Asrın Hukuk Bürosu Avukatı Faik Özgür Erol, İlke TV’de yayınlanan Ankara Zamanı programında Mizgin Aksu’nun konuğu oldu. Genişletilmiş İmralı Heyeti ile birlikte 27 Şubat’ta Abdullah Öcalan ile görüşen Erol, “Öcalan görüşmeye elinde metinle geldi, metni önüne koydu, bu çağrıya ve bu güne bir isim vereceğiz diyerek konuşmaya başladı. İsimde özellikle barışın geçmesi gerektiğini vurguladı” dedi. Abdullah Öcalan’ın okuduğu metin Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı olarak adlandırılmıştı.
“Öcalan görüşmeye elinde metinle geldi, metni önüne koydu, bu çağrıya ve bu güne bir isim vereceğiz diyerek konuşmaya başladı. İsimde özellikle barışın geçmesi gerektiğini vurguladı”
📍Asrın Hukuk Bürosu Avukatı Faik Özgür Erol 4 saat süren kritik görüşmenin notlarını İlke TV’ye… pic.twitter.com/VIJptwKnoL
— İlke TV (@ilketvcomtr) March 3, 2025
Faik Özgür Erol, Sırrı Süreyya Önder’in metin dışında açıkladığı ve Öcalan’ın heyete ilettiği “Şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir” notuna dair de açıklamada bulundu. Erol “El yazısıyla hazırlanan metne yapılan bir cümlelik ya da yapılmak istenen bir cümlelik ek, üzerinde mutabık kalınan el yazılı metnin tekrar gidip gelmesi yetişmeyeceği için orada bulunanlarla mutabakat halinde bunun sözlü olarak ifade edilebileceği kararlaştırıldı. Zaten videoya okurken Sayın Öcalan da metnin sonunda o cümlesini kendisi bizzat dile getirdi” diye konuştu.
“Görüşmeye katılan heyetler tarafından mutabakat kalınan, ancak yazılı halde yer almayan cümle, Sırrı Süreyya Önder tarafından not olarak sunuldu. Bu cümleyi Öcalan görüntülü kayıtta kendisi okudu.
Bizler yaşananların şahidiyiz…”Öcalan ile görüşmede yer alan Asrın Hukuk… pic.twitter.com/j9HsY9fUDw
— İlke TV (@ilketvcomtr) March 3, 2025
Kayyımlara ve HDK operasyonlarına eleştiri
Erol, Abdullah Öcalan’ın kayyım uygulamalarına, HDK’ye yönelik operasyonlara ve genel olarak soruşturmalara yaklaşımına dair de açıklamalarda bulundu.
“Özellikle kayyım uygulamasına karşı ciddi bir eleştirisi var. Aslında eleştiriden de öte bu son dönemde gerçekleştirilen bu uygulamaları özellikle kendilerinin geliştirmeye çalıştığı sürece dönük ve sürece karşı hareketler olduğunu düşünüyor” diyen Erol, Öcalan’ın kayyım politikalarını sadece Kürtler ve belediyeler üzerinden düşünmediğini, İstanbul Barosu’na yönelik soruşturmayı da örnek verdiğini ve bu soruşturmayı da bir çeşit kayyım olarak ele aldığını aktardı.
Erol Öcalan’ın tutuklama ve soruşturmalara dair “Gerçekleştirilen tutuklamalar, bu operasyonlar, bunların tümünü bu sürece dönük hamleler olarak değerlendiriyor ve orada açıkçası bir uyarı da var. Yani bunlar eğer engellenmezse, bunlar geçmiş süreçlerde olduğu gibi, daha önce bu süreçleri bozmaya çalışan yapıların yaptığı türden sabote edici şeylere dönüşme eğilimindedir.” diye uyarılarda bulunduğunu belirtti.