Sağlık Bakanlığı tarafından yürürlüğe konan Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’nden geri adım atılmamasının ardından aile hekimleri bir kez daha eylem kararı aldı.
Geçen ay üç gün iş bırakan aile hekimleri, bu kez 2-6 Aralık günleri arasında beş günlük iş bırakma eylemine bugün başladı.
Ankara İl Sağlık Müdürlüğü önünde bir araya 19 sağlık meslek örgütüne bağlı hekimler, “Eziyet yönetmeliğine hayır! Meslek onurumuz ve halkın sağlığı için g(ö)revdeyiz!” yazılı pankart ve “Bizler bu ülkenin üvey evlatları mıyız?”, “Sağlıkta şiddete hayır” yazılı döviz taşıdı.
Grup adına açıklama yapan Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Alper Tan Açar, “Eziyet Yönetmeliği” olarak adlandırdıkları yeni yönetmelik ile yapılan düzenlemelerin hiçbirinin vatandaşa ve hizmet sunan emekçilere kalıcı çözüm getirmediğini ve aile sağlığı merkezlerindeki sağlık hizmetlerinin paralı olma yolunda hızla ilerlediğini söyledi.
‘Yönetmenlik geri çekilsin’
Yönetmeliğin geri çekilmesini beklerken, Meclis’e 25 Kasım günü bir kanun teklifi sunulduğunu hatırlatan Açar, “28 Kasım’da komisyonda görüşülerek değişiklik yapılmaksızın Genel Kurul’a sevk edilen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nun 5. maddesi ve 5510 sayılı kanunun 68. maddesinde değişiklikler yapılmaktadır. Baştan söylemek istiyoruz; bu değişiklikler TBMM’de yasalaşacak olursa birinci basamak sağlık hizmetleri piyasa dinamiklerine tam olarak teslim edilecektir” diye konuştu.
‘Paralı rapor sorunlara yol açacak’
Açar, yasa teklifiyle aile hekimliğinde ücretsiz olarak verilen raporları ücretli hale getirilmek istendiğini belirterek, “Bu durum aile hekimi arkadaşlarımızı ‘parasıyla değil mi raporumu vermek zorundasın’ diyen hastalarla karşı karşıya getirecektir.” dedi.
Aile hekimlerden beş talep
Açar, “Sağlıklı bir toplum, iyi çalışan bir sağlık sistemi” için daha önce de dile getirdikleri beş talebi tekrarlayarak, şunları kaydetti:
“Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbı donanımı ve aile sağlığı merkezleri kamu tarafından sağlanmalıdır. Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilinceye kadar aile sağlığı merkezi sayısı hekim başına 2 bin nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır. Kadrolu ve güvenceli yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmeli, aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenmeli, geliştirilmelidir. Kadrosuz, güvencesiz bir şekilde çalışan emekçiler (gruplandırma elemanları) kadroya geçirilmelidir. Aile hekimlerine ve tüm sağlık emekçilerine emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde, izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya ailesinden biri öldüğünde kesilmeyecek maaş ödenmelidir. Gelire katkısı yüzde 20’yi geçmeyecek ve yapılan hizmetin niteliğini ödüllendiren bir performans uygulamasına geçilmelidir.”
‘Yönetmelik halkla hekimleri karşı karşıya getirecek maddeler içeriyor’
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Alpay Azap, Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni, ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. Azap, şöyle konuştu:
“Bu yönetmelik halk sağlığını geliştirecek hiçbir içerik taşımıyor. Halkın daha nitelikli, daha erişilebilir bir sağlık hizmetine ulaşmasını sağlayacak bir yönetmelik değil. Halkla hekimleri karşı karşıya getirecek maddeler içeriyor. Hekimlere getirdiği bazı kısıtlamalar, halkımızın taleplerine hekimlerimizin karşılamasının önünde engel oluyor. Dolayısıyla birinci basamakta bu talepleri olan hastalarla hekimler arasında çatışmaların olmasına sebep olacak. Hekimlere şiddeti de arttıracak olan bir yönetmelik. Mesleki bağımsızlığımızı da sınırlayan bir yönetmelik. Bazı ilaçların yazılmasına sınır getiriyor. Örneğin mide koruyucu ilaçlar, ağrı kesiciler, antibiyotiklerle ilgili sınırlamalar getiriyor.
Asıl yapılması gereken birinci basamak hizmeti veren Aile Sağlığı Merkezleri’nin sayısının arttırılması gerekiyor. Hekimler şu an için 3 bin 500 hastaya bakmak durumunda kalıyor. Bunun 2 binin altına inebilecek kadar Aile Sağlığı Merkezi sayısının arttırılmasını istiyoruz. Bu olduğu takdirde sağlık çalışanları ve hekimlerimizin koruyucu sağlık hizmetlerini vermesi mümkün olacak. Daha nitelikli bir sağlık hizmeti vermemiz mümkün olacak.”