• Ana Sayfa
  • Manşet
  • Gazze’de Nasır Hastanesi saldırısına dünya çapında tepki yağdı: Savaş suçu işleniyor

Gazze’de Nasır Hastanesi saldırısına dünya çapında tepki yağdı: Savaş suçu işleniyor

İsrail’in Han Yunus’taki Nasır Hastanesi’ne düzenlediği ve 5 gazeteci dahil en az 20 kişinin yaşamını yitirdiği saldırı, uluslararası kuruluşlar ve birçok ülke tarafından şiddetle kınandı. Saldırının “savaş suçu” olduğu vurgulandı.

Gazze’de Nasır Hastanesi saldırısına dünya çapında tepki yağdı: Savaş suçu işleniyor
Foto: AA
Gazze’de Nasır Hastanesi saldırısına dünya çapında tepki yağdı: Savaş suçu işleniyor
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 26 Ağustos 2025 11:29
  • Güncellenme: 26 Ağustos 2025 11:51

İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin güneyindeki Nasır Hastanesi’ne düzenlediği saldırıya yönelik uluslararası tepkiler art arda geldi. Dünya sağlık örgütü, “sağlık hizmetlerine kısıtlı erişim saldırılarla daha da zorlaşıyor” diyerek ateşkes çağrısını yineledi.

Han Yunus kentinde gerçekleşen saldırıda en az 20 kişi hayatını kaybederken, ölenler arasında beş gazeteci bulunuyor.

Üst üste düzenlenen saldırılarda hayatını kaybeden gazetecilerin isimleri şunlar:

Reuters foto muhabiri Hüssam El Masri

El Cezire foto muhabiri Muhammed Salama

Associated Press muhabiri Meryem Ebu Dakka

NBC muhabiri Moaz Ebu Taha

Gazeteci Ahmed Ebu Aziz

Saldırıya basın kurumları, STÖ’ler ve bazı ülkeler tarafından şiddetle kınandı.

DSÖ: Gazze’de sağlık hizmetlerine kısıtlı erişim tekrarlayan saldırılarla daha da zorlaşıyor

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, İsrail’in Nasır Hastanesi’ne düzenlediği saldırıya ilişkin Amerikan X şirketinin sosyal medya platformundaki hesabından paylaşım yaptı.

Bu sabah Nasır Hastanesi’ne düzenlenen iki saldırıda, 4 sağlık çalışanı ve 5 gazeteci dahil en az 20 kişinin hayatını kaybettiğine yönelik bilgi aldıklarını aktaran Ghebreyesus, 50 kişinin yaralandığını ve bunların arasında tedavi gören kritik durumdaki hastaların da olduğunu belirtti.

Saldırılarda, acil servis ve cerrahi ünitesinin bulunduğu hastanenin ana binasının vurulduğuna işaret eden Ghebreyesus, “Saldırı, acil durum merdivenine zarar verdi. Gazze’de insanlar açlıktan ölürken, sağlık hizmetlerine mevcut durumda olan kısıtlı erişimleri, tekrar eden saldırılarla daha da zorlaşıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Ghebreyesus, sağlık hizmetlerine yönelik saldırıların durdurulması gerektiğini vurgulayarak acil ateşkes çağrısını yineledi.

Al Jazeera: Gazze’nin susturulmasını önlemek için uluslararası baskı ve acil eylem gerekiyor

Al Jazeera televizyonundan, İsrail ordusunun Gazze’nin güneyindeki Han Yunus’ta yer alan Nasır Hastanesini hedef alan ve 5’i gazeteci 20 kişinin hayatını kaybettiği saldırısına dair açıklama yapıldı.

Açıklamada, “Dünyanın gözleri önünde gazetecilerin sistematik şekilde hedef alınarak öldürülmesi yoluyla Gazze’nin sesinin susturulmasını önlemek için uluslararası baskı ve acil eylem gerekiyor.” ifadeleri kullanıldı.

Gazze’deki İsrail saldırılarının medya mensupları için en ölümcül savaş haline geldiği ve eşi görülmemiş sayıda gazetecinin hedef alındığı vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Gazze’de şehit edilen gazetecilerimizin kanı henüz kurumadan, İsrail işgal güçleri, Al Jazeera kameramanı Muhammed Selame ve beraberindeki gazetecileri katlederek yeni bir suça imza attı. İsrail’in gazetecileri susturma konusundaki ısrarı, Gazze’de işlediği suçları gizleme çabası, gerçeği örtbas etme niyetini açıkça ortaya koymaktadır.”

