Marco Rubio aslında ne dedi?
Yıldız Önen 28 Mayıs 2025

Marco Rubio aslında ne dedi?

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun 20 Mayıs 2025 tarihinde ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’nde yaptığı konuşma nerdeyse tüm televizyon kanallarında ve yayın organlarında büyük bir tartışma yarattı.

Söylediği “birkaç ay değil birkaç hafta içinde Suriye’de topyekûn bir savaş olabilir, Suriye çökebilir” cümlesi üzerinden,Suriye’deki her olay tek tek incelenip Suriye’nin iç savaşa sürükleneceği/sürüklendiği, dörde beşe bölüneceği, Şara’yasuikast düzenleneceği vs anlatıldı. Suriye konusundaki pek çok “uzman” bu konuda saatlerce yorum yaptı, yazılar yazdı.

Bunların yaptığı, konuşmanın içerisinden bir cümleyi cımbızlayıp almak. Rubio’nun amacı, Trump’ın Körfez ziyareti sırasında açıkladığı, Suriye üzerindeki yaptırımları kaldırmakararına destek sağlamaktı.

ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, 14 Mayıs 2025 tarihinde Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bir araya geldi. Bu görüşme, ABD ile Suriye liderleri arasında 25 yıl aradan sonra gerçekleşen ilk resmi temas olması bakımından tarihi bir öneme sahipti.

Görüşmeden önce Trump; Suudi Arabistan ve Türkiye liderleri ile konuştuktan sonra Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldıracağını açıkladı. İsrail ve ABD dış işlerinden pek çok kişi, Trump’ın Şara ile görüşmesine karşı çıkıyorlardı, ama yaptırımların kaldırılma ihtimalini toptan yok sayıyorlardı. Kararı duyunca şok oldular ve tepki verdiler.

Rubio, Komite’de Trump’ın kararını bu tür insanlara karşı savunuyordu. Yaptırımlar kaldırılmazsa, yatırımlar yapılmaz, Suriye ekonomik olarak kalkınmazsa hızla çökebilir demek istedi. O konuşmanın devamında Rubio şöyle dedi, “bölgeülkeleri ve diğer ülkeler Suriye’de yatırım yapmak istiyorlar,ama bu yaptırımlar olduğu için yapamıyorlar”.

Bu zaten daha önceden de çok sık dile getirilen bir konuydu. Hem Suudi Arabistan hem Türkiye hem diğer Körfez ülkeleri,Suriye’nin yeniden kalkınabilmesi, ülkede bir istikrar sağlanabilmesi için yatırım yapmak, ticari ilişki kurmak istiyorlardı, ama hem Amerika’nın hem Avrupa Birliği’nin yaptırımları devam ettiği sürece bunu yapamıyorlardı, önlerinde bir engel olarak duruyordu.
Dolayısıyla Rubio, yaptırımların kaldırılmasının Amerika açısından, bölge ülkeleri açısından yararlı bir konu olduğunu anlatmaya çalışırken bu cümleyi kuruyor. Dış ilişkiler komitesi üyelerini sarsmak için, yaptırımların kaldırılmasına ikna etmek için ve ileride yapılabilecek olan yatırımlara destek almak için söylenmiş bir cümle. Ama medya bu sözün nerede ve hangi bağlamda söylendiğine bakmaksızın, cımbızlayarak alıp kullandı.

Son iki ayda hem Alevilere dönük linç girişimleri, katliamlar oldu, hem de Dürzilerle çatışmalar yaşandı. Azınlıklara yönelik şiddet ve katliamlar ABD tarafında da ciddi bir sorun olarak dile getirilen bir konu. Rubio konuşmasında Suriye hükümeti ile görüşerek bu sorunları engelleyebileceklerini söylüyor; “Biz Suriye hükümetiyle, terör örgütü listesinde yer alan HTŞ üyeleriyle iletişime geçebilirsek belki bunları engelleyebiliriz, iletişime geçemezsek o zaman zaten bunları engelleme şansımız yok. Azınlıklarla, yani dini ve etnik azınlıklarla da ilişki kurmaya devam edeceğiz çünkü kurmazsak ne olacağını bilmiyoruz, ama kurarsak Suriye’de olabilecek bir savaşı engelleriz.”
ABD için Ortadoğu’da istikrar en önemli konu. ABD, “İsrail’in, Lübnan’ın, Türkiye’nin istikrarlı ve güvenli bir süreç yaşayabilmesi, Suriye’nin de istikrarlı olmasına bağlı” diyor.Rubio, aynı konuşmada “Bu nedenle Suriye’de istikrarın sağlanması için Trump Şara ile görüştü, bu sebeplen biz yaptırımları kaldırıyoruz ki diğer ülkelerin de iç işlerini rahatlatalım, Suriye’nin ilişkilerini rahatlatalım” dedi.
Konuşmanın diğer parçalarını da dinleyince bulmaca çözülüyor.Rubio hem Trump-Şara görüşmesinin hem yaptırımların kaldırılmasının ABD, komşu ülkeler ve Körfez ülkeleri lehine olduğunu anlatmaya çalıştı, bunu yaparken de abartılı cümleler kurdu.

