Deniz Yücel, parti genel merkezinde Genel Başkan Özgür Özel’in başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklamalar yaptı.
CHP Sözcüsü Deniz Yücel, partisinin ertelenen kurultay davasına ilişkin olarak, “Bu davaları açanlar CHP’li değildir, üyemiz değildir. Karşımızda CHP’liler yoktur, iktidarın aparatları vardır. Partimize yapılan tüm bu saldırılar, CHP’lileri partisine sahip çıkmaya sevk ederek konsolide ettiği gibi vicdan sahibi, adalet duygusu sahibi olan herkesi CHP’ye yapılan haksızlıklara da tepki vermeye sevk etmektedir” dedi.
CHP MYK, parti genel merkezinde Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında toplandı. CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, MYK toplantısının ardından yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
CHP’deki değişimi görenler harekete geçti
“Demokrasinin ayaklar altına alınıp otokrasinin dayatıldığı, hukukun üstünlüğünün yok sayılıp üstünlerin hukukunun egemen kılınmak istendiği, bir avuç azınlığın siyasi hırslarının halk iradesinin üzerinde görüldüğü bir dönemdeyiz. 31 Mart yerel seçim sonuçları, AKP’nin 24 yıldır bu ülkede kendine kurduğu saltanatın sonunun geldiğini gösterdi. CHP’deki değişimin gücünü sandıkta görenler, hiç vakit kaybetmeden harekete geçti. Karşımızda iktidarda kalabilmek için her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu, vicdansızlığı yapan; kaybetmeyi hazmedemeyip sadece saldıran; ‘çamur at, izi kalsın’ deyip akla gelmedik iftiralar atan; devletin erklerini siyasi amaçları doğrultusunda birer araç olarak kullanan bir iktidar var. Karşımızda her seçimden önce, ‘Bu defa son adaylığım’ deyip deyip yeniden aday olan, olamıyorsa yeniden aday olmanın formüllerini arayan, 24 yıllık iktidarının sonunda milleti yokluğa ve yoksulluğa mahkûm eden bir tek adam var.”
‘İktidar İmamoğlu korkusuyla yüzleşmeli’
“Bu tek adam ve onun talimatlı yargısı, her yeni güne bir şafak operasyonuyla başlıyor, milli iradeyi gasbediyor, CHP’li belediyeleri halka hizmet edemez hale getirmeye çalışıyor. Bu tek adam ve onun talimatlı yargısı yüzünden milli irade 178 gündür tutuklu ve ortada hala iddianame yok. 15 buçuk milyon oyla bu ülkenin cumhurbaşkanı adayı olan Ekrem İmamoğlu, sandıkta karşısına çıkmaya cesaret edemeyenlerin talimatıyla tutuklandı. AKP iktidarı artık İmamoğlu korkularıyla yüzleşmeli ve bir an önce hukuk çizgisine geri dönmelidir. Ve bu ülkede sandıkla gelenin sandıkla gittiği, seçimlerin yargı operasyonlarıyla bertaraf edilmediği, millet iradesinin gasbedilmediği, mühürsüz oy pusulalarıyla değil demokratik seçim ortamında, sandığa yansıyan iradeye saygı duyulduğu hukuk düzeniyle tekrar hizalanmalıdır.”
Resul Emrah Şahan’ın ‘kaçma’ şüphesi
“CHP, 31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul’un 39 ilçesinden 26’sını ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) başkanlığını kazandı. Halkın iradesi CHP’yi birinci yapmış; belediyeler halkın partisine, yani CHP’ye emanet edilmiştir. İstanbul’da kazandığımız 26 belediyenin 10’unun başkanı türlü iftiralarla ve kumpaslarla tutuklanmıştır. Son olarak Bayrampaşa Belediye Başkanımız Hasan Mutlu’nun gözaltına alınmasıyla İstanbul dışındaki belediyelerimiz de dâhil olmak üzere, toplam 17 belediye başkanımız özgürlüklerinden mahrum edilmiştir. Hatta kent uzlaşısı dosyasından tahliye ihtimali beliren Şişli Belediye Başkanımız Resul Emrah Şahan ikinci kez tutuklanmıştır. Sulh ceza hâkimliği, cezaevindeki Resul Emrah Şahan’a tutuklama kararı verirken ‘Kaçacağına yönelik somut olgu var’ demiştir. Neymiş bu somut olgu, merak ediyoruz. Cezaevinden tünel mi kazmış? Tahliye olduğunda yurt dışına kaçmak için sahte kimlik mi yaptırmış? Bu bir şaka değil, ülkemizde hukukun geldiği son nokta.”