Al Jazeera, İsrail’in gazetecilere yönelik saldırılarının “gerçeği susturmaya yönelik sistematik bir kampanyanın parçası” olduğunu vurgulayarak bu eylemleri “Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin temel yasal dayanağı olan Roma Statüsü ve savaş döneminde sivillerin korunmasını öngören Cenevre Sözleşmeleri kapsamında savaş suçu” olarak niteledi.

Reuters, Gazze’de öldürülen gazetecileri için üzüntü duyduğunu açıkladı

İngiliz haber ajansı Reuters, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği saldırıda kendisi için çalışan 2 gazetecinin öldürülmesi, birinin de yaralanmasından dolayı büyük üzüntü duyduğunu bildirdi.

Reuters’tan yapılan yazılı açıklamada, “Reuters için çalışan kameraman Hüsam el-Mısri’nin, İsrail’in Han Yunus’taki Nasır Hastanesi’ne yaptığı saldırıda hayatını kaybetmesinden dolayı büyük üzüntü duyuyoruz.” ifadeleri yer aldı.

Aynı saldırıda geçmişte Reuters’a çalışan serbest foto muhabiri Muaz Ebu Taha’nın da hayatını kaybettiği aktarılan açıklamada, “Ayrıca Reuters’a çalışan foto muhabiri Hatem Khaled de yaralandı. Hüsam ve Muaz’ın sevenleri ve ailelerine en derin başsağlığı dileklerimizi gönderiyoruz. Onları en iyi şekilde destekleyeceğiz.” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada ayrıca, yaralı foto muhabiri Khaled’e acil tıbbi yardım ulaştırılması için Gazze ve İsrail’deki yetkililerden yardım talep edildiği bilgisi paylaşıldı.

Reuters açıklamasında, “Ayrıca İsrailli yetkililerden bu son saldırılarla ilgili daha fazla bilgi talep ediyoruz.” ifadeleri yer aldı.

AP’nin, kadın muhabiri de öldürülenler arasında

ABD merkezli haber ajansı The Associated Press de (AP) bölgede kendisi için çalışan 33 yaşındaki Meryem Ebu Dekka’nın öldürülen gazeteciler arasında yer aldığını duyurdu.

AP’den yapılan açıklamada, Ebu Dekka’nın ölümünden duyulan üzüntü ve şok dile getirilerek, “Zor ve tehlikeli koşullarda hayati görgü tanıklıklarını anlatmaya devam eden Gazze’deki gazetecilerimizin güvenliği için yapabildiğimiz her şeyi yapmaya devam ediyoruz.” ifadeleri yer aldı.

Meryem Ebu Dekka’nın oğluna vasiyeti

Sosyal medyada gazeteci Meryem ve oğlunun elinde yaş pastayla çekilmiş fotoğrafıyla yayımlanan vasiyeti, yürekleri dağlayan ifadeler içeriyor.

“Annesinin kalbi, ruhu, Gays oğlum” diye seslenen Ebu Dekka, “Benim için sakın ağlama, çalışkan ol, başarılı ol. Senin büyük bir iş adamı olmanı isterim” ifadelerini kullandı.

Oğluna annesini unutmaması gerektiğini ve onun için her şeyi yaptığını hatırlatan Filistinli gazeteci Meryem Ebu Dekka, vasiyetinde şu sözlere yer verdi:

“Büyüyüp evlendiğinde bir kız çocuğun olursa ona benim adımı verirsin. Sen benim sevgilimsin, kalbim ve dayanağımsın, ruhum ve oğlumsun. Seninle benim başım dik durur.”

Meryem Ebu Dekka ayrıca oğluna vasiyetinde, namazı aksatmaması gerektiğini, 3 kez “namazın” ifadesiyle vurgulayarak, ibadetin önemini hatırlattı.

Nasır Hastanesi saldırısının İsrail ordusunun onayı ve bilgisiyle yapıldığı öne sürüldü

İsrail’de yayın yapan Kanal 14 televizyonunun haberinde, “Nasır Hastanesi’ne düzenlenen saldırının ayrıntılarını incelediğimizde, savaşçılarımızın gerektiği gibi hareket ettiği açıkça görülüyor.” denildi.