ABD’nin, Suriye’ye yönelik yaptırımları nedir?

Adına Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası denilen yaptırımlaradını, Suriye hapishanelerinde işkence ve ölümü belgeleyen on binlerce fotoğrafı ülke dışına çıkaran “Sezar” kod adlı bir eski askeri fotoğrafçıdan alıyor. Asıl adı Farid el-Madhan olan ve Esad’ın ordusunda askeri fotoğrafçılık yapan “Sezar”, Mart 2011’de Suriye ayaklanmasının başlangıcından Ağustos 2013’te firar edip kaçmasına kadar, Suriye istihbaratının gözaltı merkezlerinde kurşun, işkence, açlık veya hastalıktan ölen, sadece numaralarla tanımlanan, işkence ve sakatlama izleri taşıyan binlerce tutukluya ait yaklaşık 55.000 fotoğraf topladı.Aslında Esad rejiminin amacı, öldürülen kişilerin bedenlerini ailelerine göstermeksizin, sadece fotoğraf üzerinden kimlik teşhisini yaptırmak, resmi ölümlerini belgelemekti. Ailelere, ölümlerin kalp krizi veya hastalıktan olduğu söyleniyordu. Sezar’ın verdiği bilgiye göre bazen günlük ölüm sayısı 70’e kadar çıkabiliyordu.
Sezar, 2,5 yıl boyunca bu fotoğrafların Suriye dışına çıkarılmasını sağladı.
Bu gelişme ile birlikte uluslararası ceza mahkemesinde ve AİHM’de Beşar Esad ve diğer yetkililer hakkında insanlığa karşı suç işleme davaları açıldı, cezalar verildi.

ABD de, Esad rejimine karşı 2019 yılında Sezar Yasasını çıkardı ve 2020 yılında yaptırımları uygulamaya başladı.
Suriye’ye, daha önce de ABD yaptırımları uygulanıyordu, ama Sezar yaptırımları, öncekilere göre çok daha ağır koşullara sahipti. Daha önceki yaptırımlar Suriye içindeki rejimle ilişkili kuruluşları, kamu şirketlerini ve Hizbullah gibi Suriye dışındaki bazı silahlı grupları hedef alıyordu. Sezar yaptırımları ise Suriye rejimi ile ilişkileri olan veya ilişki geliştirmek isteyen bütün ülkeleri ve şirketleri hedef alıyor. Suriye’ye para akışını, en ufak bir yatırımı dahi engelliyor. Yaptırımlardan elbette en büyük zararı yoksul halk çekti, yaptırımların başlaması ile Suriye’de yüzde 300’lere varan enflasyonlar yaşandı, yoksulluk inanılmaz boyutlara yükseldi.

Suriye’de istikrarın sağlanması elbette uzun vadeli bir süreç

Avrupa Birliği de ABD’nin ardından yaptırımları kaldırdığını açıkladı. Yaptırımların kaldırılmasının sözü bile Suriye ekonomisini çok hızlı etkiledi. Suriye lirasının değeri dolar karşısında yüzde 30 arttı. Dünya Bankası açıklama yaptı, Suriye’nin 15,5 milyon dolar tutan borcunun Suudi Arabistan ve Katar tarafından ödendiğini, bundan sonra Suriye’ye ekonomik yatırımların yapılabileceğini müjdeledi.
Türkiye ve ABD, 20 Mayıs 2025 tarihinde Washington’da gerçekleştirdikleri Suriye Çalışma Grubu toplantısında, Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılması kararını, Suriye’nin yeniden inşası ve insani yardımların önündeki engellerin kaldırılması açısından önemli bir adım olarak değerlendirdi.

Suriye’nin yeniden ekonomik ve politik olarak istikrara kavuşması tabii ki 3 günlük 3 haftalık bir süreç değil, ama çökme ihtimali de 3 haftalık ya da 3 aylık bir süreç değil.

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.