Kıbrıs’ın kuzeyinde üniversitelere kayıtlı 107 bin öğrenciden yalnızca 83 bini aktif durumda. Geriye kalan yaklaşık 20 bin öğrenci ortadan kaybolmuş durumda.
Mülteci Hakları Derneği’nin İnsan Ticaretiyle Mücadele Projesi Koordinatörü Damla Kodan, bu tablonun vahim sonuçlarına dikkat çekerek, kaybolan öğrencilerin önemli bir kısmının insan ticareti mağduru haline geldiğini söyledi.
Kodan, Bugün Kıbrıs’a verdiği röportajda, üniversiteler ile öğrenci getiren ajansların işbirliğinin insan ticaretini besleyen en önemli faktörlerden biri olduğunu vurguladı ve “Üniversiteler ajanslara öğrenci başına komisyon ödüyor, ajanslar da gençleri iyi bir eğitim hayaliyle buraya getiriyor. Ancak bu öğrencilerin bir bölümü fuhuşa ya da zorla çalıştırmaya maruz kalıyor.” diye belirtti.
‘Kadın öğrenciler güvende değil’
Kodan, özellikle siyahi kadın öğrencilerin hedef haline geldiğini belirterek, “Sokakta ve hatta kampüslerde bile ıslık, boru çalma ve para karşılığı birliktelik teklifleriyle taciz ediliyorlar. Kadın öğrenciler artık burada güvende olmadıklarını söylüyorlar, özgürce giyinemiyorlar, yürürken bile tedirginlik yaşıyorlar” dedi.
Kodan ayrıca, yumurta bağışı ve taşıyıcı annelik üzerinden kadın bedeninin istismar edilmesinin ciddi bir sektör haline geldiğini vurguladı.
‘Yükümlülükler yerine getirilmiyor’
2020’de Ceza Yasası’na eklenen düzenlemeye rağmen, son beş yılda yalnızca bir insan ticareti davası mahkûmiyetle sonuçlandı. Kodan bu tabloyu, devletin denetim ve yaptırım eksikliğinin açık göstergesi olarak değerlendirdi ve şunları belirtti:
“Mağdurlar için güvenli bir sığınma evi yok, hukuki ve psikolojik destek çoğunlukla sivil toplum örgütlerinin sırtına bırakılıyor. Devlet yükümlülüklerini yerine getirmiyor.”
‘İnsan ticareti en büyük suç pazarı’
Kodan’a göre, insan ticareti yalnızca gece kulüplerinde değil; ev içi hizmetlerden tarım işçiliğine, mevsimlik işçilikten taşıyıcı annelik ve yumurta bağışına kadar birçok alanda yaygınlaşmış durumda.
Kodan, Cypfruvex olayında görüldüğü gibi, Bangladeş ve Pakistan’dan getirilen işçilerin narenciye sezonu dışında bile adaya getirilip emek sömürüsüne maruz bırakıldığını hatırlattı.
26 Ağustos 2024’te İnsan Hakları Platformu, Kuzey Kıbrıs’ın Güzelyurt bölgesinde Cypfruvex’te çalıştırılmak üzere adaya getirilen Bangladeşli işçilerin, insan ticareti mağduru olarak polise başvurduklarını açıklamıştı.
‘İnsan ticareti örgütlü bir suç’
Kodan, insan ticaretinin örgütlü bir suç olduğunu belirterek, örgütlü bir mücadele gerektiğini vurguladı ve “Ada’nın bir yarısında ne oluyorsa diğer yarısı da bundan etkileniyor. Bu nedenle iki toplumlu mücadele şart.” diye konuştu.
Damla Mülteci Hakları Derneği’nin yürüttüğü projeler sayesinde uluslararası basında da görünürlük sağladıklarını ve güneydeki örgütlerle dayanışmanın kritik olduğunu ifade etti.