• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Özgür Özel, AYM Başkanı’nı ziyaret etti: ‘Gözümde yoksun’ diyen anlayışa cevap verilmeli

Özgür Özel, AYM Başkanı’nı ziyaret etti: ‘Gözümde yoksun’ diyen anlayışa cevap verilmeli

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya ile yaptığı görüşmede, HSK seçimlerindeki usulsüzlükler ve rektör atamalarında Anayasa’nın hiçe sayılmasına karşı AYM’nin tavır alması gerektiğini söyledi.

Özgür Özel, AYM Başkanı’nı ziyaret etti: ‘Gözümde yoksun’ diyen anlayışa cevap verilmeli
Foto: Arşiv
Özgür Özel, AYM Başkanı’nı ziyaret etti: ‘Gözümde yoksun’ diyen anlayışa cevap verilmeli
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 26 Mayıs 2025 13:48
  • Güncellenme: 26 Mayıs 2025 13:49

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, beraberindeki heyet ile birlikte Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Kadir Özkaya’yı ziyaret etti.

AYM’de gerçekleştirilen görüşmenin ardından açıklamalarda bulunan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, iki önemli konuyu dile getirdiklerini belirtti.

Bunlardan ilkinin, HSK seçiminde yaşanan “açık Anayasa’ya aykırı usulsüzlük” olduğunu söyledi. Komisyon aşamasında iktidarın üçüncü oylamaya geçerek kuraya girmemesi gereken adayları kuraya sokmaya çalıştığını ifade eden Özel, süreci şöyle özetledi:

“Komisyonda beyefendiler birinci turda yok, ikinci turda yok… Kuraya geçecekken üçüncü tur yapıp kendi 30 oylarını ikiye bölüp CHP’nin 14 olan oy sayısını geçip, kuraya AK Parti’nin tercih ettiği iki adayı bırakmaya çalışıyorlar. Bunu komisyonda yaptıklarında komisyonu terk ettik. Meclis’te de oy kullanmadık.”

Özel, Meclis Genel Kurulu’ndaki uygulamanın ise Anayasa’ya uygun olduğunu, ancak komisyonun Anayasa’yı ihlal ederek süreci şekillendirmesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı.

“Genel Kurul’da yapılan doğru da getirilen adaylar, Anayasa ve Genel Kurul’da yapılan uygulamaya açıkça aykırı. Anayasa’yı komisyonda ihlal edip kendi destekledikleri adayları kuraya sokmaya çalışıyorlar.”

CHP olarak sürecin iptali için başvuruda bulunduklarını da hatırlatan Özel, “Bunun yürütmesinin durdurulması için 10 saat içinde başvurmuştuk. Önümüzdeki günlerde AYM’de görüşülecek” dedi.

‘AYM’nin bir cevap vermesi gerekiyor’

“AYM’ye ‘Gözümde yoksun’ diyen anlayışa AYM’nin bir cevap vermesi gerekiyor” diyen Özel, konuşmasına şöyle devam etti:

AYM’yle alay eden, adeta AYM’ye ‘Sen gözümde yoksun’ diyen anlayışa AYM’nin bir cevap vermesi gerekiyor. Onlarca, yüzlerce örneği var da son örnek rektör ataması… AYM demiş ki Erdoğan’a, ‘Rektörü böyle atayamazsın, Anayasa’ya aykırı.’ Meclis’e 9 ay süre vermiş. Bu aslında maksimum süre, mümkün olan en kısa sürede düzeltmesi lazım. Son gününe kadar tutup, 60’ın üzerinde rektörü atayıp, istismar edip; son gün de aynı yasa maddesini tekrar getiriyorlar küfür eder gibi AYM’ye. Adeta, ‘Sizi ben atadım kardeşim. Benim burayı nasıl yapacağıma siz karar veremezsiniz. Kararınıza rağmen 9 ay yaparım, 9 ay sonra aynısını getiririm. Hadi 9 ay daha süre verin, kumda oynayın. Gözümde yoksunuz’ diyor.

AYM’nin 10 yıldır kullanmadığı yürütmeyi durdurma kararı verme imkanı var. Bizim AYM’den talebimiz, diğer taleplerimiz saklı kalmak üzere bu tip kendi kararını uygulamayıp -kadının soyadında yapmaya çalıştılar, büyük bir mücadeleyle geri çektirdik. Şimdi rektör atamasında yapıyor- aynısını getirerek… Anayasa’ya göre aynısını asla getiremez. Bu tip durumlarda yürütmeyi durdurmayı ver, bak bakalım bir daha yapabilir mi diyoruz. Bu iki konudaki düşüncelerimizi, hassasiyetlerimizi Sayın Başkan ve vekillerine anlattık. Tabii ki onların bu konuda ne düşündükleri, ne söyledikleri kararlarıyla birlikte öğreneceğiz. Hakimler kararlarıyla konuşurlar. Bu konuyla ilgili kendilerinden herhangi bir yorum, yaklaşım ne bize ne kamuoyuna açık şekilde beklemiyoruz ama meselenin Anayasa ihlali olduğunu bir kez daha söylüyoruz.”

