Yoldaşım, kardeşim, dostum Fatma Meral’i sonsuzluğa uğurladık geçen hafta. Manyas’ta bir köy mezarlığında Abdullah Meral ve Menekşe Meral’in yanına yatırdık.
İlk önce Abdullah Meral’i tanıdım, sanırım 1978’di. Ben taze lise öğrencisiydim. Abdullah abi, ablamın ve abimin yakın arkadaşıydı. Bir aktör kadar yakışıklıydı. Renkli ve ışıl ışıl bakan gözleri, başak renkli bıyıkları ve güven veren duruşu vardı.
Bütün hayatımızı etkileyen, neredeyse her saatini hatırladığımız o üç-dört yıl çabucak geçti. Askeri darbe tarafından tutuklandık büyük çoğunluğumuz. Kimimiz erken, kimimiz geç, kimi de hiç tutuklanamadı. O kargaşa içinde acayip trajediler yaşandı. Abdullah Abi de yaşadı bu trajedileri. 1984’teki ölüm orucunda kaybettik Abdullah Meral’i. İçten içe böyle büyük bir devrimcinin böyle ölmesine isyan ettim.

Abdullah Meral
Hayat böyle işte, düz bir çizgide yürümüyor. Yollar ayrılıyor, yollar yeniden birleşiyor. Fatma’yı tanıdım. Vücudunda ve ruhunda izler bırakan işkenceler görmüştü.
1993’te bedelli askerlik çıkmış ve o dönemin ilk bedelli askerleriydik. Burdur’daki 52. Er Eğitim Tugayı Metris ve Mamak gibiydi. O dönem çıkan infaz indiriminden çıkan neredeyse bütün siyasi tutuklular oradaydı. Bir gece uyku tutmadı, radyodan haberleri dinliyorum. Menekşe Meral’in öldürüldüğü haberini duydum.
Can dostum Ertuğrul da o dönem askerdeydi, koşarak gitti cenaze işlemleri için.
Eski işkenceci Hanefi Avcı Haliçte Yaşayan Simonlar kitabında Menekşe’nin ve birçok devrimcinin nasıl yargısız infaz kurbanı olduğunu da anlattı. Ama o gürültü içinde bu ‘ayrıntı’ unutuldu.
Sonrasında sayısız kere görüştük Fatma ile. İskambil kağıtlarıyla oynadık ardımızdakilerin yükünü biraz hafifletmek için.
Annemin evinde bayram kutlamalarının, İkbal’in evindeki toplanmalarımızın hatıraları geçiyor gözümün önünden. Neden daha az görüştüğümüze dair pişmanlıklar. Bir de bir insan yaşamına bu kadar çok kötü şey sığmasına isyan.

Fatma Meral
Çok üzgünüm.
İyi olan şey şu, iki başarılı evlat yetiştirdi. Önce tabii ki onlara sabır dilerim. Sürgünde yaşayanlar en acı şeyin yakınlarını kaybetmek olduğunu söyler, cenaze törenine katılamamak, kalanlarla acılarını paylaşamamak çok koyar insana. En ağırlarını yaşayan Ertuğrul’a sabır dilerim. Umarım acılarının yerini kısa sürede güzel hatıralar alır.
Fatma’yı tanıyan tanımayan, kendine devrimci, solcu, sosyalist diyenlere baş sağlığı dilerim.
Bu hercümerç içinde ‘ne olacak ne yapacağız’ diye yol arayanlara Fatma’nın devrimciliği, insanlığı fener olsun.