CHP İstanbul İl Başkanlığı’na polisin girmesi
“Özgür Çelik, delegelerimizin özgür ve hür iradesiyle 8 Ekim 2023’te gerçekleştirilen 38’inci İstanbul Olağan İl Kongresi’nde, CHP’nin İstanbul İl Başkanı seçilmiştir. İtiraz süreçleri tüketilmiş, kongre sonucu kesinleşmiş, ardından iki sene geçtikten sonra, dokuz mahkemeden çıkaramadıkları kayyum kararını yetkisiz bir mahkemeden çıkararak Türkiye’nin birinci partisi, CHP’nin İstanbul İl Başkanlığı’na polis marifetiyle girme ayıbını bu ülkeye, bu millete yaşatmışlardır. Bu mudur CHP içerisindeki kavga?
Yetkisiz bir mahkemeden alınan hukuk dışı bir karar, 5 bin polisin yığıldığı İstanbul İl Başkanlığımız, milletvekillerimize, üyelerimize, partimizin evlatlarına karşı kullanılan orantısız güç, sıkılan biber gazı ve kötü muamele… Bir de kendine ağabeylik rolü biçen ama aslında AKP yargısının elinde oyuncak olmuş bir zavallı. Ne AKP’nin kanunsuz emirleri ne bu emirleri yerine getirenler ne talimatlı yargı kararlarına boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Hiçbir CHP’li babaevine polis eşliğinde girmez. Hiçbir CHP’li partisinin il başkanlığına, kendi evine emniyet güçlerinin orantısız güç kullanarak müdahale etmesine izin vermez. Hiçbir CHP’li adeta işgal görüntüleri niteliğindeki bu antidemokratik müdahalelere, polis direnciyle milletvekillerinin darp edilmesine izin vermez. İzin verene de ‘CHP’li’ denmez. Bu hukuksuzluğun bir parçası olup iktidarın seçilmişlere zulmetmesine çanak tutanlar elleri boş şekilde geldikleri gibi gidecekler ama Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak geçeceklerdir. Bu mesele CHP meselesi değildir; bu mesele memleket meselesidir, bu mesele demokrasi meselesidir, bu mesele beka meselesidir.”
‘Yetkisiz mahkemeni verdiği karar hükümsüzdür’
“Devletin valileri halkın hizmetindedir, iktidarın değil. Devletin valileri kamunun üstün yararını gözetir, iktidarın koltuk yararını gözetmez. Devletin valileri hukukun üstünlüğüne uygun davranır, iktidarın hukuksuz emirlerine değil. Oturduğu koltuk altından çekilecek kaygısında olanlar, İçişleri Bakanı’nın talimatını emir telakki edenler devletin değil, iktidarın valisidir.
İstanbul 45’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, hukuk tarihinde utançla anılacak kayyum garabeti sonrasında, İstanbul İl Başkanlığımızın yeni adresi Bahçelievler olarak belirlenmiş, eski il başkanlığımızın Genel Başkanımızın İstanbul Çalışma Ofisi olmasına karar verilmiştir. İstanbul’daki yetkisiz mahkemenin tedbiren verdiği karar hükümsüzdür. Bu karara rağmen İçişleri Bakanlığı hala daha binlerce polisimizi, İstanbul Çalışma Ofisimizde hukuksuz şekilde tutmaktadır. CHP’nin mücadelesini sekteye uğratmaya yemin etmiş olan İçişleri Bakanı ile AKP’nin valisinin basit bir adres değişikliğini yapmaktan imtina etmesinin tek sebebi elbette CHP korkusudur.
