ABD Başkanı Joe Biden, Perşembe akşamı Berlin’e vararak Batılı liderlerle Ukrayna’ya nasıl destek verileceğini görüşmek ve ülkeler arası dayanışmayı kutlamak için önemli bir ziyarete imza attı. Bu ziyaret, Biden’ın görevdeki son yurt dışı seyahati olması açısından da özel bir anlam taşıyor.
ABD seçimlerine haftalar kala, Donald Trump’ın yeniden seçilme ihtimali, ABD dış politikasında ve Biden’ın Berlin’de kurmaya çalıştığı ilişkilerde bir değişim tehdidi oluşturuyor. Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Trump’ın başkanlık döneminde yaşanan soğuk ilişkilerden sonra, Biden’ın 2021’den bu yana iki ülke ilişkilerini geliştirmesini memnuniyetle karşıladığını belirtti.
Scholz, parlamentodaki konuşmasında, “ABD Başkanı, son yıllarda iş birliğindeki inanılmaz gelişmeyi temsil ediyor” dedi. Scholz ve hükümeti, Trump’ın olası ikinci başkanlık dönemi hakkında endişelerini dile getirdi. Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Biden’ın Trump’a karşı seçimdeki performansını “belirsiz” olarak nitelendirmişti.
Geçtiğimiz Haziran ayında İtalya’da yapılan G7 zirvesinde Scholz, Trump yerine Biden’ın ikinci kez kazanmasını tercih edeceğini açıkça ifade etti. Ancak, Alman muhalefeti, hükümeti Trump’ın olası dönüşüne karşı hazırlıksız olmakla suçladı. Hristiyan Demokrat Birliği’nden (CDU) Jens Spahn, Trump ve ekibiyle temas kurma çağrısında bulundu ve “Trump’ın başkanlığı döneminde yapılan hatayı tekrarlamamalıyız” dedi.
Euronews’te yer alan habere göre Alman halkı da Trump’ın olası başkanlığına karşı temkinli. Körber Stiftung tarafından yapılan bir ankete göre, Almanların yüzde 80’i Trump’ın başkanlığının diplomasiye olumsuz etkileri olacağını düşünüyor.
Geçmişteki ilişkiler
Trump’ın başkanlığı döneminde (2017-2021) Almanya ile ilişkilerde yaşanan zorluklar, bugünkü endişelerin temelini oluşturuyor. Trump ve dönemin Şansölyesi Angela Merkel, savunma harcamaları, göç, iklim değişikliği ve ticaret gibi konularda sık sık karşı karşıya gelmişti. Trump, başkanlığının sonlarına doğru, Almanya’nın savunma harcamalarını artırmayı reddetmesi nedeniyle ülkede konuşlu 12 bin Amerikan askerini geri çekme talimatı vermişti.
Ukrayna’ya yardım
Trump’ın yeniden başkan seçilmesi, Ukrayna’ya verilen yardımları tehdit eden bir faktör olarak görülüyor. ABD, Ukrayna’nın en büyük destekçisi olurken, Almanya ise Avrupa’daki en büyük destekçi konumunda. Trump’ın yardımları kesmesi veya azaltması halinde, Avrupa ülkelerinin bu boşluğu doldurması gerekecek.
Alman hükümeti ise Ukrayna’ya daha fazla destek verme konusunda ikiye bölünmüş durumda. Yeşiller ve liberal Hür Demokrat Parti (FDP) daha fazla yardım isterken, Scholz zaman zaman Ukrayna’ya askeri destek sağlama konusunda tereddüt etmişti. Scholz, Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy’e Almanya’nın mali desteğini sürdüreceği sözü vermiş olsa da, Almanya’nın bütçe açığı nedeniyle bu desteği ne kadar sürdürebileceği belirsiz.
2025 bütçe taslağında Almanya, NATO’ya yaptığı katkıyı artırırken Ukrayna’ya ayrılan fonu yarıya indirdi. Uzmanlar, Trump’ın iktidara gelmesi durumunda ABD’nin NATO’ya desteğini daha da azaltabileceğini ve Avrupa ülkelerinin bu boşluğu doldurmak için daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğini, dolayısıyla Ukrayna’ya yardımların azalabileceğini öngörüyor.