DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin Meclis grup topantısında konuşuyor. Toplantı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla ‘kadın grup toplantısı’ olarak düzenleniyor.
Genişletilmiş İmralı Heyeti’yle birlikte İmralı’ya giden Tülay Hatimoğlulları toplantıda, Abdullah Öcalan’ın “Demokratikleşme mücadelesinin devrimci öznesi kadınlardır. Devrimci olmanın, sosyalist olmanın ilk şartı kadın meselesine özgürlükçü yaklaşmaktır” mesajını aktardı.
Hatimoğulları Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeye işaret ederek, “Sayın Öcalan halkların özgürlük mücadelesine, özellikle kadınların onurlu direnişine olan güçlü inancını bir kez daha ifade etti. Sayın Öcalan şunu net olarak söyledi: ‘Yeni dönemin temel şifresi demokratikleşme mücadelesidir. Demokratikleşme mücadelesinin devrimci öznesi kadınlardır. Devrimci olmanın, sosyalist olmanın ilk şartı kadın meselesine özgürlükçü yaklaşmaktır. Tarihin en derin sömürüsüne maruz bırakılan kadınlarla eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelemizi taçlandıracağız.” diye konuştu.
Toplantı açılışında konuşan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit de “Toplantımızı çok tarihi bir aralıkta yapıyoruz. Çünkü 27 Şubat’ta Sayın Öcalan’ın kamuoyuna yaptığı asrın çağrısıyla yeni bir dönemin kapısı aralandı. Biz kadınlar da barış umudumuzu büyüten, değişim ve dönüşümün önünü açan bu tarihi çağrının arkasında olduğumuzu, tam desteklediğimizi buradan ilan ediyoruz” dedi.
8 Mart haftasına ilişkin konuşan Tülay Hatimoğulları, “Bu acılı topraklarda barışı yeşerteceğiz. Kadınların özgürce yaşayacağı bir coğrafyayı hep birlikte kuracağız. İktidar, 2025 yılını ‘Aile Yılı’ ilan etti. Bizler kadının tüm yaşamına müdahale eden anlayıştan derhal geri adım atılmasını istiyoruz. Kadın bedeninden ve sağlığından elini çek. Erkek şiddetini önlemenin yol haritası çok açıktır. Biz bunu alanlarda, meydanlarda, Türkiye kadın hareketi ile birlikte dillendirdik. Her kadın milletvekilimiz kürsülerden bunu dillendirdi. Öncelikle İstanbul Sözleşmesi’ne derhal geri dönülmelidir. Kadınlara dayatılan yoksulluk anlayışından derhal vazgeçilmelidir. Kadın yoksulluğu sadece ekonomiyle ilgili bir sorun değildir kadınlar için. Ekonomik krizle birlikte kadınları gittikçe yoksullaşmasına yol açan bu politikalara son verip cinsiyet eşitlikçi ekonomi politikalarının hayata geçirilmesi acil ihtiyaçtır. Kadınların sorunlarına el atmak isteyen belediyelere bu iktidar kayyım atadı” ifadelerini kullandı.
Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı
Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki çağrısına dair konuşan Hatimoğulları, “Artık korku, kaygı ve sendromların değil, demokrasi, özgürlük ve adalet taleplerinin yaşamımıza girmeye başlayacağı döneme yakınız. Sayın Öcalan bir asrı cesaretle kapatmıştır. Bu manifestonun muhatapı sadece PKK değil devlettir ve muhalefetin tamamıdır. En önemli muhataplardan biri de TBMM’dir. Parlamento hızla demokrasi alanını genişletmelidir. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasi ile taçlandırıldığında kalıcı bir barış mümkün olacaktır. Türkiye’nin önündeki süreçte temel mücadele dinamiği adalet ve özgürlüktür. İktidar bu çağrının gereğini yerine getirdiğinde bütün halklar ve inanç grupları çok büyük kazanacak. Türkiye muhakkak barışa kavuşacak. Öcalan’ın çağrısına eşine as rastlanır bir destek geldi” dedi.
Sayın Erdoğan’ın bu süreci sahiplenmesi önemlidir
“Bu umudun daha da büyümesi için PKK’nin kongresini toplayacağı zeminin oluşturulması ve sınır ötesi operasyonların durdurulması çok önemli. Bu sürecin selameti açısından adım atması gereken iktidar ve devlettir. Barışı önce dilimizde inşa edeceğiz. Bu konularda da medyaya ve basın emekçilerine çok büyük görev düşmektedir. Sayın Erdoğan’ın bu süreci sahiplenmesi önemlidir ama barışın tesisi için söz yetmez, eylem ve icraat gerekir. Bu da sayın Cumhurbaşkanı’ndan beklenir. Bu başlangıcı büyütmek ve geliştirmek bizlerin elindedir. Geçmiş dönemlere bakıp ‘zor’ diyenleri görüyorum. Burada biz demokratik cumhuriyet için bu coğrafyada verdiğimiz örgütlü mücadeleye, tarihsel bilgi ve birikimlerimize ve biz kadınlar en çok kendimize güveneceğiz bu süreçte. Sayın Öcalan da ifade etti her kesimin çok büyük katkısına ihtiyacı var. Öcalan’ın özgür çalışma ve yaşam koşulları hızla oluşturulmalıdır. Bu sürecin yasal ve hukuki zemini oluşturulmalıdır. Barış cesurların işidir. Barış siyasetin ve güncel politik tartışmaların üzerindedir.”
