• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Gazi Katliamı’nın 30. yılı: Gerçek sorumlular yargılanmadı, adalet gelmedi

Gazi Katliamı’nın 30. yılı: Gerçek sorumlular yargılanmadı, adalet gelmedi

30 yıl önce gerçekleşen Gazi Katliamı’nda onlarca kişi yaşamını yitirdi, yüzlercesi yaralandı. Gerçek failler hâlâ ortaya çıkarılmadı, siyasi sorumlular ise hiç yargılanmadı. Ailelerin adalet mücadelesi sürüyor.

Gazi Katliamı’nın 30. yılı: Gerçek sorumlular yargılanmadı, adalet gelmedi
Şerif Karataş
  • Yayınlanma: 11 Mart 2025 13:42
  • Güncellenme: 13 Mart 2025 16:33

Gazi Mahallesi, 1970’li yıllarda İstanbul’a başlayan göçle oluşan bir semt. Gecekondulaşma ile mahalle, Kürt Alevilerin yanı sıra Karadeniz bölgesindeki illerden yoğun göç aldı.
Mahalle, 1990’lı yıllarda Gaziosmanpaşa ilçesine bağlıydı.
1990’lı yılların ortasından itibaren Gazi Mahallesi’nin adını kamuoyu duymaya başladı.
Tarih yaprakları 12 Mart 1995’i gösterdiğinde, Gazi Mahallesi’nde bir pastane, üç kahvehane akşam saatlerinde bir taksi içindeki kimliği belirsiz kişilerce tarandı.
Kahvelerin silahla tarandığı saldırıda Alevi dedesi Halil Kaya ilk ölen oldu. 5’i ağır olmak üzere 25 kişi de yaralandı.
Saldırıda kullanılan taksinin şoförü saldırı sonrasında öldürüldü, taksi de geride iz bırakılmaması için yakıldı. Saldırıda tetiği çeken failler hâlâ bulunmadı. Alevi dedenin öldürülmesi mahallenin tepkisini artırdı. O zamanlar inşaat halinde olan cemevinin önünde mahalleliler toplanmaya başladı.
Mahalleli polis karakoluna yürüdü. Polis silahla müdahale etti. Bu sırada Mehmet Gündüz yaşamını yitirdi. Mahallelinin öfkesi arttı. Polis yeniden kitleyi hedef alarak ateş açtı.

3 günlük sokağa çıkma yasağı, giriş ve çıkışlar polis kontrolünde

13 Mart 1995’te Zeynep Poyraz, Fadime Bingöl, Ali Yıldırım, Dilek Sevinç, Reis Kopal, Fevzi Tunç, Mümtaz Kaya, İsmail Baltacı, Hasan Sel, Sezgin Engin, Dinçer Yılmaz, Hasan Gürgen, Hakan Çabuk, Yaşar Aydın, Dilek Şimşek yaşamını yitirdi. Daha sonra yapılan otopsiler, ölenlerin çoğunun polis kurşunu ile yaşamlarını yitirdiğini ortaya koydu. Resmi kayıtlara göre 300 kişi de yaralandı.
İstanbul Valiliği, 13 Mart 1995’te Gazi, Zübeyde Hanım ile Esentepe mahallelerinde 3 gün sokağa çıkma yasağı ilan etti. Mahallelerin giriş çıkışlarına polis barikatı kuruldu. Giriş çıkışlar polis kontrolünde yapılabildi.

Siyasi sorumlular yargı karşısına çıkmadı

Gazi Katliamı yaşandığında Süleyman Demirel cumhurbaşkanıydı… İktidarda, Doğru Yol ve SHP koalisyonu vardı. Tansu Çiller başbakan, Murat Karayalçın başbakan yardımcısıydı.
İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir’di. Koalisyon hükümeti 5 Ekim 1995’e kadar görev yaptı. Genelkurmay Başkanı ise Doğan Güreş’ti.
14 Mart’ta tepkiler sürdü. Polis ile mahalleli arasında çatışmalar sürdü. Aynı gün mahalleye asker sevk edildi. Mahalleliler oluşturdukları komite ile cenazelerin verilmesi, sokağa çıkma yasağının son bulması, gözaltıların serbest bırakılması, asker ve polisin bölgeden ayrılması taleplerini yetkililere iletti. Talepler reddedildi, asker ve polisin kurulan barikatlara müdahalesi devam etti.

