Auschwitz’te tutulanların özgürlüğünün 80’inci yılı: Holokost unutulmadı

Ölüm kampında çoğu Yahudi 1 milyon kişiyi öldüren Nazi Almanyası’ndan kurtulan birkaç bin kişi o günleri hiç unutmadı.

Auschwitz’te tutulanların özgürlüğünün 80’inci yılı: Holokost unutulmadı
Auschwitz’te tutulanların özgürlüğünün 80’inci yılı: Holokost unutulmadı
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 27 Ocak 2025 18:26

80 yıl önce, 27 Ocak 1945’te, Sovyetler Birliği Kızıl Ordusu, Polonya’daki Auschwitz-Birkenau’nun kapılarından girdi. Kızıl Ordu askerleri, çoğu Yahudi olmak üzere 1 milyondan fazla insanın öldürüldüğü toplama kampının dehşetini ilk keşfedenler oldu.

Askerler, Nazi askerlerinin (SS) işledikleri tüm suçların tüm izlerini silmeye çalıştıkları toplama kampında hayatta kalan sadece birkaç bin kişi buldu.

İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyası döneminde yaşanan Yahudi Soykırımı’nda (Holokost) öldürülen Yahudileri anmak üzere ilan edilen 27 Ocak Uluslararası Yahudi Soykırımı Kurbanlarını Anma Günü dolayısıyla bugün dünyanın çeşitli yerlerinde törenler düzenlendi.

Auschwitz-Birkenau toplama kampı da tören düzenlenen yerlerden biriydi.

Anma törenine Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, İngiltere Kralı 3’üncü Charles, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda’nın da olduğu çok sayıda dünya lideri katıldı. Liderlerin konuşma yapmasına izin verilmeyen etkinlikte, soykırıma şahitlik eden ya da maruz kalan kişilerin anlattıkları dinlendi.

Auschwitz-Birkenau Müze ve Anıtı’nın Sözcüsü Pawel Sawicki, yaptığı açıklamada, siyasetçilerin bugün konuşma yapmayacaklarını ifade ederek, bunun kampta hayatta kalmış kişilerin de bulunduğu, ‘kilometre taşı’ niteliğindeki son anma töreni olduğunun herkes için açık olduğunu, bu sebeple hayatta kalanların ifadelerini, kişisel hikayelerini dinlemenin önemli olduğunu vurgulamıştı. Sawicki, “Bu, Auschwitz’in hatırasının nasıl şekillendiği hakkında konuştuğumuzda çok büyük öneme sahip bir şey” dedi.

France24’e konuşan Holokost uzmanı tarihçi Alexandre Bande, “Onlar (Sovyet askerleri) birinci Ukrayna cephesinden gelen birliklerdi. Kızıl Ordu bu bölgeye tesadüfen rastladı. Auschwitz’e girmek bir savaş hedefi değildi. Birbiri ardına toplama kampları keşfeden bu insanların şaşkınlığını tahmin edebilirsiniz” dedi.

Bande “Bu alanda yaşananlar insanların zihninde öylesine derin bir iz bıraktı ki tarihçiler, halk ve görgü tanıkları daha sonra yaşananlardan ziyade (kurtuluş) sırasında neler olduğuyla daha çok ilgilendi” diye konuştu.

Primo Levi, “Ateşkes” adlı Holokost anı kitabında, Auschwitz-Birkenau toplama kampı kurtarıldığında Kızıl Ordu askerleriyle ilk temasını anlattı.

Levi, “İlk Rus devriyesi 27 Ocak 1945 günü öğlen saatlerinde kampın yakınına geldi” diye yazdı ve devamında şu ifadeleri kullandı: “Kampın sınırlarını belirleyen yol boyunca ilerleyen atlı dört genç askerdi bunlar, sten-gun’larını (hafif makineli silah) dikkatle tutuyorlardı. Dikenli tellere ulaştıklarında durup baktılar, birkaç ürkek kelime konuştular ve etrafa saçılmış cesetlere, yıkılmış kulübelere ve hâlâ hayatta olan biz birkaç kişiye garip bir şekilde mahcup bakışlar fırlattılar.”

Şubat 1944’ten beri, geniş toplama kampı arazisinde bulunan üç kamptan biri olan Monowitz’de hapsedilen Levi, o zamandan beri Nazi vahşetinin sembolü haline gelen bir yeri gördüklerinde erkeklerin tedirginliğine tanık oldu.

Levi, “Bizi ne selamladılar ne de gülümsediler; sadece merhametin değil, dudaklarını mühürleyen ve gözlerini cenaze sahnesine bağlayan şaşkın bir kısıtlamanın baskısı altında gibiydiler” dedi.