• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Kürtçe 1 Eylül’de barış sahnesinde: Bir şeyi ne kadar baskılarsanız o kadar köklerinden filizlenir

Kürtçe 1 Eylül’de barış sahnesinde: Bir şeyi ne kadar baskılarsanız o kadar köklerinden filizlenir

“Kürtçenin bugünkü geldiğimiz noktada artık önüne geçilemez bir gücü var. Çünkü Kürtçe bir hakikat. Bunu inkar edemezsiniz, yok diyemezsiniz.”

Kürtçe 1 Eylül’de barış sahnesinde: Bir şeyi ne kadar baskılarsanız o kadar köklerinden filizlenir
  • Yayınlanma: 2 Eylül 2025 15:25

Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı ve PKK’nin 11 Temmuz’da silahlarını yakmasıyla devam eden süreç şimdiki günlerde Meclis’te kurulan Milli Birlik, Dayanışma ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarıyla sürüyor.

Bir yandan Meclis’in içerisinde komisyon çalışmaları sürerken toplumun içerisinde de barış gündemi en sıcak konulardan biri olmaya devam ediyor.

Ve bu atmosferde kutlanan 1 Eylül Dünya Barış Günü…

Dün bu kapsamda İstanbul’da birçok etkinlik gerçekleştirildi. Sancaktepe Belediyesi tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Kültür Sanat Festivali de bu etkinliklerden biriydi.

Sarıgazi Festival Alanı’nda binlerce yurttaşın zılgıtları ve halaylarıyla eşlik ettiği festivalde Metin & Kemal Kahraman, Rewşan ve Pinhani sahne aldı.

Yani Barış Günü’nde Kürtçeyi de karşıladı Sancaktepe. Hatta sahnede bir “barış düeti” de gerçekleştirildi. Rewşan ve Pinhani grubunun solisti Sinan Kaynakçı, birlikte Kürtçe şarkı söyledi.

Festivalde sahne alan Metin & Kemal Kahraman ve Rewşan, İlke TV’ye “barışı” anlattı.

Rewşan: Kürtçenin artık önüne geçilemez bir gücü var

Barışın, tek bir güne sığdırılamayacağını vurgulayan Rewşan, Kürtler başta olmak üzere halkların son zamanlarda çok daha büyük bir çığlıkla barış istediğini söylüyor:

“Biz de şarkılarımızla, sözümüzle, kelamımızla bu barış talebine, bu arzuya, bu mücadeleye bir nebze de olsa ses olabiliriz, katkı sunabiliriz diye bugün halkımızla bir araya geldik. Şarkılarımızı kendi ana dilimizde söyledik, bu bile çok kıymetli bir şey.”

Bu topraklarda ana dilde şarkı söylemenin bile hala “olağanüstü” bir durum olarak görülmesinin acı olduğunu belirten Rewşan, “Ama gün gelecek ki bunları artık konuşmayacağız. Çok normal olacak. Kendi ana dilinde konuşuyor olmak, şarkı söylüyor olmak bir teşekkür nedeni, bir lüks nedeni, bir jest nedeni olmayacak” diyor.

Sahnede barış umutlarını bir kez daha yüksek sesle söylediklerini anlatan Rewşan, “Savaşın artık bittiği, hiç kimsenin ölmediği, annelerin artık ağlamadığı günler için hepimiz mücadele içindeyiz. Bunun sesini, sözünü, kelamını gittikçe daha yüksek sesle duymaya başladık” diye anlatıyor.

Rewşan’a göre bugün atılan her adım, barış umudunu biraz daha güçlendiriyor:

“Kürtçe yıllarca asimilasyon politikalarıyla bir şekilde yok edilmeye çalışıldı. İnsanlar kendi ana dilleriyle büyüyemedi. Fakat Kürtçe hep kendini var edebildi; sanatla, edebiyatla, şiirle… Bir şeyi ne kadar baskılarsanız o kadar köklerinden filizlenir. Kürtçenin bugünkü geldiğimiz noktada artık önüne geçilemez bir gücü var. Çünkü Kürtçe bir hakikat. Bunu inkar edemezsiniz, yok diyemezsiniz. Kürtçe var ve var olmaya da devam edecek.”

