bu baronun bir üyesi olmak ayrıcalık ve fedakarlıktır. Bu baronun üyesi olmak demek  ‘Bedel yarışında ben de varım’ demektir” dedi.

Plaket takdim eden isimlerden CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da bir konuşma yaparak, ilk staj dönemine ilişkin anılarını paylaştı. Diyarbakır Barosu’nun yıllar içerisindeki mücadelesine değinen Tanrıkulu “Diyarbakır Barosu bir kimliğin, bir halkın barosudur. Diyarbakır Barosu siyaset yapar ama bu halk için yapar” şeklinde konuştu.

“Hukukun siyasi iktidarların elinde maşaya dönüştüğü olağan üstü dönemlerdeyiz”

Daha sonra Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi adına Cansel Talay söz aldı. Talay, “Kadın hakları mücadelesi veren bizler, kurumların içine kök salmış ayrımcılıklarla da mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Şiddet toplumun her katmanında yeniden yürütülen bir politikadır. Cezasızlık politikalarına karşı verdiğimiz mücadele, adaletin sağlanması için verilen en büyük mücadeledir. Bu mücadeleyi sadece mahkeme salonunda değil, baro içinde de sürdürmek zorundayız. Baroda cinsiyetçi pratiklerin tamamen son bulmasını istiyoruz. Biz kadınlar olarak bilgi ve becerilerimizi sorgulanmadığı, cinsiyetçi tutumların tutunamadığı bir ortam talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Özgürlük için Hukukçular Derneği adına konuşan avukat Gizem Miran ise konuşmasına, katledilen eski Diyarbakır Barosu başkanı Tahir Elçi’yi ve adil yargılanma hakkı için mücadele yürütürken açlık grevinde hayatını kaybeden Ebru Timtik’i anarak başladı. Ardından “Savaş hukukunun egemen olduğu bir coğrafyada bizler mesleğimizi yapmaya çalışırken, geçtiğimiz yıllarda bu hukuk daha da derinleşirken, katmerlenerek ilan edilen olağanüstü hal ve bu dönemde çıkarılan OHAL KHK’leriyle hak ve özgürlüklerin bir kısmı ortadan kaldırılırken büyük bir kısmı da kullanılamaz hale getirildi. Hukuk bu coğrafyada fütursuzca egemenin baskı aracı olarak kullanılmaya devam edildi. Ülke yönetimi tek adam rejimiyle tamamıyla baskıcı ve faşist bir biçime büründü. Bunun sonucunda tüm toplum gibi biz savuma makamına karşı da gerek yargı tacizleriyle gerekse ekonomik ve sosyal sömürü araçlarıyla baskılar arttırıldı” dedi.

Miran devamında, “Hukukun siyasi iktidarların elinde maşaya dönüştüğü olağan üstü uygulamaların normalleştirilmeye çalışıldığı bir atmosferde bu duruma karşı geliştirilen sessizlikten tüm toplum olarak nasibimizi almamız kaçınılmaz olmuştur. İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede hukuksuzca çekilmeyle ayyuka çıkan saldırı biz kadınların hayatlarına, haklarına, bedenine, emeğine karşı daha da yoğunlaştırılmış, özel savaş politikaları devreye sokulmuştur. Kürt halkının meşru taleplerini siyasi iktidar duymazdan gelmekte, bu taleplere karşılık olarak baskı ortamını ayyuka çıkarmaktan kendini alı koyamamaktadır. Anadilde eğitim, anadilde sağlık gibi temel evrensel insan haklarının anayasal güvence altına alınması göz ardı edilmekte ve ülke gündemi toplumsal olarak tartışılmaya başlanmasına dahi tahammül edilemez hale getirilmektedir” dedi ve  ardından kadın avukatları sahneye davet etti.

Kadın avukatlardan protesto: Kadın Ve Çocuk Cinayetleri Politiktir

Sahneye çıkan kadın avukatlar, kadın ve çocuk katliamlarını protesto etti.

 

Üzerinde Kürtçe ve Türkçe “Kadın ve Çocuk Cinayetleri Politiktir” yazılı pankartla sahneye çıkan kadın avukatlar “Jin, Jîyan, Azadî” sloganı attı.

3 aday Diyarbakır Barosu Başkanlığı için yarışacak

Konuşmaların ardından Diyarbakır Barosu Başkanlığı için yarışan isimler konuşmalarını yaptı. Yarın gerçekleşecek seçimde avukat Abdulkadir Güleç, avukat Barış Yavuz ve son anda aday olduğunu duyuran avukat Cengiz Baysal yarışacak. Başkanlık yarışının yanı sıra baro organları seçimi de yine yarın yapılacak.