Avrupa aşırı sağı Trump’ın izinde
Yıldız Önen 19 Şubat 2025

Avrupa aşırı sağı Trump’ın izinde

Trump’ın gelişi yalnızca dünyanın en büyük kapitalist devletinin, en büyük militarist makinesinin başına bir aşırı sağcının geçmesi anlamına gelmiyor. Trump ve ekibi dünyadaki aşırı sağı koordine ediyor, güçlendiriyor, onlara moral veriyor ve liderlik ediyor.

Haziran ayında Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın girişimiyle Avrupa Parlamentosu’nda aşırı sağcılar “Avrupa’nın Vatanseverleri (PfE)” grubunu kurdular. 720 kişilik Parlamentoda 89 milletvekili ile merkez sağ ve merkez soldan sonra üçüncü büyük grubu oluşturuyorlar.

Avrupa Vatanseverleri grubunun liderleri, 7-8 Şubat’ta Madrid’de bir araya geldiler. Zirvede “Avrupa’yı fethetme” sözü verdiler. Trump’ın fikirlerini Avrupa’da hayata geçirmek isteyen aşırı sağcı siyasiler, Madrid’de gövde gösterisi yaptılar.

İspanya’daki aşırı sağcı Vox Partisi lideri Abascal‘ın ev sahipliğinde yapılan Madrid zirvesine, Macaristan Başbakanı Viktor Orban, İtalya Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini,  Fransız Marine Le Pen, Portekiz Andre Ventura ve Hollandalı Geert Wilders’in de aralarında bulunduğu 14 ülkeden çok sayıda aşırı sağcı siyasetçi katıldı. 

Karşımızda çok ciddi bir tehdit var: Avrupa’yı Yeniden Büyük Yap (MEGA)

Madrid’deki zirvede Donald Trump’ın “Amerika’yı yeniden büyük yap (MAGA)” sloganından esinlenerek “Avrupa’yı yeniden büyük yap (Make Europe Great Again-MEGA)” sloganını yükselttiler. Hollandalı Wilders “Tarihi bir çağda yaşıyoruz ve Macron’dan Scholz’a, sizin Pedro Sanchez’e kadar tüm eski liderlere mesajım şu: Sizin zamanınız geldi. Artık her şey bitti. Onlar tarih oldular.” derken; Portekiz Ventura “Trump’ın bize söylediğini yapmalıyız, savaşmalıyız, savaşmalıyız, savaşmalıyız. Bizim olan ve bize ait olan bir Avrupa’yı yeniden fethetmeliyiz. Hristiyan bir Avrupa” dedi.

Toplantının sonuç bildirisi beklendiği gibi günümüz aşırı sağının en çok istismar ettiği iki konuyu ele aldı: göçmen düşmanlığı ve iklim krizinin inkârı!

Fransız Le Pen “Bu Yeşil Anlaşma saçmalığından vazgeçecek miyiz, vazgeçmeyecek miyiz?… Enerji politikası bir fiyasko ve ekonomilerimizi dibe çekiyor. … Sanayiciler saçma ve intihara meyilli diktalara karşı açıkça isyan ediyor” dedi.

Kapitalizmin yarattığı gerçek acıları istismar ederek en savunmasızları, en alttakileri hedefe koymaya çalışan gaddar bir aşırı sağcı hareket ile karşı karşıyayız. Almanya’da Nazilerin, İtalya’da faşist hareketin gelişim çizgisine çok benzer bir yol izliyorlar. O zaman düşman Yahudiler, çingeneler, eşcinsellerdi. Şimdi düşman Müslümanlar, göçmenler, iklim aktivistleri.

Aslında kapitalizme bir alternatif de önermiyorlar. Vurguları serbest piyasa ve güçlü ulus devlet. Çek Petr Macinka, “Serbest piyasa ve güçlü ulus devletlere dayalı gerçekçi politikalara geri dönmemiz gerekiyor” dedi. Ne ekonomi ne politik ne ekolojik, hiç bir krize karşı bir programları yok. Avrupa’nın sorunlarını nasıl çözeceklerine dair bir planları yok. Sadece büyük bir nefret ile şu anda olan her şeyin çürümüş olduğu ve yok edilmesi gerektiğini anlatıyorlar.

ABD’nin aşırı sağcı yönetimi Avrupa’ya meydan okuyor

14 Şubat’ta başlayan Münih Güvenlik Konferansı’nda Ukrayna’daki savaşın ve ABD Başkanı Trump’ın Rusya ile müzakere çabalarının tartışılması bekleniyordu. Ama bunun yerine Vance’in Avrupa’ya meydan okuması ön plana çıktı.

ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, aşırı sağcı partilerin Güvenlik Konferansı’na davet edilmemesin eleştirdi. Avrupa için en büyük tehlikenin Rusya veya Çin’den değil içeriden geldiğini iddia etti. Örnek olarak Romanya’da faşist Georgescu’nun şeffaf olmayan mali kaynakların yardımıyla kazandığı cumhurbaşkanlığı seçiminin iptal edilmesini, İngiltere ve İskoçya’da kürtaj karşıtı militan aktivistlere yönelik suçlamaları ve Avrupa Birliği’nin sosyal medyada nefret yorumlarına karşı koyduğu kuralları gösterdi. Vance, Avrupa için “göç”ü en büyük sorun olarak tanımladı, seçmenleri buna göre oy vermeye çağırdı.

Trump önderliğindeki ABD hükümeti, İkinci Dünya Savaşından bunu yana ilk defa Avrupa’da faşizmi yeniden canlandırmaya çalışıyor. Avrupalı neo-faşist, aşırı sağcı politikacılar Trump’ın en yakın müttefikleri arasında yer alıyor. Trump’ın temsilcisi Elon Musk Almanya’da seçim kampanyasına AfD lehine büyük ölçüde müdahale etmiş durumda.

Aşırı sağa tepki büyüyor

Öte yandan aşırı sağa karşı tepki de büyüyor. İngiltere’de geçtiğimiz Ağustos ayında faşizm karşıtları aşırı sağı bastırdı. Fransa’da Le Pen’e karşı seçimleri solcu Yeni Halk Cephesi kazandı, sokaklarda şiddetin yerini dayanışma aldı.

23 Şubat’ta erken seçime gidecek Almanya’da yüz binlerce insan, faşist AfD partisine karşı meydanları doldurdu. 16 Şubat’ta seçimlere bir hafta kala ve ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in Alman siyasi partilerine aşırı sağla çalışmama yönündeki ‘güvenlik duvarı’ politikasını terk etmeleri çağrısında bulunmasının ardından Almanya’nın başkenti Berlin’de en az 30,000 kişi gösteri düzenledi. Münih kentinde “Demokrasi sana ihtiyaç duyuyor” sloganıyla aşırı sağı protesto için düzenlenen gösteriye 250 binden fazla kişi katılırken Bremen’de 50 bin kişi bir araya geldi. Başka kentlerde de binlerce kişinin katıldığı faşizm karşıtı gösteriler düzenlendi.

Almanya’da Münih Güvenlik Konferansı’nı protesto için 15 Şubat’ta binlerce kişi sokağa çıktı. Protestonun sloganı “Savaş yerine barış” idi. NATO’yu, silah endüstrisini protesto ettiler.. En ilginç dövizlerden biri de “ABD: Avrupa’dan Çık” idi.

Bir Daha Asla

ABD ve Avrupa’daki aşırı sağı bir araya getiren şey, ortak siyasi gündemleridir: demokrasiyi geriletmek, seçme seçilmeye indirgemek, siyasi hakları kısıtlamak (Filistin ile direniş toplantılarına, eylemlerine getirilen kısıtlamalar devam ediyor; katıldıkları için, hatta sosyal medyada paylaştıkları için işten çıkarılanlar var), işçi sınıfının haklarını törpülemek ve kârları artırarak zenginleri daha zengin yapmak.

Yıllardır devam eden özelleştirmeci neoliberal politikalar, tüm sosyal kazanımları ortadan kaldırdı, kamunun eğitim kurumları ve sağlık kuruluşları tasfiye edildi. Siyasi ifade özgürlüğü nerdeyse yok edildi.

11 Eylül sonrası ABD ve müttefiklerinin işgalleri, iç savaşlar, iklim felaketleri, yoksulluk ve işsizlik nedeniyle milyonlarca insan göçmen olmak zorunda kaldı. Trump öncülüğündeki dünya aşırı sağı, emperyalist ülkeler, sanki bütün bu yaşananlardan hiç sorumlu değillermiş gibi şimdi de faturayı göçmenlere ve yoksullara kesmeye çalışıyorlar, onlara saldırıyorlar.

Kapitalistlerin amacı belli: İşçi sınıfının demokratik haklarının tasfiyesi; milyarder oligarkların (ki bunlar Trump yönetiminin bel kemiğini oluşturmaktadır) zenginleşmesinin önündeki tüm engellerin kaldırılması ve ekonominin silah üretimine yönlendirilmesi.

Bu aşırı sağcı yükselişe karşı demokrasi güçlerinin birleşip 1930’ları hatırlayarak “Faşizme Geçit Vermiyoruz” demeleri gerekir.

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.