Metin & Kemal Kahraman: Kaygılıyız ama her zaman barışı istiyoruz

Kemal Kahraman, 40 yıldır yaşanan bir savaş süreci olduğunu ve bu sürecin herkese değdiğini, yüzlerce binlerce köyün yakılıp yıkıldığını belirterek, “Bu anlamda tabii ki Türkiye halklarının en büyük talebi barıştır, en büyük ihtiyacı da barıştır. Bu topraklar çok zengin; her açıdan, yeraltındaki kültürel zenginlikleriyle olsun, yerüstündeki dilleriyle, inanç sistemleriyle olsun. Çok zengin bir kültür coğrafyasındayız. Bütün insanların kendi köklerini aradığı bir coğrafyadayız. Ve bu coğrafya bir savaş süreciyle tahrip ediliyor” diyor.

Barış sürecinden ümitli olmadığını ekleyen Kemal Kahraman, “Bir önceki barış süreci herkesi angaje etmişti, herkes böyle bir umutla sürece sahip çıkmıştı. Şimdi, birazcık oldu bitti ile süreç gidince, yine böyle bir talep acaba heba mı edilecek diye düşünüyor insan” diyerek umutsuzluğuna dair şunları ekliyor:

“İşte belediye başkanları içeri alınıyor, haksız, hukuksuz bir şekilde insanlar gözaltına alınıyor. Seçilmiş insanlar cezaevinde. Yıllardır Selahattin Demirtaş gibi Osman Kavala gibi siyasetçiler ve kültür insanları hiçbir dayanak göstermeden cezaevinde. Bu anlamda çok ümitli değiliz. Samimiyetine inanmıyoruz ama bu talebi her şeye rağmen yerine getirmemize engel değil. Barış istiyoruz.”

Kendi sanatlarında ise özel olarak bu süreçte değil, zaten bütün şarkılarında barışı söylediklerini vurgulayan Kemal Kahraman, “Mesela burada bir Ermeni melodisini çaldık ve orada barıştan söz ettik. Ermeniler de bu toprakların kadim halklarından biri ve kökleriyle sürülüp atıldılar, katledildiler. Rumlar da öyledir, Süryaniler öyledir, Ezidiler öyledir, Aleviler öyledir. Yani milliyetçilik süreçleri bu toprakların çok değerli kültürel halklarını yok etti ve bizi yoksullaştırdı. Bu anlamda da biz her zaman barıştan söz ediyoruz. Onurlu bir barıştan söz ediyoruz” diyor.

‘Kaygılıyız ama her zaman barışı istiyoruz’

Kemal Kahraman’dan sonra konuşan Metin ise şöyle diyor:

“40 yıldır birçok savaş karşıtı etkinliklerde yer aldık. Çözüm süreçlerinde aktif çalıştık, uğraştık. Ama Ortadoğu’daki yaşananlara bakıyoruz, Türkiye’deki gelişmelere bakıyoruz… Evet, ümit etmek istiyoruz tabii. Kaygılıyız aslında ama her zaman barışı istiyoruz.”

Kürtçe barış düeti: Rewşan ve Pinhani aynı sahnede

Kürt sanatçı Rewşan Çeliker, alternatif rock müziğin sevilen gruplarından Pinhani’nin solisti Sinan Kaynakçı ile birlikte Kürtçe düet yaptı.

Sanatçılar, sahnede “Hat Kerwane Helebe” şarkısını birlikte seslendirerek barış ve kardeşlik mesajı verdi.

Düet, festivale katılan yurttaşlar tarafından yoğun alkış aldı.