Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Örgütü, 3’üncü Olağan Kongresi’ni Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi’nde gerçekleştiriyor.
DEM Parti bayraklarıyla doldurulan kongre salonuna, “Savaşta barışta gençlik ön saflarda”, “Kayyımlar gidecek biz kalacağız”, “Büyük direneceğiz büyük kazanacağız”, “2025 yılını özgürlük yılı yapacağız”, “Genç başladık genç başaracağız”, “Örgütlü direneceğiz emek sömürüsüne son vereceğiz”,”Jin Jiyan Azadî”, “Demokratik yaşam için eşitlik adalet özgürlük” ile “Bi pêşengîya jinên ciwan” pankartları asıldı.
Yöresel kıyafetleriyle yüzlerce kadın, “Jin, jiyan, azadî” sloganı eşliğinde salona girdi. Açılış konuşmasını mevcut İl Eşbaşkanları Gonca Yangöz ile Murat Kalmaz yaptıktan sonra saygı duruşunda bulunuldu.
Kongreye, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın yanı sıra siyasi parti temsilcileri, sivil toplum ve kadın örgütleri temsilcileri ile binlerce yurttaş katıldı.
Bakırhan: Barışa var mısınız?
Burada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Burada barış; Kuzeydoğu Suriye’de savaş olmaz. Burada barış, Suriye’de ‘Kürtler statü elde etmesin’ demek olamaz. İstanbul’da yüksek sesle son kez haykırıyorum: Barışa var mısınız? Hem Türkiye’de, hem Suriye’de, hem Orta Doğu’da? Biz varız, Sayın Öcalan var, DEM Parti var, HDK var, Kürt var, Alevi var, emekçi var, sağdan sola kadar Türkiye’deki hatırı sayılır bir zemin çözüm diyor, barış diyor. Ama beyefendilerin aklı başka çalışıyor.” dedi.
Saatlerin artık Kürt barışına ve demokratik Türkiye’ye kurulu olduğunu vurgulayan Bakırhan, “Hiç kimse, iktidar dahi, bu saatten sonra Kürt barışına kurulan saatleri geriye çeviremez, demokratik Türkiye tartışmalarını geri döndüremez. Artık bu ülkede hiçbirimizin bekleyecek zamanı da takati de yok. Ülke battı, bitti; ne demokrasi kaldı ne ekonomi. Yapılacak tek şey var: Demokrasiyi de ekonomiyi de rayına sokacak olan, Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesidir.” ifadelerini kullandı.
‘HDK Kürt’tür, Türk’tür, Arap’tır, ezilenler ve emekçilerdir’
HDK’ye yönelik soruşturmalara değinen Bakırhan, şu ifadeleri kullandı:
“14 yıldır ezilen ve yok sayılan tüm halklar için mücadele yürütüyor. HDK’de onlarca arkadaşımız gözaltına alındı, 30 arkadaşımız tutuklanarak cezaevine gönderildi. Neymiş? HDK terör örgütü imiş. Arkadaşlar 14 yıldır İstanbul’un merkezinde binası, tabelası asılı bulunan 14 yıl içinde Türkiye’de siyasetçilerin, akademisyenlerin katıldığı çalışmalara imza atan çok değerli çalışmalar yapan, barış ve çözüm konusunda onlarca çalıştay yapan HDK’nin terör örgütü olduğu bugün mü aklınıza geldi sizin. HDK, 14 yıldır İstanbul’un merkezinde tabelasıyla, binasıyla, çalışmalarıyla Türkiye demokrasisinin çalışmalarına katkı sunan bir kurumdur. HDK, terör örgütü değil, ezilen Kürt kadınıdır, Alevidir, gençtir, direnen işçidir, 16 milyon emeklidir. HDK Kürt’tür, Türk’tür, Arap’tır, ezilenler ve emekçilerdir. Onun için HDK’nin ne olduğunu öğrenmek istiyorsanız Esenyurt’taki emekçilere, ezilenlere sorun, Çorlu’da, Tekirdağ’da direnen işçilere sorun. 14 bin lira ile geçinmek zorunda kalan emeklilere sorun, kadınlara sorun, umudunu çaldığınız gençlere sorun. O zaman HDK’nin ne olduğunu kim olduğunu çok iyi görürsünüz.”