Haberde, “Söz konusu saldırıya katılan güçler, saldırının (İsrail ordusunun) yüksek komutanlığı tarafından onaylandığını ve koordine edildiğini ve gerçekleştirilmeden önce bundan haberdar olduklarını açıkça belirtmişlerdir.” ifadesine yer verildi.

Aralarında 5 gazetecinin de bulunduğu 20 kişinin ölümüne neden olan saldırının meşrulaştırılmaya çalışıldığı haberde, Golani Keşif Birimi’nin son günlerde “hastane katlarından birine, saldırı hazırlığı yapıldığı düşünülen ve İsrail güçlerini izleyen gelişmiş bir kamera yerleştirildiğini” tespit ettiği ileri sürüldü.

Sınır Tanımayan Gazeteciler, Gazze Şeridi’nde gazetecilerin öldürüldüğü İsrail saldırılarını şiddetle kınadı

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF)’den yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in Gazze Şeridi’nin Han Yunus kentinde bulunan Nasır Hastanesi’ne düzenlediği hava saldırısında 5 gazetecinin hayatını kaybettiği hatırlatıldı.

İsrail’in, gazetecileri “kasıtlı olarak hedef aldığı” belirtilen açıklamada, bu “katliamı” durdurması için BMGK’ye acilen toplanması çağrısı yapıldı.

Açıklamada, İsrail’in gazetecilere yönelik saldırılarının şiddetle kınandığı vurgulandı.

RSF Genel Direktörü Thibaut Bruttin “Gazetecilerin korunması uluslararası hukuk tarafından güvence altına alınmasına rağmen son iki yılda Gazze’de İsrail güçleri tarafından 200’den fazla gazeteci öldürüldü. Çatışma dönemlerinde gazetecilerin korunmasına yönelik BMGK’nin 2222 sayılı kararının kabulünden on yıl sonra, İsrail ordusu bu kararı hiçe sayıyor.” ifadelerini kullandı.

İsrail’in gazetecilere karşı işlediği suçların cezasızlığının sona erdirilmesini isteyen Bruttin, “İsrail ordusu, Gazze’de bilgiyi kademeli olarak bastırma girişiminde daha ne kadar ileri gidecek?” diye sordu.

Filistin Gazeteciler Sendikası: İsrail gazeteciliği yok edilmesi gereken stratejik bir tehlike olarak görüyor

Sendika, yayımladığı yazılı açıklamada, Filistinli gazetecilere yönelik işlediği savaş suçlarının sorumluluğunun İsrail işgal yönetiminde olduğunu kaydetti.

İsrail’in Filistin basınını ortadan kaldırılması gereken stratejik bir tehlike olarak gördüğü ifade edilen açıklamada, Tel Aviv’in bu yolla gerçeklerin üstünü örtme ve tanıkları susturma gibi başarısız bir çaba içinde olduğu vurgulandı.

Sendika açıklamasında İsrail yönetiminin, 147 gazeteciyi de gözaltında tuttuğunu ve bunlardan 20’sinin ise çeşitli şekillerde işkencelere maruz kaldığını aktardı.

Filistin Gazeteciler Sendikası, tüm bunların “savaş suçu” olduğunu ve bu suçları işleyen İsrail’in Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanması gerektiğini belirtti.

Açıklamada ayrıca, İsrail’in basına karşı yaptıklarının Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da etnik temizlik ve soykırım suçlarına dair delillerin gizlenmesi politikası olduğuna dikkat çekildi.

Suudi Arabistan’dan Nasır Hastanesi saldırısının ardından uluslararası harekete geçilmesi çağrısı

Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail’in Han Yunus’taki Nasır Hastanesine düzenlediği ve basın mensupları, yardım ekipleri ve sağlıkçıların hedef alınması kınandı.

Uluslararası kurumlara acilen hareket geçmeleri çağrısında bulunulan açıklamada, Suudi Arabistan’ın İsrail’in uluslararası hukuk ve örflere yönelik sürekli devam ettirdiği ihlallerinin kabul edilemez olduğu vurgulandı.

