• Ana Sayfa
  • Ekonomi - Emek
  • Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası MEB önündeydi: Özeldeki öğretmenin kanayan yarası büyüyor

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası MEB önündeydi: Özeldeki öğretmenin kanayan yarası büyüyor

Milli Eğitim Bakanlığı önünde Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası tarafından yapılan açıklamada, ‘Bugüne dek çalmadık kapı ve almadık söz bırakmadık. Meclis, Bakanlık, işverenler her yerin en kritik noktalarındaki karakterler sorunlarımızın çözümü için söz verdi. Bu sözlerin üzerinden en az bir yıl geçti ve özeldeki öğretmenin kanayan yarası büyüyor.’ denildi.

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası MEB önündeydi: Özeldeki öğretmenin kanayan yarası büyüyor
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası MEB önündeydi: Özeldeki öğretmenin kanayan yarası büyüyor
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 2 Temmuz 2025 19:46

İstanbul’dan Ankara’ya “Büyük Öğretmen Yürüyüşü” başlatan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası üyesi eğitimciler, Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı. Açıklama sendika MYK üyesi Rabia Atbaş tarafından okundu.

Açıklamada, “Bugüne dek çalmadık kapı ve almadık söz bırakmadık. Meclis, Bakanlık, işverenler her yerin en kritik noktalarındaki karakterler sorunlarımızın çözümü için söz verdi. Bu sözlerin üzerinden en az bir yıl geçti ve özeldeki öğretmenin kanayan yarası büyüyor.” denildi.

“Bir eğitim öğretim dönemi daha bekleyecek sabrımızın asla kalmadığını Meclis’ten Bakanlığa, oradan işverenlere dek herkes çok iyi anlamak zorundadır. Sayın Bakan’ın eğitimin özelleşmesine ilişkin isteklerine karşılık alanda bekleyen yüz binlerce öğretmen bu özelleşme içinde bir yıl daha ucuz iş gücü olarak görülemez” ifadelerine yer verilen açıklamaya destek veren CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş ise “Bir ülkede eğer bir öğretmen, ister kamuda çalışsın ister özel sektörde çalışsın aynı eğitim programını uyguluyorsa, aynı ders kitaplarını uyguluyorsa, aynı yöntemleri uyguluyorsa, aynı sınıfa aynı şekilde bilimin ışığını götürüyor ama birbirinden farklı koşullarda çalışıyorsa, burada çok açık bir hak ihlali vardır” dedi.

“Yalnızca bir hak arayışı için değil; öğretmenlik mesleğinin onurunu, bir toplumun geleceğini ve yıllardır gasp edilen emeğimizin karşılığını almak için buradayız” ifadelerine yer verilen açıklama şu şekilde:

“Bizler, özel sektörde çalışan öğretmenleriz. Yani bu ülkenin çocuklarını sabah karşılayan, akşam uğurlayan; onlara sadece bilgi değil umut, güven ve cesaret aşılayan insanlarız. Ama aynı zamanda bu ülkenin en güvencesiz, en düşük ücretli, en fazla baskı altında çalışan eğitim emekçileriyiz. Bugün, buraya sadece birkaç talebi dillendirmeye gelmedik. Bugün burada yıllardır bastırılan, görmezden gelinen, susturulmaya çalışılan bir topluluğun sesini yükseltiyoruz. Ve artık bu sesi hiçbir güç bastıramaz. Bizler, kolejlerde, kurs ve rehabilitasyon merkezlerinde, vakıf üniversitelerinde çalışan öğretmenler olarak yıllardır süregelen adaletsizliklere, eşitsizliklere ve güvencesizliğe karşı sesimizi yükseltiyor; artık yalnızca konuşmak değil, değiştirmek için yürüyoruz.”

