The Economist dergisinde yayımlanan analize göre, Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığını artırma planları, İsrail’in dikkatle izlediği bir gelişmeye dönüştü. Türkiyeli yetkililerin Suriye’deki hava üslerini ziyaret ederek bazılarını hava savunma sistemleri ve silahlı insansız hava araçlarıyla donatmayı planladıkları, Palmira yakınlarındaki T4 hava üssünde hazırlıklar yaptıkları ifade edildi. Ancak analize göre, 2 Nisan gecesi İsrail’in T4 üssüne ve Suriye’deki diğer askeri hedeflere düzenlediği hava saldırıları bu hazırlıklara ağır darbe vurdu.
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, Suriye’nin bir “Türk himayesi” altına girmesi tehlikesine karşı uyarıda bulunurken, Savunma Bakanı Israel Katz da Suriye liderlerinin İsrail’e tehdit oluşturacak güçlere kapıyı açmaları halinde ağır bedel ödeyeceklerini söyledi.
İsrail, Türkiye’nin Suriye’de askeri üsler kurma girişimlerinden rahatsız. Analize göre Türkiye ise İsrail’in, Suriye’nin parçalanmasını istediğini düşünüyor, İsrail ile Kürtler arasında olası bir ittifaktan endişe ediyor.
Analizde, İsrail’in Suriye’deki askeri kapasiteyi hedef alan ardışık saldırılarla Esad rejiminin altyapısını yok etmeye devam ettiği belirtilirken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Suriye’nin güneyinin silahsızlandırılması çağrısında bulunduğu vurgulandı.
Öte yandan, Suriye’nin yeni geçici lideri Ahmed el-Şara, ülkesinin yabancı radikal unsurların merkezi olmasına izin vermeyeceğini söylese de, İsrail yetkilileri Erdoğan’ın desteklediği Şara’nın Hamas’a kapı aralayabileceğinden endişe ediyor.
Türkiye ve Suriye’deki müttefikleri güçlü merkeziyetçi bir yönetim modelini savunurken, İsrail Suriye için federal bir sistem öneriyor. Ancak, Şara’nın 13 Mart’ta imzaladığı yeni anayasa güçlü bir merkezi hükümeti öngörüyor.
The Economist’in analizine göre, Türkiye’nin en büyük endişelerinden biri İsrail’in SDG üzerinden Türkiye içinde “ayrılıkçılığı” körükleme ihtimali. İsrail’den gelen Kürtleri “doğal müttefik” olarak tanımlayan açıklamalar Ankara’yı daha da tedirgin ediyor.
Analizde, Türkiye ile İsrail arasında doğrudan bir çatışmanın olası olmadığı, ancak iki tarafın da birbirini caydırmak için sahneyi hazırladığı vurgulanıyor. Erdoğan’ın, Trump’ın yeniden başkanlığıyla ABD ve Avrupa ile ilişkileri düzeltmeyi umduğu, bu nedenle İsrail ile savaşmayı göze almasının beklenmediği ifade ediliyor.
Öte yandan, her iki ülkenin de İran’ın Suriye’de yeniden güç kazanmasını istemediği belirtilerek, Suriye’nin istikrar kazanmasının hem Türkiye hem de İsrail için önemli olduğu vurgulanıyor.