İsrail tarafından işlenen suçlara uluslararası toplum tarafından “bir sınır konulması” istenen açıklamada, medya, insani yardım ve sağlık alanında çalışan ekiplerin korunmasının zorunlu olduğunun altı çizildi.

İtalya, Gazze’de 5 gazetecinin öldürüldüğü saldırının ardından İsrail’i basın güvenliğini sağlamaya çağırdı

İtalyan ANSA ajansının haberine göre Tajani, basına yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Nasır Hastanesi’nde 5’i gazeteci 20 kişinin öldürüldüğü saldırıya ilişkin konuştu.

Tajani, “Biz doğru olanın, gazetecilerin güvenliğinin sağlanması ve Gazze Şeridi’nde görevlerini icra etmelerine izin verilmesi olduğuna inanıyoruz.” diyerek İsrail’e çağrı yaptı.

Bakan Tajani, Gazze’de basın özgürlüğünün sağlanmasını desteklemeye devam edeceklerini vurguladı.

İspanya: Bu, uluslararası insancıl hukukun açık ihlalidir 

İspanya hükümeti, İsrail ordusunun, Gazze Şeridi’nin Han Yunus kentinde bulunan Nasır Hastanesi’nin 4. katına düzenlediği, gazetecilerin ve masum sivillerin öldüğü hava saldırısını kınadı.

İspanya Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, “İspanya hükümeti, Gazze’deki Nasır Hastanesi’ne düzenlenen ve 4 gazeteci ile masum sivillerin ölümüne yol açan İsrail’in saldırısını kınamaktadır. Özel olarak korunan alanların hedef alınamayacağını tekrar vurguluyoruz. Bu, uluslararası insancıl hukukun açık ve kabul edilemez bir ihlalidir ve araştırılması gerekmektedir.” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, “Sivil ölümlerinin yarattığı acı, çalışmaları hayati önem taşıyan ve özel koruma sağlanması gereken basın çalışanlarının acısıyla daha da artmaktadır. İspanya, tüm vatandaşların ifade özgürlüğünü ve bilgiye erişimini güvence altına almak için elzem olan bilgiye erişim hakkına yönelik tam bağlılığını yinelemektedir.” ifadelerine yer verildi.

Almanya: İsrail’in Gazze’deki hastaneye düzenlediği hava saldırısı bizi şoke etti

Almanya Dışişleri Bakanlığının, Amerikan X şirketinin sosyal medya platformundaki hesabından yapılan açıklamada, “İsrail’in Gazze’deki Nasır Hastanesi’ne düzenlediği hava saldırısında çok sayıda gazeteci, kurtarma görevlisi ve diğer sivillerin öldürülmesi bizi şoke etti. Saldırı araştırılmalı.” denildi.

Açıklamada ayrıca, “Gazetecilerin çalışması, Gazze’deki savaşın yıkıcı gerçekliğini tasvir etmek için hayati önem taşıyor. İsrail hükümetine, medya çalışanlarına erişim izni vermesi ve Gazze’de çalışan gazetecilere koruma sağlaması için defalarca çağrıda bulunduk.” ifadeleri kullanıldı.

Katar, İsrail’in Gazze’deki Nasır Hastanesini hedef almasını kınadı

Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, sivillerin ve hastaların hayatını kaybetmesine yol açan saldırının, “Filistin halkına karşı işlenen sistematik suçların yeni bir halkası” olduğu belirtildi.

İsrail’in bu saldırısıyla uluslararası hukuku ve insan haklarını açıkça ihlal ettiği vurgulanan açıklamada, İsrail’in gazetecileri, insani yardım çalışanlarını ve sağlık personelini hedef almasının, uluslararası toplumun acil ve kararlı adımlar atarak sivillerin korunmasını sağlamasını ve bu suçların faillerinin hesap vermesini zorunlu kıldığı ifade edilerek, Gazze’de yaşanan felaketin durdurulması için acilen harekete geçme çağrısı yapıldı.

Açıklamada ayrıca, Gazze Şeridi’ne yönelik “soykırım niteliğindeki savaşın” sona erdirilmesi, bölgede yaşanan insani felaketin giderilmesi ve 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen bir Filistin devletinin kurulmasını garanti altına alacak adil ve sürdürülebilir bir barışın tesis edilmesinin önemi vurgulandı.

