Fernas işçileri işverenle masaya oturmak için Soma’ya döndü

Fernas Madencilik’te sendikaya üye oldukları ve haklarını talep ettikleri için işten atılan ve 53 gündür eylem yapan madenciler, müzakere yolunun açılması üzerine açlık grevine ara vererek Ankara’dan Soma’ya döndü. Maden emekçileri Soma’da aileleri tarafından sevinçle karşılandı.

Fernas işçileri işverenle masaya oturmak için Soma’ya döndü
Fernas işçileri işverenle masaya oturmak için Soma’ya döndü
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 18 Ekim 2024 01:34

Manisa’nın Soma ilçesinde bulunan AK Parti Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’nun sahibi olduğu Fernas Madencilik’te sendikaya üye oldukları ve haklarını talep ettikleri için işten atılan ve 53 gündür eylem yapan madenciler, müzakere yolunun açılması üzerine açlık grevine ara vererek Ankara’dan Soma’ya döndü.

Madenciler, Soma’da CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, Soma Belediye Başkanı Sercan Okur, CHP Soma İlçe Başkanı Levent Elbinsoy ve aileleri ile yakınları tarafında karşılandı.

Soma Millet Bahçesi’nde maden emekçileriyle birlikte açıklamlarda bulunan Bağımsız Maden İş Sendikası Genel Başkanı Gökay Çakır, 53 gündür eylem yaptıklarını belirterek “53 gün boyunca eylemimiz devam etti. Yarın heyetimizden 5 arkadaşımızı göndereceğiz. Tabii ki bu eylem yarına kadar şu anda donduruldu. Ama yarından sonra sonuç alamazsak daha bu eylemin beşinci raundunu bitirdik. Daha altıncı, yedinci raunt var. Biz yarına kadar çok da sevinmeyelim, yarın göreceğiz.” dedi.

‘Bir avuç insanı, bin avuç insanlara köle yapan insanlara ders oldu’

Türkiye’deki bütün işçi sınıfı için mücadele ettiklerini belirten Çakır, “Elbette bu eylem Türkiye’deki işçi sınıfına, Türkiye’deki emekçilerin 17 bin lira asgari ücretle bir avuç insanı, bin avuç insanlara köle yapan insanlara ders oldu. Biz bunu anlatmaya çalıştık Türkiye’deki emekçi dostlarımızla. Biz bir adım attırabildiysek ne mutlu bizlere. Bu 430 işçinin kavgası değildir. Türkiye’deki bütün işçi sınıfının kavgasıydı. ” diye konuştu.

’53 gün boyunca bu madenci kardeşlerimiz ciddi bir direniş gösterdi’

CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu ise “Anayasamızın 51’inci maddesi çok açık. Anayasa 51’e göre Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan yurttaşların sendikaya üye olma hakları vardır, örgütlenme hakları vardır. Sendikal faaliyetlerde bulunma hakları vardır. Bu anayasal bir haktır. Ayrıca bunun önünde engel olanlarla ilgili de Ceza Kanunumuzda hükümler bulunmaktadır” dedi.Yerin altındaki kaybettiklerimizle beraber bir mücadele yürütüyoruz”

‘Yerin altındaki kaybettiklerimizle beraber bir mücadele yürütüyoruz’

Bağımsız Maden İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu da “Madencilik zor zanaat. Bizim Soma ölümü kanıksamış bir havza. Biz daha önce tazminat mücadelelerinde de söyledik, mezarlıkta hapsedilmiştik. O zaman da söyledik; mezarlıkta bir taraftan 13 yıldır tazminatlarını alamayan alamayan insanlar, bir taraftan 301 şehitleri ve başka madenci şehitleri, yüzlerce insan yerin altında. Yani yerin altında çalışanlarla, yerin altındaki kaybettiklerimizle beraber bir mücadele yürütüyoruz” dedi. Aksu şunları söyledi:

“Biz hem dua ile, cem ile, kardeşlik ile hep beraber yani bu salt bir yerde gözaltına alınmak, salt hak talep etmek değil, evdeki çocuğun beklentisi, ablanın, annenin, kardeşin, eşin beklentisi, duası, isyanı, feryadı, bu mücadelenin bir parçası. Burada duyguyu oluşturan şey bunlardan bağımsız bir şey değil. Ne yazık ki biz yoksuluz. Biz garibanız ama haklıyız. Haklı olmak da yetmiyor. Onun için o hakkı talep etmek gerekiyor. Kimseden de korkmamak gerekiyor. Ölüme alışkınız. Faniyiz zaten. Fani olduğumuz için şunu biliriz; ölüm her an gelebilir. Her birimize gelebilir. Ama bunu bu kadar kanıksamış durumdayız ama biz yoksulluğa da mecbur değiliz. Garibanlığa da mecbur değiliz, yurttaşız biz. Yani Cumhurbaşkanı nasıl bir yurttaşsa emniyet müdürü ya da işte kaymakam nasıl bir yurttaşsa belediye başkanı nasıl bir yurttaşsa hepimiz de aynı yurttaşız. Birbirimizden yasa önünde hiçbir farkımız yok. Dolayısıyla hakkımızı her yerde aramaktan korkmaya da gerek yok. Endişe etmeye de gerek yok ama zalimler, güçlüler, holdingler, patronlar güçlüler. Yani bütün kolluk, hakim, savcı, kaymakam, vali korkuyor onlardan. Niye korkuyorlar? ‘Oraya sürerler, görevden alırlar, yükselemem.’ Yani o yüzden kanunun gereğini yapamıyorlar. Kanunda yoksulu savunan hakları sahiplenemiyorlar. O zaman bizim başımıza basabiliyorlar. Bizi korkutabiliyorlar. İşsizlikle, açlıkla terbiye etmeye çalışabiliyorlar ama Soma bunu çok öğrendi. 13 Mayıs 2014’ten beri burada nice kavgalar, tehditler, baskılar oldu. Sonrasında da insanlar madenlerde ölmeye devam ettiler tek tek.

