Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Sevtap Yokuş, İlke TV’de Dilek Odabaş’ın sunduğu “Konuşma Zamanı” programında çözüm sürecinin yeni bir boyut kazanıp kazanmadığını değerlendirdi. Yokuş, geçmiş çözüm süreci deneyimlerini ve günümüz koşullarını karşılaştırarak önemli açıklamalarda bulundu.
‘Bu süreç aceleci bir yol izliyor’
Yokuş, günümüzdeki çözüm sürecine dair “Bu kez daha kestirme bir yoldan gitme arayışı var. Toplumun yeterince hazırlanmadığını ve geri planda bir yol haritası ile takvim bulunabileceğini hissediyorum” ifadelerini kullandı. Ancak bu aceleciliğin hem avantajlar hem de toplumsal hazırlık eksikliği açısından sorun yaratabileceğine dikkat çekti.
‘Kürt sorununun çözümü demokratikleşmeden geçer’
Prof. Dr. Yokuş, Kürt sorununun çözümünün demokratikleşme olmadan mümkün olamayacağını vurguladı. “Barış sadece silahsızlanma değildir. Çözüm süreci, anayasal reformlar ve demokratikleşme ile ilerlemek zorunda” dedi. Ayrıca, geçmiş çözüm sürecinin birikimlerinin önemine işaret ederek, yeni bir anayasanın Türkiye için fırsat yaratabileceğini ifade etti.
‘Muhalefet bu sürece öncülük etmeli’
Yokuş, muhalefetin sürece daha aktif bir şekilde dahil olması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Muhalefet, yeni bir anayasa ve demokratikleşme talebini güçlü bir şekilde dile getirmeli. Bu süreç, Türkiye’nin toplumsal barışını sağlamak için büyük bir fırsat sunuyor.”
‘Dil meselesi çok önemli’
Konuşmasında kullanılan dilin sürece olan etkisine de değinen Yokuş, “Barış dilinin zehirleyici olmaması gerekiyor. Olumsuz bir dil, karşı tarafın onurlu bir barış talebini tetikler. Bu nedenle dil dönüşümü mutlaka başlatılmalı” dedi.
‘Kürt meselesi Türkiye’nin temel sorunlarının kaynağı’
Yokuş, Kürt meselesinin çözümünün yalnızca Türkiye’nin değil, aynı zamanda bölgenin de barış ve istikrarı için kritik olduğunu belirtti. “Kürt meselesindeki ilerleme, hem Türkiye’de hem de Suriye’de demokratikleşme sürecini hızlandırabilir” ifadelerini kullandı.
‘Yeni bir anayasa için demokratikleşme şart’
Yokuş, Güney Afrika’daki barış sürecini örnek göstererek, Türkiye’nin de benzer şekilde demokratik ve kapsayıcı bir anayasa ile barışı inşa edebileceğini söyledi. “Yeni bir anayasa, demokratikleşme ve toplumun tüm kesimlerini kapsayacak bir anlayış olmadan çözüm mümkün değil” dedi.