• Ana Sayfa
  • Manşet
  • Bahçeli’den ‘Türkiye, Rusya, Çin ittifakı’ açıklaması: Kaçınılmaz olarak gündeme gelecek

Bahçeli’den ‘Türkiye, Rusya, Çin ittifakı’ açıklaması: Kaçınılmaz olarak gündeme gelecek

Bahçeli, “Bizim önerimiz, gelişmeler karşısında Türkiye için akla, diplomasiye, siyasetin ruhuna, coğrafi şartlara ve yeni yüzyılın stratejik ortamına en uygun seçenek olarak Türkiye, Rusya ve Çin’den müteşekkil ‘TRÇ’ ittifakının inşa edilmesini öngörmektedir” dedi.

Bahçeli’den ‘Türkiye, Rusya, Çin ittifakı’ açıklaması: Kaçınılmaz olarak gündeme gelecek
Bahçeli’den ‘Türkiye, Rusya, Çin ittifakı’ açıklaması: Kaçınılmaz olarak gündeme gelecek
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 28 Eylül 2025 11:20
  • Güncellenme: 28 Eylül 2025 11:22

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye-Rusya-Çin (TRÇ) ittifak önerisine ilişkin yeni değerlendirmelerde bulundu.

Türkgün’ün aktardığına göre TASAV Başkanı İsmail Faruk Aksu’ya konuşan Bahçeli, Türkiye-Rusya-Çin (TRÇ) ittifakı önerisine ilişkin açıklamalar yaptı.

“Türkiye, kendisini merkeze alıp yakın ve uzak çevresinde olan biten ekonomik, sosyal ve siyasi her türlü gelişmede söz sahibi olmak, başkalarının ortaya koyduğu bölgesel ve küresel projelerin uygulayıcısı değil, kendi özgün projelerinin senaristi, yönetmeni ve başrol oyuncusu olmak, kural ve kurumlarını bu vizyon ile belirlemek, bu yönde güçlü bir toplumsal mutabakat oluşturmak durumundadır.

Türkiye, Nisan 2013’de Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ile diyalog ortaklığı anlaşması imzalamış ve örgütle hukuki ilişkisinin temellerini atmıştır. Bu anlaşma, 2017’de TBMM’de onaylanmış ve yürürlüğe girmiştir. Diyalog ortağı Türkiye ile ŞİÖ arasında, başta bölgesel güvenlik, terörle mücadele, uyuşturucu kaçakçılığı ve organize suçların önlenmesi ile ekonomik ve kültürel alanlar olmak üzere çeşitli konularda iş birliğinin geliştirilebileceği öngörülmektedir.”

‘Bu girişimler esasen yeni değildir’

“Türkiye bölgesel bir güç olmanın da ötesine geçerek hem Batı hem de Doğu ile diyalog kurabilen nadir bir ülke örneği sergileyerek Asya’daki güvenlik ve politik denklemi etkileyebileceğini göstermektedir. Bu girişimler esasen yeni de değildir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk döneminden itibaren de Türkiye milli hedefler ve menfaatler doğrultusunda Selçuklu kartalı misali hem Doğu’ya hem de Batı’ya bakan bir anlayışla Türkiye merkezli politikalar belirlemiştir. Bu iki örgütle ilişki de Türkiye’nin kökü çeyrek asır öncesine dayanan Asya-Pasifik açılımı sürecinin bir devamıdır.”

‘Başka ittifaklara üyelik NATO üyeliği açısından zafiyet anlamına gelmemektedir’

“Türkiye’nin başka ittifaklara üyeliği ne AB katılım süreci açısından ne de NATO üyeliği açısından bir zafiyet anlamına gelmektedir. Türkiye hâlen kendi taahhüt ve sorumluluklarının arkasındadır. Ancak bir tarafın devamlı taviz verdiği, devamlı geri adım attığı, devamlı mahkûm olduğu bir diyaloğun ne dostlukla ne müttefiklikle ne de komşuluk değerleriyle bağı olacaktır.

“Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik konumu temkinli, tedbirli ve çok boyutlu bir dış siyaset takibini gerektirmektedir. Bizim TRÇ ittifakı önerimiz de bu doğrultudadır ve gelişmeler karşısında Türkiye için akla, diplomasiye, siyasetin ruhuna, coğrafi şartlara ve yeni yüzyılın stratejik ortamına en uygun seçenek olarak Türkiye, Rusya ve Çin’den müteşekkil ‘TRÇ’ ittifakının inşa edilmesini öngörmektedir. Bu durum milli siyasetimize, devlet ve millet yapımıza, gelecek tasavvurumuza uygundur.

MHP, Türkiye merkezli yeni bir medeniyet ve yeni bir dünya tesisini kendisine siyasi misyon olarak belirlemiştir. Cumhuriyet’in yeni yüzyılında iç ve dış kaynaklı tüm kamburlardan kurtulmak milli gayemizdir. Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti yeni yüzyılda çaresizliği reddetmiş, çözümsüzlüğü dışlamış, ümitsizliği elinin tersiyle itmiştir. Milli birlikle yükseliş iradesini her alanda ortaya koyma kararlılığındadır.”

Bahçeli, Erdoğan BM’ye gitmeden önce gündeme getirdiği “Türkiye, Rusya ve Çin (TRÇ) ittifakı’ ile ilgili, “Askerî değil; NATO yükümlülükleriyle çelişmeyen sivil-ekonomik sütunlar etrafında kurumsallaşması daha uygun olabilecektir. Uluslararası güvenlik alanındaki mevcut kaos hâli sürerse bu birlikteliğin güvenlik boyutu dâhil barış ve huzura katkı verebilecek unsurlarla desteklenmesi de söz konusu olabilecek, kaçınılmaz olarak gündeme gelebilecektir” dedi.