Aile Yılı: İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmelidir
“Bizler aileyi korumak ve güçlendirmek adı altında kadının emeğine, bedenine, sağlığına ve tüm yaşamına müdahale eden politikalardan derhal geri adım atılmasını istiyoruz. Gebeliği önleyici yöntemleri, kürtajı hatta sezaryenle doğumu dahi anormal gösteren politikaları asla kabul etmiyoruz. Kadın bedeninden ve sağlığından elini çek ey iktidar. Bedenimizden elinizi çekin.”
“Atılması gereken somut ve acil adımlar: Öncelikle çekildikleri İstanbul Sözleşmesi’ne derhal geri dönülmelidir. 6284 sayılı kanunun her maddesi etkin bir biçimde hayata geçirilmelidir. Kadınlara dayatılan yoksulluk ve bütçelemede reva görülen sefalet anlayışından derhal vazgeçilmelidir. Kadınlar yaşamın her alanında, kamusal alanda çok yoğun bir ayrımcılığa, mobbinge, ötekileştirmeye maruz kalıyoruz. Kamusal alanda şiddetin her türlüsünü yaşıyoruz. Kadınların aldığı nafakayı tartışmaya açmak yerine, ağır enflasyon ve yoksulluğun altında ezilen kadınların ekonomik güvenceye ve sosyal haklara kavuşmasının yol ve yöntemleri bulunmalıdır. Kadın mahpuslara yönelik uygulanan ağır insan hak ihlallerine son verilmelidir.”
Kadınların iradesinin gasbı demektir kayyım
“Kadınların yoksulluğuna ve birçok soruna el atmak isteyen belediyelerimize bu iktidar kayyım atadı. Sizler bizim seçilmişlerimizsiniz, onurumuzsunuz, halkın gururusunuz. Bu iktidar sizlere görevden el çektirse de sizler bizlerin belediye eş başkanlarısınız. Her şeyden önce kadınların iradesinin gasbı demektir kayyım. Biz kadınlar, kadın kazanımlarına en büyük saldırı biçimlerinden biri olarak bu kayyım rejimini görüyoruz. Nasıl ki yaşamlarımıza, emeğimize, bedenimize sahip çıkıyorsak irademize de seçme ve seçilme hakkımıza da bu kadar sahip çıkacağız.”
8 Mart’ta alanlarda olalım
“Türkiye’nin dört bir yanını mora boyayacağız. ‘Barışı örgürlüyoruz’ şiarıyla alanlarda olacağız. O gün iş yerimizde, evlerimizde değil, alanlarda, meydanlarda olalım. Kadın, yaşam, özgürlük diye haykırmak için 8 Mart’ta alanlarda, meydanlarda olalım.”
Barış Annesi Tenzile Baydar: Barış anneleri elini bu taşın altına koyacak
Bu arada Barış Annesi Tenzile Baydar da Meclis’te yapılan DEM Parti Grup Toplantısı’nda söz aldı.
Abdullah Öcalan’ın çağrısına dikkati çeken Tenzile Baydar, sürecin önemli bir fırsat olduğunu vurguladı.
Tenzile Baydar, şunları söyledi:
“Barış Anneleri elini bu taşın altına koyacak, her zamanki gibi. Barış için varız. Sayın Erdoğan ve Bahçeli de elini uzattı. Onlara da teşekkür ediyorum. Bizim beklentilerimiz çok büyük. Artık bir anne olarak evlatlarımızı torbalara, kartonlara koyup kucağımıza almak istemiyoruz. Asker annelerine de sesleniyoruz; biz hepimiz anneyiz, gerilla annesi annedir, asker annesi annedir, polis annesi annedir, acı çeken annedir. Bu fırsat elimize geçmiş. Sayın Öcalan barış sürecini ilan etti. Ben buradan bütün asker annelerine sesleniyorum; Gelsinler bizim elimizi tutsunlar. Omuz omuza biz bu süreci yürütelim. Gerçekten barışa çok ihtiyacımız var. Anneler çok acı çekmiş. Her anne ya evladı ağır hapis cezası yemiş ya da toprağa vermiş çocuğunu. Bizim çocuklarımız öldü, asker anneleri taziye kurdu ama biz taziye bile kuramadık. O anneler acılarını içlerinde yaşadılar. Çocuğum ölmüş diyemediler. Onun için bu süreç bizim için çok önemlidir.”
Tenzile Baydar ayrıca “Bizim ülkemiz çok güzel bir ülkedir. Kan dökülmesin. Asker annesi, polis annesi… gelin el ele 8 Mart’ı beraber kutlayalım. Biz bunu istiyoruz. Barıştan yana hiçbir zaman susmayacağız. Evet büyük acılar yaşadık ama barış denildi mi bütün barış anneleri ayakta. Ben 8 Mart’tan dolayı Sayın Öcalan’a da teşekkür ediyorum. Bu fırsatı bize verdiği için. Sayın Tayyip Erdoğan’a da Sayın Bahçeli’ye de teşekkür ediyorum.” diye konuştu.