Ürdün: İsrail bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyen bir şiddet sarmalına neden oluyor

Ürdün Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Nasır Hastanesi’ne yapılan ve aralarında gazetecilerin de olduğu 20 kişinin öldüğü saldırının en şiddetli şekilde kınandığı ifade edildi.

Saldırıyla, uluslararası hukukun ve Savaş zamanında sivillerin sorunmasına ilişkin 1949 Cenevre Sözleşmesi’nin açıkça ihlal edildiği kaydedildi.

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını sürdürdüğü ve sivilleri, hastaneleri, gazetecileri ve sağlık personelini sistematik olarak hedef aldığı aktarıldı.

İsrail’in, Gazze’ye yönelik saldırganlığının ve işgal altındaki Batı Şeria’da devam eden ihlallerinin bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyen bir şiddet sarmalına neden olduğu uyarısı yapıldı.

Uluslararası topluma ahlaki sorumluluğunu yerine getirme ve İsrail’i Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmaya, yeterli ve sürdürülebilir insani yardım girişine izin vermeye zorlama çağrısı yapıldı.

İsviçre, İsrail’in Gazze’deki Nasır Hastanesine yönelik hava saldırısını şiddetle kınadı

İsviçre Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in Nasır Hastanesine düzenlediği saldırıya ilişkin Amerikan X şirketinin sosyal medya platformundaki hesabından paylaşım yaptı.

Paylaşımda, “İsrail’in Han Yunus’taki Nasır Hastanesine düzenlediği ve çok sayıda sivilin ölümüne neden olan saldırıyı şiddetle kınıyoruz.” denildi.

Uluslararası insancıl hukuk uyarınca, siviller ve sivil altyapının her zaman korunması çağrısı da yapıldı.

İsrail ordusunun saldırılarında son 24 saatte 58 Filistinli hayatını kaybetti

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in devam eden saldırılarında yaşanan can kayıpları ve yaralanmalara ilişkin son bilgiler paylaşıldı.

Son 24 saatte Gazze Şeridi’ndeki hastanelere 58 ölü ve 308 yaralının getirildiği belirtildi.

İsrail ordusunun Gazze’de 19 Ocak’ta varılan ateşkesi bozarak 18 Mart’tan bu yana düzenlediği saldırılarda 10 bin 900 Filistinlinin yaşamını yitirdiği, 46 bin 218 kişinin yaralandığı kaydedildi.

Gazze’de son 24 saatte insani yardım için bekleyenlerin hedef alındığı saldırılarda 28 Filistinlinin hayatını kaybettiği, 184 kişinin yaralandığı kaydedildi.

ABD-İsrail güdümlü sözde yardım dağıtım noktalarında Filistinlilerin hedef alındığı sistematik saldırılarda öldürülenlerin sayısı 27 Mayıs’tan bu yana 2 bin 123’e, yaralananların sayısının da 15 bin 615’e ulaştığı aktarıldı.

İsrail’in Gazze Şeridi’ne 7 Ekim 2023’ten beri düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısının ise 62 bin 774’e, yaralıların sayısının 158 bin 259’a yükseldiği bildirildi.

İsrail’in sınır kapılarını kapatıp yardım girişini kısıtlayarak kıtlığa sürüklediği Gazze’de son 24 saatte 11 Filistinlinin daha açlıktan hayatını kaybettiği, 7 Ekim’den beri açlık nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısının 117’si çocuk olmak üzere 300’e yükseldiği kaydedildi.

İsrail Gazze’de sivil noktalara saldırılar düzenledi

Sağlık kaynakları ve görgü tanıklarının aktardığına göre, İsrail ordusu yine yerinden edilenlerin çadırlarını, evleri ve sivillerin toplandığı alanları bombaladı, insani yardım alabilmek için bekleyen insanlara ateş açtı.

Gazze kentinin kuzeybatısındaki El-Kerame Hastanesi yakınlarında meskun bir evi hedef alan İsrail saldırısında bir baba ve 3 çocuğu hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı.

Kent merkezinin kuzeyinde bir fırının yakınındaki evler topçu atışıyla hedef alındı. Saldırıda 1 kız çocuğu yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi yaralandı.

Orta Gazze’deki Nuseyrat Kampı’nda Kudeyh ailesinden 5 kişi İsrail saldırısında hayatını kaybederken, aynı bölgede bir evin bahçesinde de 1 Filistinli öldürüldü.