‘Usulsüzlüklerle anayasal haklarımız gasp ediliyor’ 

“Bugün özel okul öğretmenleri; Haftada 45 saati aşan ağır çalışma yükü altında eziliyor, asgari ücret düzeyinde ya da daha düşük maaşlara mahkûm ediliyor, belirli süreli sözleşmelerle işsizlik tehdidiyle terbiye edilmeye çalışılıyor, sendikal faaliyetleri engelleniyor, örgütlenme hakları ellerinden alınıyor, mesleki saygınlıkları sistematik biçimde ayaklar altına alınıyor. Kurumlar, yaz aylarında maaş ödememek için öğretmenlere yıllık sözleşme dahi yapmıyor. ‘Ücretsiz izin’ dayatmasıyla öğretmenleri açlığa ve belirsizliğe itiyor. Kurs merkezlerinde, sözleşmeyle birlikte zorla istifa dilekçeleri imzalatılıyor. Tam zamanlı çalışan öğretmenler, hukuksuzca ders saati ücretli gibi gösteriliyor ya da büro çalışanı gibi atanıyor. Bu usulsüzlüklerle anayasal haklarımız gasp ediliyor, emeğimiz görmezden geliniyor.”

Eşit işe eşit hak 

“Bugün, eğitim emekçileri arasında derin bir uçurum oluşmuştur. Aynı müfredatı işleyen, aynı kazanımları hedefleyen özel okul öğretmenleri ile kamu öğretmenleri arasında; maaş, izin, sözleşme ve özlük hakları bakımından korkunç bir eşitsizlik vardır. Oysa biz aynı işi yapıyoruz. Aynı çocuklara ders veriyor, aynı toplumu inşa ediyoruz. Ve biz biliyoruz. Eşit işe eşit hak, en temel insan hakkıdır.”

‘Öğretmenlik, mevsimlik değil, süreklilik gerektiren bir meslektir’

“Taban maaş uygulaması derhal hayata geçirilmelidir. 2014’te elimizden alınan, kamu öğretmenlerinin maaşlarını esas alan taban maaş hakkımız geri tanınmalı. Özel sektör öğretmenlerini yoksulluğa ve patronların keyfi uygulamalarına mahkûm eden ücret politikalarına son verilmelidir. Patronların ‘piyasa koşulları’ bahanesiyle emeği değersizleştirmesine artık izin verilemez. Eğitim emeği, ucuz iş gücü değildir. Belirsiz süreli iş sözleşmesi temel istihdam biçimi olmalıdır. Öğretmenlik, mevsimlik değil; süreklilik gerektiren bir meslektir. Ancak özel sektörde çalışan öğretmenlerin büyük çoğunluğu her yıl ya istifaya zorlanmakta ya da sözleşmenin yenilenmemesi tehdidiyle karşı karşıya kalmakta ve iş güvencesinden yoksun bir şekilde çalıştırılmaktadır. Bu uygulama; öğretmeni susturmak, hak talep etmesini engellemek ve sürekli bir baskı altında tutmak anlamına gelmektedir. İstiyoruz ki öğretmenler her eğitim-öğretim yılı başında ‘Bu yıl sözleşmem yenilenecek mi?’ kaygısı taşımadan, güvenle işine odaklanabilsin.”

‘Birimiz güvenceli, diğeri güvencesiz olamaz’ 

“Eğitim ve Güzel Sanatlar İşkolu kurulmalıdır. Bugün özel sektörde çalışan öğretmenler, 10 No’lu Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar işkolunda yer almakta ve bu durum, bizleri fiilen grev ve toplu iş sözleşmesi hakkından mahrum bırakmaktadır. Bu işkolu, öğretmenlik mesleğinin özgün niteliklerini ve kamusal sorumluluğunu yansıtmamakta; öğretmenleri büro çalışanı gibi değerlendiren, haklarımızı kısıtlayan bir yapıya sahiptir. Eğitim ve Güzel Sanatlar İşkolu adıyla ayrı bir işkolu oluşturulmalı; öğretmenlerin grev ve TİS hakkı başta olmak üzere tüm sendikal hakları güvence altına alınmalıdır. Özlük haklarında kamu-özel ayrımı son bulmalıdır. Bugün kamu öğretmenleri ile özel sektör öğretmenleri arasında ciddi bir hak uçurumu var. Maaşlarda devasa farklar, yaz tatili hakkının gaspı, sendikal baskılar, yeşil pasaport, iş güvencesinin olmayışı, emeklilik, kıdem tazminatı, izin ve sosyal haklardaki eşitsizlikler… Oysa biz aynı müfredatı uyguluyoruz. Aynı çocuklara, aynı sınıflarda, aynı kazanımlar için ders veriyoruz. Birimiz güvenceli, diğeri güvencesiz olamaz. Birimiz anayasal haklara erişirken diğerimiz bu haklardan mahrum bırakılamaz. Eşit işe eşit hak ilkesi acilen hayata geçirilmeli; tüm öğretmenler, kamu ya da özel ayrımı olmaksızın eşit haklara kavuşmalıdır.”