‘O zaman direnmenin kıymetini ölmek kadar bileceğiz’

“Bu yazgımız değil. Bu kaderimiz değil. Bunu yüce Rabb’imiz yukarıdan aşağıya yazmamış. Tedbir alacaklar. Öldürmeyecekler, önlem alacaklar. İnsanlar bu fani olduğu için ölmüyor madende. Madende önlemi almadığı için patron daha çok kazanayım dediği için insanlar ölüyorlar. Şimdi madem patronlarına sorsanız ‘biz üzülmüyor muyuz’ diyorlar. Ama sen harcamasını yapmıyorsun, önlemini almıyorsun. Sonra gelip cenazede ağlıyorsun, timsah gözyaşlarıyla. Üzülmüş gibi yapıyorsun, üzülmüyorsun. Üzülsen oraya o parayı harcarsın. Tedbiri alırsın. Garibi öldürmezsin. Mehmet Ali Dada’yı öldürmezsin, 301’i öldürmezsin üzülsen. Dolayısıyla değerimiz yok. Bizi değerli kılan ne zaman değerli oluyoruz? Ya toplu ölünce değerli oluyoruz ya da toplu direnince değerli oluyoruz. O zaman karşımıza kameralar geçiyor. Mikrofonları uzatıyorlar. O zaman bize insanmışız gibi davranmaya çalışıyorlar. Ne zaman direnirsek, ne zaman toplu ölürsek, o zaman direnmenin kıymetini ölmek kadar bileceğiz. Bu bizim yoksulun elindeki kılıç bu. Direnmek, örgütlü bir şekilde, birleşik bir şekilde, birbirimize tutkun olarak, birbirimize sahip çıkarak. Yoksa bunlar burada oturan bu çocukları köle yapacaklar. Kollarına kelepçe takacaklar, ayaklarına zincir takacaklar, o madenlere sürecekler. Eynez ocağında dayı başlarının yaptığı şeyi tekrar yapacaklar. Tekrar yapacaklar, daha kötü yapacaklar.”

‘Bu yazgıya itiraz etmemiz lazım’

“İnsanlar eliyle yaratılan, bu yazgıya itiraz etmemiz lazım. Bunun karşısında korkmamamız lazım. Biz buradayız, Bağımsız Maden İş Sendikası burada. Hangi zalim, hangi kötülük yapan insan varsa onun karşısında dururuz. En azından dururuz. Biz de etten kemikten insanlarız. Deriz ki; kardeşim sen bu garibanın, bu işçinin, bu haksızlığa uğrayan üzerinden güç kazanıyorsun. Üzerinden para kazanıyorsun. Bunun karşısına dikilmeliyiz. Nerede olursa olsun itiraz etmeliyiz. Şimdi yarın bir görüşme olacak. Patronun samimiyetini, iyi niyetini test edecek arkadaşlar. Orada verilmiş bir söz var, bir düzey var. Biz de o söze inanarak, güven buraya geri geldik. Hazırlıklarımız aslında iki etap daha var. Onu kenarda tuttuk. Gidelim görelim. Biz zaten başından beri burada Soma Belediye Başkanı Sercan(Okur) bey burada. Kendisi de geldi kapıya. Kapıdan geri çevrildi. Vekil bey (CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu) de geldi kapıya. Daha öncesinden de bir çözüm arıyorduk. Direnmek istemiyorduk. Hepimizin işi gücü var, vakti var. Direnmek istemiyorduk. Ama patronun buradaki işletme müdürü, Fernas’ın yönetimindeki vekili Serkan Güncü sürekli manipüle etti ve bu direniş bu yüzden doğdu. Şimdi diyoruz ki; yarın bu iş bitsin. Konuşulduğu gibi, uzlaşıldığı gibi bitsin. Yeni yeni oyunlara gerek kalmasın. Biz de ya işimize gücümüze, hayatımıza, evlerimize geri dönelim ve beklentimiz budur. Umarım bizi bir daha bir daha başka türlü davranışlara itecek bir durum söz konusu olmasın. Hepinizin ayağına, yüreğine sağlık. Yarın burada insanlar güler. Eğer gülmezlerse üç gün sonra gülerler.” (ANKA)