İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, İHD’nin kuruluşunun 39’uncu yıl dönümü dolayısıyla basın toplantısı düzenledi. Dernek binasında yapılan toplantıda salona Kürtçe ve Türkçe “Haksız mıyım?” dövizleri asıldı. Basın metninin Kürtçesini İHD İzmir Şubesi Eşbaşkanı Zilan Gümüş, Türkçesini ise İHD İzmir Şubesi Eşbaşkanı Ali Aydın okudu.
Derneğin, insan hak ve özgürlükleri konusunda çalışmalar yapmak amacıyla kurulduğu belirtilen açıklamada, İHD’nin öldürülen üye ve yöneticileri anıldı.
39 yıldır yürüttükleri insan hakları, demokrasi ve barış mücadelesine dair tavsiyelerde bulunulan açıklamada, “Coğrafyamızın en önemli demokrasi ve insan hakları sorunlarının başında Kürt meselesinin çözümü gelmektedir. Kürt meselesinin çözümü konusunda devlet ve siyasal iktidar hâlen güvenlikçi politikalarda, ret ve inkâr siyasetinde ısrar etmektedir. Bu politikalarda ısrar, bir yandan demokrasi ve insan hakları ortamının kötüleşmesine ve toplumsal barışın yara almasına neden olurken; öte yandan da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ekonomisinde derin tahribatlara yol açmaktadır” denildi.
Belediyelere atanan kayyımlara değinilen açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu antidemokratik uygulamalar ve insan hakları ihlalleriyle yüzleşmesi gerektiği vurgulandı. Açıklamada, ardından Kürt sorununun çözümü adına yaşanan gelişmelere değinilerek, “Tüm bu gelişmelere karşın devlet henüz barış ve süreç konusunda söylem düzeyini aşan somut bir adım atmamıştır. Derneğimizin 2025 yılı raporlarına göre 335’i ağır olmak üzere bin 412 hasta mahpus hâlen hapishanelerde tutulmaktadır. Çatışma çözümü ve geçmişle yüzleşme sürecini yürütecek, STÖ’lerin ve halkın her düzeyde katılımını esas alacak, BM Silahsızlanma Prosedürleri’ne uygun olarak ‘Hakikat, Yüzleşme, Adalet ve Tazmin Komisyonları’ ivedilikle kurulmalıdır. Bununla birlikte ortaya konulacak yeni toplumsal sözleşme; Türkiye’nin temel sorunlarından olan Kürt meselesi, Alevilerin talepleri, toplumsal cinsiyet eşitliği, yerinden yönetime dayalı yönetim modeli, anadilinde eğitim-öğretim ve anayasal vatandaşlık gibi somut önermeleri içerecek şekilde hazırlanmalıdır” ifadelerine yer verildi.
Türkiye’de ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması ve toplumsal muhalefet üzerindeki baskıların sona erdirilmesinin gerekliliğine vurgu yapılan açıklamada, ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere uyması gerektiğine işaret edildi.
İnsan hakları savunucuları üzerindeki yargı yoluyla baskı politikasına son verilme çağrısı yapılan açıklamada, “Türkiye, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi’ni kabul etmeli ve insan hakları savunucularını koruma konusunda etkin politikalar hayata geçirmelidir” denildi. (MA)