CHP Genel Başkanı Özgür Özel, tv100 canlı yayınına katılarak Meclis açılışı ve partisinin tutumu hakkında açıklamalarda bulundu.
Özel, 1 Ekim’deki Meclis açılışında CHP’nin nasıl bir tavır alacağı sorusuna şu yanıtı verdi:
“Meclis’te ayağa kalkıp kalkmama hikayesi çok partili dönemin ilk polemiğidir. Demokrat Parti’nin muhalefette olduğu bir dönem var. CHP’liler İsmet Paşa gelince ayağa kalkarlar. Demokrat Partililer ayağa kalkmaz. Bizimkilerde kızar Demokrat Partililere. Derler ki ‘Reisicumhur gelmiş, ayağa kalkmıyorsun.’ Onlar da der ki ‘Milletin vekili kimsenin karşısında ayağa kalkmaz.’ Sonra seçimler olur. Demokrat Parti iktidar olur. CHP muhalefet olur. Cumhurbaşkanı değişir ve Demokrat Partili Cumhurbaşkanı gelirken ‘Ne yapacak şimdi bunlar?’ der. O dönemde CHPliler kendi tutarlılıklarıyla ayağa kalkarlar. Ama alkışlamazlar Celal Bayar’ı. Ayakta ama alkışlamazlar. Demokrat Partililer de otururlar. Ayağa kalkmazlar. Kendi tutarlılıkları içinde var gücüyle alkışlarlar. Salonun yarısı ayakta alkışsız saygıda, yarısı oturduğu yerden alkışlıyor. Bu Cumhuriyet’te çok partili rejimin ilk polemiklerinden bir tanesidir ve o günden bugüne tartışmalıdır.”
‘Liderler diyaloğu gösterirlerse milletvekilleri Mecliste yumruklaşmaz’
Özel, Manisa’daki geçmiş deneyimlerinden hareketle hayalindeki Türkiye’den bahsetti:
“Biz 47 yıl sonra, 31 Mart seçimlerinde birinci parti olunca ben takip eden bayram 8 Nisan günü, Cumhurbaşkanı’ndan başlayarak Sayın Erdoğan’dan bütün siyasilerin, bütün genel başkanı, 18 genel başkanı ben bayramda aradım. Bayramınız kutlu olsun dedim. Neden? Bana düşerdi. Birinci partinin genel başkanına düşerdi. O konuşmalar sırasında da ‘İnşallah müsait zamanınızda siz de uygun görürseniz sizi de ziyaret etmek isterim’ dedim hepsine ve Sayın Erdoğan’dan başlayarak bütün liderleri ziyaret ettim. Bana bunu sorduklarında da ‘Normali bu’ dedim.”AK Partili, MHP’li ayırmıyoruz. Biz şehit cenazesinde birbirinin elini sıkmayan; birbirimizin düğününe gidiyoruz Manisa’da’ dedim. Benim hayalimdeki bakın o günler geri gelecek. Onu söyleyeyim. Yani bir seçim sonra biz iktidar olduğumuza, benim hayalimdeki Türkiye şu: Sabahleyin çıktım, arabaya bindim, gidiyorum, telefon elimde. Aradım örneğin Müsavat Bey’i, ‘Bunu bugün ne yaparız?’ ya da Devlet Bey’i. ‘Günaydınlar genel başkanım, nasılsınız?’ AK Parti’nin Genel Başkanı o gün kimse artık, ‘Nasılsın Genel Başkanım? Müsaitsen bugün kahveyi sende içeyim’ deyip ‘Geç MHP’de bir kahve içeceğiz. Geç AK Parti’nin de bir sabah kahvesini, AK Parti’de içeceğiz’ demek. Bundan kimin ne zararı olacak? Dünya kadar sorun kavgaya dönüşmeden o sabah kahvesinde, akşamüstü çayında halledilir zaten. Liderler bu diyaloğu gösterirlerse milletvekilleri Mecliste yumruklaşmaz.”
Bugün öyle bir noktaya geldi ki memleket, inanılmaz bir kutuplaşma var ve bu gerginlik her yere yansıyor. Doğru işler değil bunlar. Bunu anlatmak istiyorum. Manisa’daki yaşamımızdan hareketle ‘Normali bu?’ dedik diye böyle ilerledi. Selçuk Özdağ, şimdi başka bir partide. Dün birlikte konuştuk. Manisa’da o partisinden birinci sıraydı. Ben partimden birinci sıra milletvekiliydim. Vallahi biz siyasi polemik de yapıyorduk. Ama birbirimizin çayını, kahvesini içiyorduk, sohbet ediyorduk, hal hatır soruyorduk. Bunlar doğru işlerdir.
1 Ekim’de CHP’nin tutumu: Ne ayakta ne oturarak karşılıyoruz
Özel, yaklaşan Meclis açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı karşılamayacaklarını açıkladı:
“1 Ekim’de ne yapacaksınız? Ayağa kalksak geçen seneki gibi Cumhurbaşkanı gibi karşılaşa, öyle olmadığı belli. Otursak dinlesek bize ne yaptığı belli. Bu sene yapılmayanı yapıyoruz. Cumhurbaşkanı geldiğinde ne ayakta ne oturarak onu karşılıyoruz. Çünkü bize karşı bir darbe girişiminde bulunmuştur. Milli iradenin tecelligahı o çatının altında bize, geleceğin iktidar partisine ve bir sonraki Cumhurbaşkanına Amerika’dan Trump‘tan icazetli darbe yapanla aynı çatının altında olmayacağız. Ne ayakta ne oturarak. Meclis’e girmeyeceğiz. O, Meclis salonunda bulunduğu sırada orada olmayacağız. Eğer resepsiyona katılacaksa resepsiyona da katılmayacağız.”