‘Artık bu sorunlar görmezden gelinemez’ 

“TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’na çağrımızdır. Artık bu sorunlar görmezden gelinemez. Bizler yalnızca bir meslek grubunun değil, bu ülkenin eğitim geleceğinin taleplerini dile getiriyoruz. Eğitim sisteminin taşıyıcısı olan öğretmenler ayakta duramazken, hiçbir reform, hiçbir program, hiçbir müfredat başarıya ulaşamaz. Bu nedenle sizi derhal göreve çağırıyoruz. Komisyon toplanmalı, özel sektörde çalışan öğretmenlerin sorunlarını gündemine almalı ve çözüm üretmek için acilen harekete geçmelidir.”

‘Sorumluları, yetkilileri sorumluluğa çağırıyoruz’ 

“Bugüne dek çalmadık kapı ve almadık söz bırakmadık. Meclis, Bakanlık, işverenler her yerin en kritik noktalarındaki karakterler sorunlarımızın çözümü için söz verdi. Bu sözlerin üzerinden en az bir yıl geçti ve özeldeki öğretmenin kanayan yarası büyüyor. Bir eğitim öğretim dönemi daha bekleyecek sabrımızın asla kalmadığını Meclisten Bakanlığa, oradan işverenlere dek herkes çok iyi anlamak zorundadır. Sayın Bakan’ın eğitimin özelleşmesine ilişkin isteklerine karşılık alanda bekleyen yüz binlerce öğretmen bu özelleşme içinde bir yıl daha ucuz iş gücü olarak görülemez. Sorumluları, yetkilileri sorumluluğa ve yetkilerini halkın öğretmenlerinden yana kullanmaya çağırıyoruz.”

‘Burada çok açık bir hak ihlali var’

Eğitimcilerin açıklamasına CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş ve Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap ve Kocaeli Milletvekili Harun Özgür Yıldızlı da katıldı.  Basın açıklaması sonrasında konuşan Özçağdaş, şunları belirtti:

“Bizi izleyen basın mensupları, yurttaşlar, güvenlik güçleri var.  Bizi izleyenlerin hiçbirisi 9 ay 10 ay maaş alıp 2 ay 3 ay maaşsız kalmıyorlar. Böyle bir şey akla bile gelemez. Oysa yaratılmış olan düzen Yusuf Tekin tarafından icat edilmiş olan düzen, öğretmenleri açlığa, güvencesizliğe, yoksulluğa, adaletsizliğe teslim etmektedir. Geçtiğimiz yıl Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu Meclis’te komisyonda görüştük. Özel sektör öğretmenlerimiz komisyona geldiler. Komisyonda sorunlarını anlattılar. Adalet ve Kalkınma Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve muhalefet partilerinin milletvekillerinin tamamı ‘bu böyle olmaz’ dediler. Komisyon başkanı, komisyon yönetimindeki diğer milletvekilleri ki hepsi iktidar milletvekilleri ‘biz bunu bakanla görüşeceğiz’. ‘Cumhurbaşkanıyla görüşeceğiz’ dediler. Fakat maalesef ülkedeki hiçbir sorunu çözme potansiyeli kalmamış olan iktidar bir yıldır en ufak bir adım atmadı. Bir ülkede eğer bir öğretmen, ister kamuda çalışsın ister özel sektörde çalışsın aynı eğitim programını uyguluyorsa, aynı ders kitaplarını uyguluyorsa, aynı yöntemleri uyguluyorsa, aynı sınıfa aynı şekilde bilimin ışığını götürüyor ama birbirinden farklı koşullarda çalışıyorsa, burada çok açık bir hak ihlali vardır.”