AB dışişleri bakanları Pazartesi günü Brüksel’de İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar ile bir araya geldi. Kapalı kapılar ardında gerçekleşen toplantı, bir bakıma İsrail’in ‘AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’ kapsamındaki insan hakları yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini incelemeye yönelikti.
Fakat AB üyeleri arasında toplantı öncesinde ortak bir tutum belirlemeye yönelik uzun süren görüşmeler, İspanya ve İrlanda’nın öncülük ettiği anlaşmanın yeniden gözden geçirilmesi çağrılarının azalması, bir diplomatik kaynağın aktarımına göre “az çok gündemdeki etkisini yitirmesi” anlamına geliyor.
AB’nin en üst düzey diplomatı Kaja Kallas’ın eş başkanlığını yaptığı toplantı, Gazze’de kırılgan bir ateşkesin sürdüğü ve AB’nin bölgenin yeniden inşası ve yönetimin yeniden tesis edilmesini destekleyecek bir rol üstlenmeye çalıştığı bir döneme denk geldi.
Kallas gazetecilere yaptığı açıklamada, “Karşılıklı kaygı duyduğumuz konularda samimi bir görüşme gerçekleştirdik,” dedi.
“Gelişmeleri yakından takip ediyoruz ve Batı Şeria söz konusu olduğunda endişelerimizi gizleyemeyiz,” diye ekledi.
Geride bıraktığımız hafta sonu İsrail, binlerce insanın yerinden edildiği bir askeri operasyonun ardından askerlerini Batı Şeria’nın kuzeyindeki mülteci kamplarında tutacağını açıklamıştı.
AB’nin Akdeniz’den sorumlu Komisyon Üyesi Dubravka Suica, “Zorlu bir dönemden geçerken bile siyasi ve ekonomik bağlarımız güçlü kalmaya devam ediyor,” dedi ve bloğun Gazze’nin yeniden inşasını ve bölgenin gelecekteki yönetimini şekillendirme çabalarını desteklemeye hazır olduğunu sözlerine ekledi.
İsrail Dışişleri Bakanı, İsrail’in çatışmaların hüküm sürdüğü bir bölgede “istikrarlı bir güç olduğunu kanıtladığını” söyledi ve İsrail-AB ilişkilerinin “İsrail-Filistin ilişkilerine rehin bırakılmaması” çağrısında bulundu.
Görüşmenin ardından konuşan İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares, hem kendisinin hem de Kallas’ın Bakan Sa’ar’a görüşmenin her zamanki gibi bir formatta gerçekleşmeyeceğini açıkça ifade ettiklerini söyledi.
Ancak bu görüşme, İspanya ve İrlanda’nın Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e bir mektup yazarak iki taraf arasındaki ekonomik, ticari ve siyasi bağların temelini oluşturan İsrail ile uzun süredir devam eden Ortaklık Anlaşması’nın yeniden gözden geçirilmesi çağrısında bulunmalarından dokuz ay sonra gerçekleşti.
Söz konusu anlaşmanın 2. Maddesi ikili ilişkilerin “insan hakları ve demokratik ilkelere saygı” koşuluna bağlı olduğunu belirtirken, yaklaşık 200 örgüt, İrlanda ve İspanya’nın İsrail’in bu ilkeleri hala koruyup korumadığını yeniden gözden geçirme çağrısı etrafında toplandı.
Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu Başkan Yardımcısı Alexis Deswaef toplantı öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “AB, anlaşmanın bu maddesine saygı göstermiyorsa, Gazze ve Batı Şeria’da işlenen suçlara ortak olduğunu kabul etmeli,” dedi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü AB direktör yardımcısı Claudio Francavilla ise, “Toplantı, Avrupa’nın İsrail ve Filistin konusundaki savunulamaz tutumu doğrultusunda yarattığı çok düşük beklentileri karşıladı,” dedi.
“AB’nin Ukrayna konusunda şimdiye kadarki en iyi, Gazze ve İsrail-Filistin konusunda ise en kötü dönemini yaşadığını gördük. Apartheid ve soykırım eylemleri de dahil olmak üzere insanlığa karşı işlenen suçlardan sorumlu olan ve görevdeki başbakanı Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) tarafından vahşet suçlarından aranan bir hükümetle her zamanki gibi iş yapılamaz.”
Pazartesi günü, Almanya’nın CDU lideri ve muhtemelen gelecek şansölyesi Friedrich Merz, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun tutuklanmadan Almanya’yı ziyaret etmesi için bir yol bulacağını söyledi.
Lahey merkezli UCM, Netanyahu hakkında tutuklama emri çıkararak, Almanya da dahil olmak üzere mahkemenin Roma Antlaşması’na taraf olan tüm devletlere, topraklarına adım atması halinde Netanyahu’yu tutuklama yükümlülüğü getirdi.
Merz’in daveti hakkında yorum yapan Kallas şu ifadeleri kullandı: “AB, UCM’yi, UCM’nin tarafsızlığını ve işleyişini ve Roma Statüsü’nün ilkelerini desteklemektedir. Ancak UCM kararlarının uygulanmasının üye devletlerin kararına bağlı olduğu da bir gerçektir.”
Bakanlar UNRWA’yı gündeme getirdi
Diplomatik kaynaklara göre bazı bakanlar, BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’nın (UNRWA) faaliyet göstermesini yasaklayan ve UNRWA ile diplomatik bağlarını koparan İsrail’in son adımlarına ilişkin endişelerini dile getirdi. Geçtiğimiz Ağustos ayında BM, Hamas öncülüğünde 7 Ekim 2023’te İsrail’e karşı düzenlenen saldırılara karışmış olabilecekleri sonucuna vararak dokuz UNRWA çalışanının işine son vermişti.
Pazartesi günkü Ortaklık Konseyi’ndeki tutum belgesinde İsrail, “Hamas’ın Gazze’deki UNRWA’nın saflarına sistematik olarak sızdığını ve artık onarılamayacak bir noktaya geldiğini kanıtladığını,” bildirdi.
İsrail’in yasağı UNRWA’nın özellikle Gazze’deki faaliyetlerini riske atıyor zira UNRWA faaliyetlerini sürdürebilmek için İsrail’in sınır kapılarına bağımlı durumda.
Bazı üye ülkeler, AB’nin 2025 yılında kurum için ayırdığı fonu önceden sağlamasını istiyor.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te Filistinlilere yönelik şiddetin tırmanmasından sorumlu İsrailli yerleşimcilere karşı yeni tedbirler alınması da gündeme geldi.
Blok, tüm AB üye devletlerinin yasa dışı olduğu konusunda hemfikir olduğu yerleşimlerin genişletilmesinden sorumlu kişi ve kuruluşlara karşı halihazırda yaptırımlar uyguluyor.
“Ortaklık Anlaşması” kapsamında İsrail yerleşimlerinde üretilen ürünler tercihli vergilerden muaf tutuluyor ancak bu tür malların etiketlenmesini gerektiren 2004 tarihli bir ‘teknik düzenleme’ kapsamında hala ticarete konu olabiliyor.
Ancak BM’nin en üst mahkemesinin Temmuz ayında verdiği bir görüşte devletlerin İsrail’in yasa dışı olarak işgal ettiği topraklarda “ekonomik ya da ticari ilişkilere girmekten kaçınmakla” yükümlü olduğunu belirtmesi bloğun buralardaki ticareti tamamen yasaklaması çağrılarına yol açtı. (Euronews)