‘Yargının işi DEM Parti’nin kiminle ittifak yapacağı olamaz’
Şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’e değinenen Bakırhan, “Van’da Rojin Kabaiş katledildi, bütün delilleriyle olay ortada dururken yargı yok ama TÜSİAD ‘hukuk’ deyince bir gün sonra yargı koşarak göreve geliyor.” diye konuştu. Bakırhan, şunları kaydetti:
“Kadın, ‘İstanbul Sözleşmesi’ deyince işkence görüyor. TÜSİAD, işverenler kurulu ‘hukuk yok’ deyince yargı hemen göreve koşuyor. Van’da Rojin Kabaiş katledildi, bütün delilleriyle olay ortada dururken yargı yok ama TÜSİAD ‘hukuk’ deyince bir gün sonra yargı koşarak göreve geliyor. Rojin Kabaiş’i görmeyen yargı, TÜSİAD’ın ‘hukuk yok’ demesine ‘kayyım atamalarının anti demokratik olduğunu’ söylemesine yargı hemen koşuyor. İktidarın emrinde bir yargı olmaz. Yargı tarafsız olmalı, yargı bağımsız olmalı. Bu iktidar ve onun yargısı, işte böyle davranarak bu ülkeyi hem yurtdışında hem uluslararası kamuoyunda itibarını zedeler. Demokrasiyi zedeler. Halkların birbiriyle bu aidiyet bağını zedeler. Yargıya, işini yapmasını, olumsuzlukları, katliamları kayyım gaspını, kayyım hırsızlığını soruşturması için çağrı yapıyoruz. Yargının işi DEM Parti’nin kiminle ittifak yapacağı değil, olmamalıdır, olamaz da.”
‘Türkiye’yi demokratikleştireceğiz’
“Bıkmayacağız, yorulmayacağız. Türkiye’yi demokratikleştireceğiz.” cümlesini kuran Bakırhan, şöyle dedi:
Değerli halklar, tüm bunların yanında Sayın Erdoğan geçen gün ‘sandığın itibarına gölge düşürülmesine izin vermeyeceğiz’ diyor. Allah aşkına sandık mı kaldı? Sandığın onuru mu kaldı? Sandığı yere gömdünüz, yok saydınız. Hakkari’nin iradesini gasp ettiniz, sandığın itibarını mı bıraktınız ki sandığın itibarına gölge düşürmeyeceğiz diyorsunuz? Kimi kandırıyorsunuz? Burada oturan halklarımız emekçilerimiz sizin sandığa nasıl yaklaştığınızı çok iyi biliyor. Lütfen eğer haberiniz yoksa Van’a bakın, Mardin’e bakın, Akdeniz’e, Esenyurt’ta bakın. Oralarda sandığın itibarı yerle bir edildi. Oralarda halkın iradesi gasp edildi, çalındı. Sayın Erdoğan, haberiniz yoksa şimdi söylüyorum, duyun o zaman. Biz Türkiye’nin en büyük 3’üncü zeminiyiz. Siyasette bütün hesaplar yapılırken biz olmadan hiç bir hesap doğru sonuç vermiyor. Bu engeller Türk ve Kürt kardeşliği önünde engel olamayacak. Bu engeller bizi durduramayacaktır. Bu engeller olsa dahi Munzur gibi akar, yolumuzu bulur demokrasi, özgürlük eşit yurttaşlık mücadelesini devam ettiririz. Bıkmayacağız, yorulmayacağız. Türkiye’yi demokratikleştireceğiz.”
‘Abdullah Öcalan’ın tarihi çağrısını önemsiyoruz’
Türkiye’de siyasal anlamda tarihi bir süreç, tarihi bir tartışma günlerini yaşıyoruz. Abdullah Öcalan’ın İmralı Cezaevi’nden tarihi bir çağrı yapacağını vurgulayan Bakırhan, “O tarihi çağrıda ekonomide adalet demokratik ve bağımsız yargı. Kürtlerin anadilini, özgürce konuştuğu iradelerinin gasp edilmediği, Alevilerin eşit yurttaş olduğu gençlerin ve kadınların katledilmediği, umutlarının çalınmadığı bir demokratik Türkiye düşüncesi ortaya konulacaktır. Bir yol haritası ortaya konulacaktır. Biz de bu tarihi çağrıyı önemsiyoruz.” dedi.