İstanbul İl Başkanlığımızda yaşanan hukuk dışı görüntülerle AKP iktidarının hukuksuzlukta sınır tanımama hali, bir kez daha ete kemiğe bürünmüştür. Partimize yönelik kuşatmaya ve hukuk dışı hamleler karşısında iradesine sahip çıkan delegelerimizin imzasıyla 21 Eylül 2025 tarihinde olağanüstü kurultayımızı, 24 Eylül 2025 tarihinde ise İstanbul Olağanüstü İl Kongremizi gerçekleştireceğiz. Delegemizin olağanüstü kurultay kararı ve olağanüstü kongre kararı, tamamen hukuki, teknik ve tedbir niteliğinde bir hamledir. Delegelerimizin iradesiyle alınan bu karar, iktidarın tüm müdahalelerine karşı CHP’nin ayakta olduğunun en güçlü kanıtıdır.”
‘Bu dava reddedilmeye mahkûm bir davadır’
“Ankara 42’inci Asliye Hukuk Mahkemesinde 38’inci Olağan Kurultayımızın iptal edilmesi istemiyle açılmış dava görüldü. Bu dava ve bu tarz davalar, partimizi tartıştırmaya yönelik davalardır. Biz aynı saatlerde MYK toplantımıza başladık. MYK toplantımızda olağan gündem maddelerimizi görüştük. Yani parti program çalışmalarımızı, ekonomiyi, dış politikayı ve güvenlik konusunu görüştük. Her şeyden önce, bir hukukçu olarak gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki bu dava reddedilmeye mahkûm bir davadır. Mahkeme birtakım usulü eksiklikler nedeniyle duruşmayı 24 Ekim tarihine ertelemiş ve eksiklerin giderilmesi konusunda ara karar oluşturmuştur. Davacıların kurultayımızı erteleme talebi reddedilmiştir. Davacıların tedbir talepleri dokuz kez reddedildiği gibi, 10’uncu kez reddedilmiştir.
Birileri hep ‘Şikayet eden de edilen de CHP’li’ diyorlar ya bu davayı açan kişi, yani Hatay eski Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş bu davayı açmadan çok önce, işlediği bir parti suçu nedeniyle partimizden ihraç edilmiştir. Davayı açtığı tarihte CHP üyesi değildir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre taraf sıfatı, husumet ehliyeti, yani bu davayı açma hakkı dahi yoktur. Bu davaları açanlar CHP’li değildir, üyemiz değildir. Karşımızda CHP’liler yoktur, iktidarın aparatları vardır. Partimize yapılan tüm bu saldırılar, CHP’lileri partisine sahip çıkmaya sevk ederek konsolide ettiği gibi vicdan sahibi, adalet duygusu sahibi olan herkesi CHP’ye yapılan haksızlıklara da tepki vermeye sevk etmektedir.
Halkın gerçek gündemini perdelemeye çalışan iktidara inat; ekonomiyi, yoksulluğu ve eğitimi konuşmaya da devam edeceğiz. Geçtiğimiz hafta okullar açıldı. Beslenme çantaları, öğrencilerin kırtasiye masrafları, astronomik rakamlardaki özel okul ücretleri, okul servisi ücretleri, velilerin omuzlarına bir yük gibi bindi. Asgari ücretle çocuğunu okutmaya çalışan veliler çaresizce bomboş beslenme çantalarıyla çocuklarını okula yolluyor. Çocuk yoksulluğu bu ülkenin bir gerçeği haline gelmişken veli çaresizliği bir başka gerçek olarak karşımızda duruyor. Türkiye öğrenci başına en düşük harcama yapan OECD ülkelerinden biri.”