İsrail ordusu ayrıca, Gazze kentinin kuzeyindeki Zerka bölgesinde, güneyindeki Zeytun Mahallesi’nde ve Cibaliya en-Nezle’de bulunan binalara bubi tuzaklı robotlarla şiddetli saldırılar düzenledi.

Han Yunus’un doğusundaki “Kisufim” geçidi yakınlarında 1’i çocuk 5 kişi de İsrail saldırısında yaşamını yitirirken, Selahaddin Caddesi yakınında yardım bekleyen sivillere açılan ateşte 2 Filistinli hayatını kaybetti ve 8 kişi yaralandı.

Gazze kentinin batısındaki Rimal Mahallesi’nde yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir çadırı hedef alan saldırıda da 1 kız çocuğu yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi yaralandı.

Mevasi bölgesinde yerinden edilmiş Filistinlilerin çadırlarına İsrail’in açtığı ateş sonucu gazeteci Hasan Duhan ve bir kişinin daha öldüğü aktarıldı.

Gazze Şeridi’nin güneyindeki Morag Koridoru’nda bulunan ABD-İsrail güdümündeki sözde insani yardım dağıtım noktasından yiyecek almaya giden 4 Filistinli de saldırılarda öldürüldü.

Han Yunus’un kentinin farklı noktalarındaki topçu saldırılarında ise 5 kişi hayatını kaybetti.

İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentinin kuzeybatısında yer alan El-Mevasi bölgesinde yerinden edilenlerin kaldığı bir çadırı hedef aldı. Matar Camisi yakınındaki saldırıda 1 kadın yaşamını yitirdi, 7 kişi de yaralandı.

İsrail’in kıtlığı dayattığı Gazze’de son 24 saatte 11 kişi daha açlıktan hayatını kaybetti

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı Genel Müdürü Munir el-Burş, yaptığı yazılı açıklamada, açlıktan hayatını kaybedenlere ilişkin son bilgileri paylaştı.

İsrail’in yoğun saldırıları ve ablukası altındaki Gazze Şeridi’nde açlığın can almaya devam ettiğini vurgulayan Burş, son 24 saatte 2’si çocuk 11 Filistinlinin daha açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle yaşamını yitirdiğini belirtti.

Burş, Gazze Şeridi’nde 7 Ekim 2023’ten bu yana açlıktan hayatını kaybedenlerin sayısının 117’si çocuk olmak üzere 300’e yükseldiğini kaydetti.

Birleşmiş Milletlerin (BM) desteklediği Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) tarafından yayımlanan son raporda, “15 Ağustos 2025 itibarıyla Gazze kentindeki kıtlığın felaket seviyesi olarak bilinen 5. seviyede olduğunun kanıtlarla doğrulandığı” bildirilmişti

IPC’nin raporunda “22 ay süren acımasız çatışmaların ardından Gazze Şeridi’nde yarım milyondan fazla insan açlık, yoksulluk ve ölümle karakterize felaket koşullarıyla karşı karşıya.” tespitine yer verilmişti.

Gazze ‘açlıktan’ ölüyor

İsrail’in saldırıları ve insani yardım girişini kısıtlayan sıkı ablukası altındaki Gazze Şeridi, açlığın yayıldığı, su, ilaç, tıbbi gereçler ve hijyen malzemesinin bulunamadığı insani felaketi yaşıyor.

Başta çocuklar olmak üzere, Gazze Şeridi’nde açlık nedeniyle ölümler artıyor. Yerel ve uluslararası çevreler, İsrail’in “açlığı ve susuzluğu silah olarak” kullandığını belirtiyor.

Sivil altyapıyı da tahrip ederek Gazze’nin yüzde 88’ini yıkan İsrail ordusu, sürgün emirleriyle yerinden ettiği Filistinlileri sık sık barındıkları bölgelerde hedef alıyor.

Nüfusu yaklaşık 2,3 milyon olan Gazze’de İsrail’in saldırıları ve sürgün emirleriyle yerinden edilenlerin sayısının 2 milyona ulaştığı, çok sayıda kişinin defalarca yerinden edildiği belirtiliyor.