‘Akılarınca CHP’yi tartıştırmaya çalışıyorlar’

CHP Genel Başkanı Özel, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Özel, partisinin 38’inci Olağan Kurultayı hakkındaki iptal davasının 30 Haziran’a ertelenmesiyle ilgili şunları söyledi:

“Duruşmayla ilgili ilk günden beri tutumum belli. Bu duruşmalar sonuç odaklı değil, süreç odaklı duruşmalar. CHP’yi tartıştırmaya, karıştırmaya çalışıyorlar kendi akıllarınca. O yüzden bu işlerin sürecinden istifade ediyorlar. Bu duruşmanın sonuç verip de herkesin gözü önünde olmuş bir kurultay, dünya kadar yalan -’1200 tane cep telefonu dağıtılmış’ dendi, hep birlikte toplanıp çıkardık- o gün de cep telefonlarımız sinyal verirken markası, modeli, nereden alındığı belliydi, bugün de belli. Bir tane ispat olmayan saçma sapan konularda 3-5 tane meczubun lafıyla süreç yönetiyor birileri. Yönetsinler. Mahkemeye, hakime, savcıya, onların tutumlarına bir şey diyecek değilim. Açıyor mahkemeyi, getiriyor meczupları dinletiyorlar, en sonunda hak yerini bulur. Ben bunun sonucundan endişeli değilim. Sürecinden istifade etmek isteyenler var, onun farkındayız. Biz bir kurultay daha yaptık aynı delegeyle. Geçerli oyların tamamını o delege verdi. Parti tarihinde ilk kez bir genel başkanın anahtar listesi delinmeden geçti, daha ne konuşuyorlar. O kurultayı tartışmaya açacak platform siyasette kalmadı artık. ‘Parti içinde kargaşa varmış’ diye göstermek için yapılmış bir hamle, çaba boşa çıkmıştır. Parti içinde karışıklık arayanlara Cumhuriyet, Sözcü, BirGün, Evrensel gibi muhalefete de eşit yaklaşan gazetelerde parti içinde bir karışıklık okuyamazsınız. Parti içinde karışıklığa meraklı olanlara Yeni Şafak’ı tavsiye ediyorum. Yeni Şafak’ın manşeti üzerinde tepinsinler. CHP’de bir karışıklık yok, geçerli oyların hepsini alan bir genel başkan var. Mehmet Şimşek’e önce satır aralarında, sonra sütun sütun odunla vurmuşlar. Yeni Şafak kimin? Desteği Sayın damada. Damat, Yeni Şafak eliyle, hem de laf sokarak kafasına kafasına vuruyor Mehmet Şimşek’in ve politikalarının. Parti içi karışıklığa meraklı olanlar için CHP eski cazip halini kaybetti, AKP’yi tavsiye ederim Yeni Şafak. Bunları oradan takip edin, ben öyle yapıyorum, çok haz alıyorum.”

‘Hukuk savaşını kaybediyorsun, psikolojik savaş açmışsın’

Özel, CHP’li çok sayıda ismin Ekrem İmamoğlu ile görüşmesinin engellendiğinin hatırlatılması konusunda ise şunları söyledi:

“İl Başkanımızın, Sayın Mansur Yavaş’ın başvurularına uzun süredir cevap verilmiyor. Ayrıca orada bulunan Mehmet Ali Çalışkan İzmir Buca Cezaevi’ne nakledildi. Gittiğimizde hepsini ziyaret ediyorduk. Ona mani olmak için arkadaşların her birini bir başka cezaevine dağıtıyorlar görüşmeyelim, konuşmayalım diye. Onların moralman çökmelerini sağlamaya çalışıyorlar. Aile ziyaretlerini imkansızlaştırmaya, aralarına yüzlerce kilometre koymaya çalışıyorlar. Bir psikolojik harp yürütüyorlar. Tutukluluk bir tedbir ve istisna olması gereken bir tedbiri bir cezalandırma yöntemi olarak zaten kullanıyorsun. Demek ki hukuk savaşını kaybediyorsun, psikolojik savaş açmışsın. Çünkü iddianame hazırlanamıyor, başta söylenen büyük lafların altı boş çıktı, heybeden bir turp değil, boşluk çıktı. Bir şey çıkaramıyorlar, attıkları her iftira çöküyor. Artık makam şoförüne ‘Makamın sahibiyle neden telefon görüşmesi yapıyorsun her sabah’ sorularına, ‘Evden alacağım, telefon etmezse nasıl konuşacağız’ diyor. Makamın şoförüyle makam sahibinin telefon görüşmesini, özel kalem müdürünün telefon bağlamasını sorar hale geldiler. Özel kalem müdürünün bir yıl önce aldığı arabanın 3 yıl önce yurt dışına çıkışını soruyor. Komik hale düştüler. Böyle olunca hukuk rekabetini, hem de hukuk savaşında silahların eşitliği yokken, gizli tanıklar, yalan beyanlar havada uçuşuyorken ve biz bunları görmek istediğimizde göremiyorken ama onlar da hiçbir şeyi ispat edemiyorken, iddianame bile yazamıyorken psikolojik harp başlattılar. Vız gelir, tırıs gider. Büyük bir yanlış içindeler. Milletimize şikayet ediyoruz. Analar ziyaret etmesin diye yüzlerce kilometre öteye yollananlar… Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı ziyaret etmek istiyor, ilk başlarda izin veriyordu, şimdi vermiyor, niye? Moral vermesin, üzülsünler, sıkılsınlar, dayanışma duygularından mahrum kalsınlar… Sonuna kadar arkalarındayız, hepsi çok güçlü duruyorlar, güçlü durmaya devam edecekler. Başları dik, alınları açık girdiler; başları dik, alınları açık çıkacaklar.” (ANKA)