1 Mayıs’ta gösteriye polis müdahalesinde 5 kişi yaşamını yitirdi

Gazi’de polis ve asker ablukası sürerken, farklı kentlerde ve mahallelerde protesto eylemleri oluyordu.
15 Mart 1995’te, o zaman Ümraniye’ye bağlı olan 1 Mayıs, Mustafa Kemal Mahallesi’nde de protesto eylemi oldu.
Polis, eyleme ateş açarak müdahale etti. İsmihan Yüksel, Genco Demir, Hakan Çubuk, Hasan Puyan ve İsmail Baltacı yaşamını yitirdi… Bilanço giderek ağırlaşıyordu. Can kaybı 22’ye yükseldi. Gözaltına alınanların sayısı binlerle ifade ediliyordu.
16 Mart 1995’te sokağa çıkma yasağı kaldırıldı. Katledilenler, yapılan törenin ardından Gazi’deki mezarlıkta toprağa verildi.

Katliam davası zaman aşımından düştü

Katliam ile ilgili yargılama süreci 11 Eylül 1995’te başladı. 5 yıl içinde 31 duruşma yapılarak 3 Mart 2000’de karara bağlandı. Yargılanan 20 polisten Adem Albayrak, 4 kişiyi öldürmekten 6 yıl 8 ay, Mehmet Gündoğan 2 kişiyi öldürmekten 3 yıl 9 ay hapse mahkûm edildi. İnfazları ertelendi. Geride kalan 18 polis ise beraat etti.
Yargıtay, Albayrak ve Gündoğan hakkında verilen kararı “haklarında adam öldürme ile ilgili net bir açıklığın olmadığı” gerekçesiyle bozdu. Yargıtay, sanıkların Türk Ceza Kanunu 49. maddesine göre yargılanmasını istedi. Dava Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi’nde tekrar görülmeye başladı. Ancak aileler ve avukatlar, Yargıtay kararı ile iktidarın bir kere daha kendini aklayacağı gerekçesiyle davadan çekildiler. Tekrar görülmeye başlanan dava, üçüncü celsede karara bağlandı. Mahkeme heyeti, Albayrak ve Gündoğan’a toplam 4 yıl 32 ay hapis cezası verdi. Karar, 11 Temmuz 2002’de Yargıtay tarafından onandı.

AİHM Gazi Katliamı’nda Türkiye’yi mahkûm etti

Katliamda yaşamını yitiren 22 kişinin yakınları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme, 27 Temmuz 2005’te kararını açıkladı. Kararda, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesinde düzenlenen “yaşama hakkı” ve 13. maddesinde düzenlenen “millî makamlara başvuru yollarının kapatılması” hükümlerine aykırı davrandığı tespit edildi. Türkiye, tazminata mahkûm oldu.

İstifa etmediler, Doğru Yol Partisi’nde milletvekili oldular

Öldürülenlerin yakınlarının, dönemin hükümet ve bürokratları hakkında mahkemeye yaptıkları suç duyurusunda da takipsizlik kararı çıktı. Dönemin İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, Emniyet Müdürü Necdet Menzir, Mehmet Ağar, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe’nin istifaları istendi.
24 Aralık 1995 genel seçimlerinde Necdet Menzir, Hayri Kozakçıoğlu İstanbul’dan, Mehmet Ağar ise Elazığ’dan Doğru Yol Partisi’nden milletvekili oldular. Menzir ve Ağar, bakanlık görevlerinde de bulundular.
Müdahil avukatların, dönemin yetkililerinin tanık olarak dinlenmesi talepleri reddedildi. Mecliste katliamla ilgili verilen araştırma önergeleri ise hep reddedildi.
İstanbul 12. Anadolu Ağır Ceza Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını görmezden gelerek 18 Aralık 2023’te dosyayı kapattı.

Bir cezasızlık örneği de Gazi Katliamı davasında yaşandı

Geçen yıl yapılan anmada konuşan, katliamda hayatını kaybeden Dilek Şimşek’in kardeşi Erkan Şimşek, yargılama sürecini özetledi. Bir kez daha cezasızlık politikasını gözler önüne serdi: “Günlerce ülkenin gündemine oturan direnişte, basında çok net görüldüğü üzere vuranların kim olduğu belli olmasına rağmen, açılan göstermelik davada yargılanan katiller cezalandırılmadı.”

İzler Ergenekon iddianamesinde

Gazi Katliamı, Ergenekon davası ile de gündeme geldi. 9 numaralı gizli tanık, saldırının JİTEM’in kurucusu Veli Küçük’ün talimatıyla, Osman Gürbüz tarafından gerçekleştirildiğini iddia etti. Savcı Zekeriya Öz’e ifade veren Osman Yıldırım, Osman Gürbüz ile birlikte çalıştıklarını itiraf etti. Ancak ailelerin yaptığı müdahillik talebi “dava kapsamına girmediği” gerekçesiyle kabul edilmedi.
Katliamın üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen, katliam emrini veren ve kahvehaneleri tarayanlar hâlâ ortaya çıkarılmadı. Katliamda yakınlarını kaybedenlerin yarası ise hiç kapanmadı.