Temel malzemelerden yoksun şekilde yerinden edilen Filistinliler, derme çatma çadırlarda veya aşırı kalabalıklar içinde hijyen malzemelerinin eksikliğinde lavaboların bile yetersiz olduğu, bulaşıcı hastalıkların yayıldığı okullarda hayatta kalmaya çalışıyor.

Kanada, Gazze’de gazetecilerin öldürülmesi nedeniyle ‘dehşete düştüklerini’ açıkladı

Kanada Dışişleri Bakanlığının Amerikan X şirketinin sosyal medya platformundaki hesabından İsrail’in Nasır Hastanesine düzenlediği saldırıya ilişkin paylaşım yapıldı.

Paylaşımda, “Kanada, Gazze’deki Nasır Hastanesi’ne düzenlenen ve 5 gazeteci ile kurtarma ekipleri ve sağlık görevlileri de dahil olmak üzere birçok sivilin hayatını kaybettiği İsrail askeri saldırısı nedeniyle dehşete düşmüştür.” ifadesine yer verildi.

Söz konusu saldırının “kabul edilemez” olarak nitelendirildiği paylaşımda, “Kanada, gazetecilere ve medya çalışanlarına yönelik tüm şiddet eylemlerini her zaman kınamıştır.” ifadesi kullanıldı.

Paylaşımda, İsrail’in Gazze’de görev yapan sağlık çalışanları ve gazeteciler de dahil olmak üzere sivilleri koruma zorunluluğu olduğunun altı çizildi.

Sivillerin korunması, acil ve kalıcı ateşkesin sağlanması, rehinelerin şartsız olarak serbest bırakılması ve insani yardımların ihtiyaç sahiplerine serbestçe ulaştırılabilmesi için Tel Aviv hükümetine çağrı da yapıldı.

Borrell, AB’nin Gazze’deki katliam karşısındaki hareketsizliğinin yargıya taşınmasını istedi

Avrupa Birliği’nin (AB) eski Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, İspanya’nın kuzeyindeki Santander kentindeki Uluslararası Menendez Pelayo Üniversitesinin organize ettiği yaz seminerlerine katılımı sırasında basına açıklama yaptı.

İsrail’in Gazze’deki soykırımı karşısında AB’nin sözden öteye gidemeyen tavrını eleştiren Borrell, “Avrupa kurumlarının yapması gerekeni yapması için birinin yasal işlem başlatması gerekecek. Çünkü Avrupa kurumları bunu yapmak istemiyor gibi görünüyor. Ancak adalet mahkemeleri denen bir şey var. Avrupa’nın bu eylemsizliği oraya taşınabilir.” dedi.

Borrell, AB kurumlarını İsrail’e karşı “basitçe ve kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey yapmamakla” eleştirerek, “İsrail’in yaptıklarına karşı eğer Avrupa hiçbir somut adım atmazsa durum öyle bir noktaya ulaşacak ki, Avrupa sadece zaten kaybettiği ruhuyla kalmayıp, itibarsızlığı dünyanın geri kalanına da sıçrayacak. Bu da AB’nin insan haklarını savunmak için herhangi bir politika izlemesini engelleyecek.” ifadelerini kullandı.

AB’nin İsrail’e karşı hep tereddüt ile hareket ettiğini, “yaptırım önerisi getiririz deyip sonra vazgeçtiğini” aktaran Borrell, “Bu yüzden Avrupa’da bir devletin, bir kurumun veya meşruiyeti olan birinin tüm kartları masanın üzerine koyup, Avrupa kurumlarını harekete geçirmeye zorlamak için mahkemelere başvurmalı.” diye konuştu.

AB Yüksek Temsilciliği görevini 2019-2024 yılları arasında yapan Borrell, “İsrail’in insan haklarını ihlal ettiğinin açık olduğunu, AB’nin harekete geçmemesi ve yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde İsrail’in sadece ahlaki suç ortağı değil, siyasi hatta idari sorumluluk ortağı da olacağını” söyledi.

Borrell, İsrail’in Gazze’deki soykırımının “Dünya için kesinlikle kabul edilemez bir trajedi olduğunu” vurgulayarak, “Bunun devam etmesini yalnızca gelişmiş ülkelerin kamuoyu, yani İsrail’i silahlandıran, besleyen ve destekleyenler engelleyebilir.” değerlendirmesinde bulundu. (AA)